•••

2 1 0
                                    

Var olma tiksinçliği, ölümün istemsizliği üzerine; doğrusunu asla net olarak seçemediğim kelimeler ve konuşmayı yeni öğrenmişçesine kuramadığımı hissettiren cümleler ile yazıyorum bunları. Vakit gece yarısı, daha önce ki yazılarıma bakıyorum.
~

Şiirlerim yetersiz, resimlerim renksiz, gitarımın akorları bozuk kaldı duruma.
Keşke hiç doğmasaydım cümlesinin eş anlamlısı gibidir, var olmama dileği. Hayatta kalmayı yaşıyor olmaya rağmen istememek, ama buna rağmen ölmekten tiksinmek! Herkes hayatta kalabilirken herkes yaşayamaz, ve yaşayabilen birinin dâhi var oluşsal sancılar çekmesi yüksektir.
Ölümün tanımı basit, "son" olarak geçer her yerde. Çoğu canlı korkar ölümden, kendisine olduğunca geç gelmesi için, inanıyorsa bir yaradana; yalvarır. Adını duymak, mezarlık görmek bile ürpertir o'nları; keskin bir bıçak gibi keser her yanlarını, misafiri olacaklarını bildikleri ölümün düşüncesi. İnanan insan hayatını yaradanına verir de geçirir, ölümün bir kez fakat hayatın bir sonlu bir sonsuz olacak şekilde iki kere olduğuna inandığından. İnanmayan insan çeker sancısını, iliklerine kadar hisseder var olma sıkıntısını. Lâkin iki taraf da ölüm korkusunun yalnızca bir alışkanlık olduğunu pek bilmez. Evet, alışkanlıktır ölüm korkusu. Bu son hep acı verir gibi gelir sanki.
~

Çözemiyorum yeniden gerçekliği,
Şiirle bile anlatamıyorum derdimi.
Varoluşsal sancılara çekiyorum kendimi;
Sonsuzluğun sahteliğimi bekliyorum.

Nasıl hayatta kalırım bilmiyorum
Ama ölümden de tiksiniyorum.
Çok şuana bağlı kalıyorum,
Geçmiş ve geleceği de katıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

var olmak üzerine (deneme)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin