•01: İki insan birbirini seviyorsa buna mutlu bir son yoktur•

148 38 11
                                    

İki insan birbirini seviyorsa buna mutlu bir son yoktur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki insan birbirini seviyorsa buna mutlu bir son yoktur....

    
                          (Ernest Hemingway)

"Lanetliyorum!" diyordu kadın zar zor konuşurken. "Bizi bu dünyaya sığdıramayan herkesi lanetliyorum. Kara topraktan daha kara olsun bahtları. Asırlar geçse biz burada olmasak bile bu karanlık kanlarından hiç gitmesin!"

İki küçük oğlan çocuğu meraklı bir şekilde genç kadını dinliyorlardı. Oğlanların birisi yedi, diğeri beş yaşındaydı. Genç kadının on beş yaşı vardı. Simsiyah uzun saçlarını örmüştü ve üzerinde beyaz bir elbise vardı. Çocukların ve kendisinin kıyafetinde yamalar vardı. İki çocuk da onun neden ağladığını anlamıyorlardı.

"Jennie?" diye sordu büyük olan çocuk usulca. "Neden... neden ağlıyorsun?"

Kadın burnunu çekip kızarmış gözleriyle çocuğun gözlerinin içine baktı. Yengesi ve ağabeyi daha birkaç saat önce idama götürülmüşlerdi. Ne yaparsa yapsın onları kurtaramamıştı. Pazara halkın arasına karıştığı zaman onların meydanda idam edilmeye götürüldüklerini öğrenmişti. Can havliyle kendini meydana atsa bile artık onları kurtarmak için çok geçti. Henüz küçük oldukları zaman ailelerini kaybetmişlerdi ve ona annelikle babalık yapan iki kişinin öldürülmelerini izlemişti. Üstelik onların iki çocuğunun da peşlerine düşeceklerini biliyordu. Kendisini acının avuçlarına bırakacak zamanda olmadığını biliyordu genç kadın. Bu gece bu şehirden çıkmaları gerekiyordu. Çocukları kaçırdığı kimsesizler sokağındaki evden çıkacaktı onlarla birlikte bu gece.

"Jimin." dedi kendisini toparlamaya çalışarak. "Gitmemiz gerekiyor. İnsanlar doğdukları evi bırakıp gidecekleri zaman ağlayabiliyorlar."

"Peki annemle babam?" diye sordu oğlan halasının yanağındaki yaşı silerken. "Onlar bizimle gelmeyecekler mi?"

Bu tüm gün boyunca kendisini kontrol etmeye çalışan genç kadın için son damlaydı görünüşe göre. Hıçkırarak ağlamaya başlarken kafasını iki yana salladı. Sadece bu iki küçük oğlan değil aynı zamanda Jennie'de yeniden ailesini kaybetmişti.

"Ağyama." Jungkook küçük parmaklarını halasının yanağında gezdirdi. "Sen ağyayınca üzülüyoyum."

Jennie gözlerini silip küçük yeğenlerine doğru kollarını açtı. Bundan sonra sadece üçü vardı ve Jennie ağabeyiyle yengesine hayatının sonuna dek çocuklarını koruyacağına yemin etmişti. Gerekirse bu yolda ölürdü ama onları asla tehlikeye atmazdı. Başlarına kötü şeylerin gelmesine izin vermezdi.

"Kimsenin size zarar vermesine izin vermeyeceğim." diye fısıldadı iki çocuğa da sıkıca sarılırken. Daha çok kendi kendisine konuşuyordu fakat her iki çocuk bunu anlamayacak kadar küçüklerdi. "Gerekirse tüm ülkeyi yok ederim ama kimse sizi benden alıp zarar veremez. Kanım üzerine yemin ederim asla kimse size zarar veremez.."

The Ruined King||VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin