"Bugün hava çok güzel! Ilık ılık rüzgar esiyor!"
"Ah! Bu lenet yer yine yağmurlu!"
"Keşke sende burada olsaydın sevgilim."
"Yanıma taşınıyor olmana o kadar seviniyorum ki.... bir daha uzak kalmak zorunda olmayacağız."
"Vize işlemlerimi halleder halletmez yanına geliyorum merak etme."
"Seni çok seviyorum."
"Bende seni..."
Erkek arkadaşım Orkunla bir kaç dakika daha konuştuktan sonra telefonu kapatıp arkadaşlarımın yanına doğru ilerledim.
"Sonunda bitti telefon görüşmen!" Dedi Ertuğ üstünde ki formayı düzelterek.
"Aşık olunca anlarsın hayatım." diyerek karşılık verdim.
"Vay be! Aşka bak! Kız sevdiği adam için ülkeyi terk edip İngiltereye taşınıyor!" Ebru koluma girerek yürümeye başlamıştı.
"Sabah sabah daha tuvalete gitmedim ne İngilteresi be!" diyerek dalga geçti Umay .
"Herneyse benim aşk hayatımı konuşmayalım lütfen! Bugün niye burda olduğumuzu unutmayalım." Herkes gülerek ablasının elini tutan Efe'ye baktı.
"İyi ki doğdun Efeeee!!!"
Efe Umay'ın 6 yaşında ki kardeşiydi. Ve bugün doğum günüydü. En büyük hayali Türkiye maçına gitmek olan Efe'nin hayalini gerçekleştirmek için buradaydık. Hepimiz onun için özenerek ay yıldızlı formayı geçirmiştik üstümüze. Hatta Ertuğ yüzüne kırmızı beyaz boya bile sürmüştü.
Efe utanarak güldü.
"Maç ne zaman başlayacak abla?"
"Otuz beş dakika var ablacım. Etraf çok kalabalık sakın elimi bırakma tamam mı?"
Efe hemen kafasını olumlu anlamda salladı.
Stad girişi gerçekten de çok kalabalıktı. Kesinlikle kapalı gişe oynanacaktı. Atatürk Stadyumunda oynanacak maçta Türkiye Hırvatistanla karşılaşacaktı.
Holigan olmasam da vakit buldukça babamla ya da Ertuğ ile Fener maçlarını izlemeye çalışırdım.
Stada sonunda girebilmiştik ve kalabalıkta ilerlemeye çalışıyorduk. Ebru bir anda yüksek sesle güldü.
"Aa! Bunlar Fatifle Eren değil mi?"
"Hani nerede?" dedi Ertuğ.
Fatih ve Eren kimdi?
"Bak işte oradalar!"
"Gördüm ben gördüm!" dedi Umayda Ebru'nun baktığı yere bakarken.
"Harbiden de onlar. Hadi gelin bir selam verelim."
"Ama sıramız aksar." dedi Ebru.
" Sıla !" diye seslendi Umay bana herkesin seslendiği gibi. Sıla ismi ikinci ismimdi. Birinci ismim Hera'ydı ve herkes bana doğduğumdan beri Sıla ismiyle seslenirdi. Artık Hera ismini benimseyemiyordum bile.."
"Fatihle Eren bizim liseden çok yakın arkadaşlarımız. Sen Efeyle sırada beklesen olur mu?"
Efe suratıma masum masum bakarken kafamı salladım.
"Tamam ama çabuk gelin."
Ertuğ ,Umay ve Ebru aynı lisede okumuşlardı. Ben ise dil okulunda okumuştum. O yüzden bazen çevrelerimiz farklı olabiliyordu.
Efeyi kendime çekip elini tuttuktan sonra onlarda bizden uzaklaştı.
"Çok heyecanlıyım!" diye güldü Efe bana bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALKAN RÜZGARI ~ Joško Gvardiol
Teen Fiction"Niye benimle bu kadar ilgileniyorsun,niye beni önemsiyorsun,niye onlarca gidebileceğin yer varken benim yanıma geliyorsun,niye o kadar kadın varken benim yanımda uyanıyorsun? Sadece bir sebep söyle bana?!" "Çünkü ben seni seçtim mjesečina.." Tek am...