Hyunjin yanıma yaklaşıp fısıldadıHyunjin; Minho niye burdan geliyor
Jisung; Minho mu
Kafamı hızlıca çevirip baktığımda cidden arkamızdaydı gülerek yanımıza geldi
Minho; öyle bakmak yerine çağırabilirdin Jisung
Hyunjin; sende mi burdan gidiyorsun
Minho; okula yeni mi geldin hiç görmedim seni
Hyunjin; geçen yıl geldim aslında
Minho; çok iyi
Hyunjini dinlemediği o kadar belli ki gözüme odaklanmıştı sadece
Jisung; hyunjinle işimiz var kusura bakmazsan
Minho; hyunjin izin verir misin jisungla bi şey konuşmam lazım
Cevap vermesine bile izin vermeden yürümeye başladı
Jisung; ne oldu
Minho; hyunjini sevmedim
Jisung; tanımıyorsun bile, hatta daha doğrusu varlığından 1 yıldır haberin yoktu
Minho; evet ve sevmedim
Jisung; peki sevme
Minho; yakınlarında durmasın
Jisung; sen mi karar veriyorsun buna
Minho; hareketleri bi garip
Kafamı çevirip telefonuyla konuşan hyunjine baktım ciddi anlamda telefonuna bağırıyordu
Jisung; kesinlikle
Minho; Jisung ben ciddiyim
Jisung; Minho kendi hayatına bak
Minho; ağladığın zaman görüşürüz Han Jisung
Dudağının kenarıyla güldü hyunjinin yanına gidip çekiştirerek başka sokağa soktum, minhoyla bir dakika bile geçirmek sinirlerimi alt üst ediyor zaten
Hyunjin; Jisung kolum
Jisung; pardon
Hyunjin; noldu
Jisung; bi şey olmadı
Hyunjin; niye koştuk o zaman
Jisung; acelem olduğunu hatırladım... senin evin burdan yakın değil mi zaten
Hyunjin; hayır
Jisung; tamam o zaman sen git bende işimi halledeyim
Hyunjin; ama
Kafamı sallayıp saate baktım baya geçti hızlıca karşıya geçtim, nereye gidiyorum ya da nerde babamın eşyalarını bulabilirim hiç bi fikrim yok tamamen kaybolmuş köpek gibi ordan oraya gidiyorum babam nereye gider ne yapar hiç bilmiyorum, aynı evde yaşayan düşmanlar gibiyiz birbirimiz hakkında pek bi bilgi sahibi değiliz
Aynı yerde dönerken aklımda oluşan tek olasılık ucuz meyhane gibi yerler sonuçta çok bi parası yok başka bi yerde olamaz oturduğumuz yere yakın olanları dolaşmaya başladım çoğu yaşımdan dolayı içeri bile almadı.Saat gittikçe ilerliyor içimdeki stres de aynı orantıda hatta belki daha hızlı bi şekilde artıyor
Aynı sokakta bi ordan bi oraya gitmekten yoruldum başıma gelecekleri net biliyorum hiç birini yaşamak istemiyorum, sinir ve stresten ne yapıcam bilemedim kaldırıma yavaşça oturup istemsiz ağlamaya başladım saat gittikçe ilerliyor kaçacak yerimde kalmadı eve gitmekten başka çarem yok. Telefonumun çalması kalbimi sıkıştırdı resmen baktığımda Changbin arıyordu telefona beynim durmuş gibi baktım çok çaresiz hissediyorum ne yapmam gerekiyor ya da nereye gitmem gerekiyor bilmiyorumTelefonu nedensizce açıp kulağıma koynuma ama hiç bir kelimesi beynimde anlamlı bi cümle oluşturamıyor, ayağımın önünde duran ayaklara bakıp kafamı yavaşça kaldırdım, minhoydu yüzüme dik dik bakıp kulağımdaki telefonu aldı changbinin sesi hala geliyordu ama dediği anlaşılmıyordu Minho telefonu kapatıp elime uzattı
Minho; önemli işin bu muydu
Aklımda oluşan hiç bi cümleyi ağızımdan çıkaramıyordum
Minho; hyunjin beklediğimden daha erken mi harakete geçti yoksa
Jisung; hayır
Minho; hyunjin nerde o zaman
Jisung; evinde
Minho; ve sende tek başına sarhoş olmaya mı geldin
Jisung; beni rahat bırakamaz mısın sadece bu gün, bi kerelik
Minho; hayır
Jisung; neden
Minho; söyledim ya senin hayatın benim lunaparkkım Jisung
Jisung; sadece bi kere
Minho; cidden sarhoş musun
Elimin tersiyle gözümü silip ayağa kalktım
Jisung; git
Minho; Jisung
Yanından geçmeye çalışsam da benden güçlüydü beni bırakmaması zaten belli bi durumdu bu
Jisung; git dedim
Elime büyük bi poşet sıkıştırıp bi adım geri attı
Minho; al!
Poşet alkol kokuyordu içini açtığımda babamın kıyafetleri vardı
Jisung; sen nerden buldun bunları
Minho; şimdi gidiyorum
Arkasını dönüp gitti öylece, ben ise arkasında tamamen bi yıkıntı olarak elimdeki poşetle kaldım
Jisung; nasıl