Shelia'dan:
Hüzün dolu gözlerle onları izliyordum.
İhanet duygusuyla dolup taşmıştı içim. Tüm hayallerimin yıkılmasından oluşan yangın içimi körüklüyordu.
Nefes alıp vermek benim için epey zorlaşmaya başladı. Her aldığım bir nefes benim için işkenceydi sanki...
Şu dünyada yıkılan hayallerinin, umutlarının enkazlarını izlemek kadar acıtan bir şey yoktu.
Ah, hadi ama! Ben onun için her şeyi yapmıştım! Zorlu anlarında gizliden, çaktırmadan yardım edebilmek için tüm korkularımı bir kenara atmış ve varımı yoğumu onun sorunlarını çözmek için kullanan gizli koruyucu meleği olmuştum ama kimin umrundaydı ki!
Soluklarım iyice daraldı. Kalbim bana karşı çıkıyor ve bu hüzün için adeta bir açıklama bekliyordu.
Bulaşıcı, korkunç karanlık ruhumun içinde dağılıp kalbimi çürütmeye başlamıştı. İçime dolan dumanla mahvolan ciğerlerimin öksürüklerini benden başka kimse duymuyordu.
Kimse beni anlamıyordu.
Hem de karısının ondan ayrılmasından sonra... Hemen başka birini sevmeye başlamıştı.
Başka birini ha!
Öfkeme hakim olamıyordum.
Gözlerimi kapattım. Mike'ı gördüm. Evet... Gerçekte olmasa da en azından bir yerde ona bunun hesabını sorabilecektim.
Karşısına geçtim ve derin bir nefes alıp başladım bağırmaya:
Seni canavar! Sen... Sen... Yaşamı sömüren bir hayaletsin! Ruhumu çaldın, kalbimi çaldın! Benden her şeyimi aldın!
Bu söylediklerimin üzerine Mike sinsi bir şekilde sırıtarak bana elini uzattı.
- Peki hâlâ devam edecek misin?
Biraz şaşırmış bir şekilde sordum:
- Neye devam edecek miyim?
Mike'ın gülümsemesi biraz daha acıklı ve sevecen bir hâl aldı.
- Hâlâ senin o büyüleyici prensin miyim? Beni hâlâ sevmeye devam edecek misin?
Duraksadım, tabi ki de devam...
Ne yapıyordum ben? Bir çocuk gibi saçma sapan hayaller kuruyordum.
Amma da yapmıştım.
Hemen gözlerimi açıp zalim ve acımasız olan gerçek dünyaya geri döndüm. Ve hâlâ masa başında sohbet etmekte olan ikiliye baktım.
Gıcık şey...
Bir saniye öyle düşünmemeliydim. Sadece sohbet ediyordular. Yani öyle bir anlam çıkarmamalıydım.
Belki de sadece konuşmalıydım.
Kendimi buna inandırmalıydım. Sevgi, her şey demekti. Yani o adam kim olursa olsun benim kalbime taht kurmuş, beni kendine mühürlemişti.
O benim prensimdi! Uğruna her şeyi yapabileceğim nadir kişilerdendi.
O benim adeta hayat amacımdı. Onu istiyordum, bütün kalbimle hem de...
Aniden Mike ayağa kalktı. Biraz daha dikkatli bakınca gözlerindeki parıltının sönmüş olduğunu gördüm. Hafifçe kaşlarını çatıp gözlerini kısarak bir süre öylece bekledi. Anlamıştım...
Mike işkence çekiyor ve son derecede de çaresiz hissediyordu. Gözlerindeki son bir umut parıltısıyla karşısındaki kadınla sohbet ederken yanlarında ayakta durmuş onları izleyen Raylee'ye baktı. Ardından yavaşça elini kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL KOKULU RÜYALAR
VampireGörsellerin hiçbiri bana ait değildir. "Telif hakkı ihlali amaçlanmamıştır." Yeni bir gün daha... Gündüzleri sevmiyordum. Bunun sebebini merak edenler için sevdiğim kişiyi sadece gece görebiliyordum. Ah, Mike'ı gerçekten çok seviyordum. Hayatımı kar...