Üç

553 65 44
                                    

"İyi misin?"

Kanalın koridorunda yürürken arkasından yaklaşıp kolunu yakalamıştım. Beklenmedik hareketimle korktu. Hafifçe sıçradı. Benim yerimde başkası olsa küfürü basacağını biliyordum. Yüzüme yayılmaya çalışan sırıtışı zor da olsa bastırarak bakışlarımı sabit tutmaya çalıştım.

Baş parmağıyla damağını kaldırırken korktuğu hakkında bir şeyler mırıldanıyordu. Kolundaki elimi indirmemiştim. Kafasını çevirip yüzüme baktığında tamamen rahat bir tavırla koluna giriverdim. Adımları yavaşladı. Koridorda biraz daha vakit geçireceğimiz belliydi.

"İyiyim, sağ olun."

Kolunu kurtarmaya çalıştı. Kaçmasına izin vermeden kolunu kendi kolum ve bedenim arasına sıkıştırdım.

"Benden kaçıyor musun Alican? Korkma, burada kameralar yok. Kimse ikimizi yakıştıramaz."

Kaşları çatıldı. "Tek sebebi o değildi." Dedi sesini zor çıkartarak.

Anlamazdan gelerek sordum. "Neyin tek sebebi?"

"Uzak durmanızı istememin." Sesinin tonunu biraz daha düşürürse miyavlayacaktı. Sesi bile kendisine ihanet ederken duygularını içinde tutmayı nasıl başardığını merak ediyordum.

"Neymiş başka sebep?" Yürümeyi bırakıp ona dönerek sorduğumda panikledi. Gözleri yüzüm dışında her yerde geziniyordu.

"Rahatsız oluyorum." Boğazını temizleyerek konuştuğunda, her yalan söylediğinde olduğu gibi yanakları hafifçe kızardı, kaşları önce çatıldı sonra havalandı.

Alican'ı çözmek benim için kolaydı, çünkü gözlerim sürekli üstündeydi. Bir duygunun onun vücuduna etkisini ondan daha iyi tarif edebilirdim. Üzüldüğünde dudaklarının büzüldüğünü, sinirlendiğinde gözlerini dört kez kırpıştırarak sakinleşmeye çalıştığını, sağ elinin istemsizce göğsüne gidip parmak uçlarıyla kalbine iki kere dokunduğunu, mutlu olduğunda boynundan kulaklarına doğru hafif bir kızarıklığın oluştuğunu biliyordum. Bunları benim dışımda herhangi birinin fark ettiğini düşünmüyordum. Buna Alican'ın kendisi de dahildi.

Söylediğine inanmış gibi yaparak hemen kolundan çıktım. Sesime ciddi bir hava vererek konuştum.

"Özür dilerim Alican, düşünemedim. Söylemiştin oysa."

Ben konuşurken yüzü yavaş yavaş geriliyor ve kızarıyordu. İtiraz etmek için ağzını açtı, söyleyecek bir şeyi olmadığı için mecburen tekrar sustu.

Kendi içinde yaşadığı çatışma onu yıpratacaktı ve ben bunu hiç istemiyordum. Onun adına bir karar alıp ya tamamen uzaklaşmalıydım ya da ne derse desin peşinden gitmeliydim.

Alican için her şeyi yapabilirdim ama beni istemiyor olma ihtimaline bile tahammül edemezdim. Onu korkutarak bir yere varamayacağımı biliyordum, bu yüzden temkinli olmaya çalışıyordum.

"Dikkatli olacağım, söz."

Yüzüne bakarak konuştuğumda istediği şeyin bu olmadığını anlayabiliyordum. Hüzün, bakışlarına gelip oturmuştu hemen.

Dayanamadım.

"Ama tabii burada bulunarak seni rahatsız etmeyi de tercih edebilirim."

Anlamama ihtimali yüksek olan bir şaka yapmıştım, vereceği tepki tüm tavrımı etkileyecekti. Eğer bu şakayı hatırlıyorsa, pervasızca ona asılmaya devam edebilirdim.

Katıldığı ilk yılın sonunda, sosyal medyada bir program yapmaya başlamıştı Alican. Her bölüme bir konuk alıyor, ona yemek hazırlıyordu.

Bir bölümü için bana da teklifte bulunmuştu. O zamanlar aramızda samimi bir iletişim vardı, çünkü sosyal medyada bu kadar dikkat çekmiyorduk.

O zaman da Alican'la aramızda bir tansiyon vardı, hissediyordum ama daha güvenli alanlarda kalmayı seçiyorduk.

Programına katılmayı gerçekten istediğimi ama fazla yoğun olduğum için ertelememizin daha iyi olabileceğini söylediğimde bozulsa da kabul etmişti. Yine de her hafta mesaj atıp ne zaman müsait olduğumu sormaktan vazgeçmemişti.

Onu sürekli erteliyormuş gibi gözükmek hiç hoşuma gitmiyor olsa da gerçekten yoğun olduğum bir dönemdi. Restoranın açılışını yapmak için uğraşıyorduk. Bu yüzden her seferinde "daha değil Alican" cevabını veriyordum.

Bir gece attığı mesaj kahkaha atmama sebep olmuştu. O günden beri sıkça kullandığım bir cümle haline gelmişti bu mesajı.

alicansabunsoy:

alicansabunsoy: Her seferinde müsait değilim demenize rağmen haftada üç kere "nolur gelin şefim" mesajı atarken hissettiğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


alicansabunsoy: Her seferinde müsait değilim demenize rağmen haftada üç kere "nolur gelin şefim" mesajı atarken hissettiğim...

Gönderdiği videoya atıfta bulunarak yaptığım şakaya kendini tutamayıp kıkırdadığında yüzümde büyük bir gülümseme oldu.

Unutmuş olmasını beklemiyordum zaten, o gece bu mesaj sayesinde neredeyse sabaha kadar sohbet etmiştik. Aramızdaki samimiyetin ilerlemesinde güzel bir adım olmuştu.

Yüzündeki hüznün dağıldığını görmek hoştu. Kendini bulmaya çalışırken acı çekmesini istemiyordum, yeterince canı yanıyordu.

Elimi omzuna koydum. Bu sefer gerçekten içten bir gülümseme vardı yüzümde.

"Uzun süre burada bulunup seni rahatsız edebilirim Alican, ne kadar sabırlı olduğuma dair en ufak fikrin bile yok."

Söylediğimin oldukça anlaşılır olduğunu düşünerek gülümsedim, boğazını kazıyarak yürümeye devam etti.

Sessizce eşlik ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

 Şef | Alican & DaniloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin