4

141 19 0
                                    

saat 19.45 idi. Maiko'nun işi daha yeni bitmişti. Çantasını ve paltosunu almış, hızlı hızlı taksiye doğru ilerliyordu. Taksiye bindikten sonra hızlıca sokağı tarif etti, evi kendisi bulurdu ne de olsa.

Ücreti ödeyip hızlıca arabadan indi ve koşa koşa eve doğru ilerledi. Yanılmıyorsa Gojo'nun evi burası olmalıydı. Yanmayan tek sokak lambasının önünde.

Bahçeye girdi ve ardından hızlıca kapıya doğru ilerledi. Evin hiç bir ışığı yanmıyordu. Başta tereddüt etti. Ama daha sonra kapıyı çaldı ve bekledi. Bir süre kimse gelmeyince Satoru'yu aramayı düşündü.

Uyuyor olabilirdi.

Tam bu sırada kapı açılma sesi duydu, kafasını kaldırdığında Satoru'yu tişörtsüz ve sadece gri eşofman ile gördü. Utandı ve hızlıca başka yöne baktı. Bu sırada Satoru şaşkınca bakıyordu karşısındaki kadına.

Onu görmeyi beklememişti. Çünkü şu anda sarhoş değildi ve sarhoşken ne yaptığı hakkında en ufak bir fikri yoktu.

"Naomi?" dedi Satoru alçak bir ses tonuyla. Maiko ona bakmayacak kadar utangaçtı.

Kız arkadaşı var, kız arkadaşı var, bakan namussuzdur

diyerek avutuyordu kendisini. İç çekti ve sadece yüzüne odaklandı.

"hiç hatırlamıyorsun değil mi?" dedi Maiko sessiz bir tonda.

"neyi?"

"hala sarhoş musun?"

Satoru omzunu kapının çerçevesine yasladı ve kollarını kavuşturdu. Bir kaşını kaldırıp baktı kadına.

"sen nerden biliyorsun sarhoş olduğumu? ... Kafam ağrıyor sadece, yoksa sarhoşken sana bir şey falan mı dedim?" dedi Satoru. Biraz şaka manasında söylemişti. Ama sesinde gerginlik vardı.

"hayır. Şimdi önce Suguru denen çocuk senin evine geldi, sonra acil işi çıktı ve gitti. Sonra bana yazdın. Kız arkadaşının seni ektiğini söyledin. Ve buluşmak istediğini" dedi Maiko. Ardından kıkırdadı.

"sarhoş olduğun çok belliydi" dedi Maiko.

Satoru utançla kaşlarını çattı ve bakışlarını kızdan kaçırdı.

"yani, sarhoşluk etkisiyle söylemişimdir onları" dedi satoru ve bir süre düşündü. Kız arkadaşı onu ekmişken bu kız onun yanına gelmişti, sırf o öyle söyledi diye... Aynı şeyi sarhoşken de düşünmüştü, hatırladığı yoktu gerçi.

"ne yani, sen de geldin mi?" diye sordu Satoru. Ardından kadının giydiği kısa iş eteği gözüne takıldı. Kaşlarını çattı ve kapının önünden çekildi, girmesini bekledi.

"evet geldim, çünkü sen birilerine ihtiyacım var diyip durdun" dedi Maiko ve kıkırdadı.

"gelsene içeri, üşürsün. Ayrıca niye bu soğukta o etekle dışardasın sen? Soğuktan ölmek falan mı istiyorsun?" dedi Satoru. Dışarıdan geldiğini düşünüyordu.

"iş eteği Gojo, gerçekten hiç bir şey hatırlamıyor musun?" diye sordu Maiko. Satoru kapıyı kapatırken elini ensesine götürdü ve kaşıdı.

"gerçekten hiç bir şey hatırlamıyorum" dedi Satoru. Maiko hala oğlana bakmamakta ısrarcıydı. Bunu fark eden Satoru hala üstünde bir şey olmadığını fark etti. Gözleri şaşkınlıkla genişledi ve arkasını döndü.

"ah kusura bakma. Gerçekten akşamdan kalma gibiyim..." dedi ve hızlıca kendi odasına doğru yürüdü.

"sorun değil" dedi alçak bir ses tonuyla. Sonunda onun söylemesine gerek kalmadan oğlan kendisi fark ettiği için rahatlamıştı. Bir süre evin içine baktı. Çok lüks bir evdi. Salonu genişti. Temizdi, ve düzenliydi.

ʜᴇᴀʟᴇʀHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin