Jungkook, oturduğu deri koltukta karşısında ki jin hyung'nun onun için aldığı çilekli tokaları kendi saçına takmasını izliyordu. Jin jungkook'un tam karşısında ki deri koltukta oturuyor, jungkook için aldığı çilekli tokaları jungkook'a değilde kendi saçına takmasıyla meşguldü. Aslında bu çilekli tokaları kendi içinde almıştı bir nevi, ara sıra o takacaktı çilekli tokasını, ara sırada jungkook takacaktı.
"Güzel olmuş mu?" Jin hâlâ ellerini saçından çekmeden konuşmuştu, ardından ellerini saçlarından çektikten sonra jungkook'a dönmüş bir cevap vermesini bekler bir şekilde de gözlerinin içine bakmıştı.
Jungkook ise, oturduğu deri koltukta bir kaç saat önceki yazışmaları düşünüyordu. Taehyung'a gelme eve, görmek istemiyorum seni demesini düşünüyordu? İşin aslı o yazıları her ne kadar yazmak istemesede yazmak zorunda kalmasıydı.
Çünkü hayatı boyunca çekmediği
acıyı, o gün çekmişti.Hayatının zor bir haftasında da taehyung yanında değildi. Nerede olduğu, kiminle olduğunu bile bilmiyordu Jungkook. Defalarca aramıştı, defalarca da yazmıştı, ama taehyung ne aramalarına cevap vermişti ne de yazdıklarına. Bir çöp gibi başından salivermişti Jungkook'u taehyung.
Kendi isteğiyle yapmamıştı bunu taehyung, sadece zamana ihtiyacı olduğu için kimsenin ne aramasına ne de yazdıklarına göz ucuyla bile bakmamıştı, çünkü bir hafta boyunca telefonunu kapatmış, bu günde jungkook için geri açmıştı. Her şeyi anlatacaktı çünkü, olan biten her şeyi. Ona defalarca yalan söylemesini, o bebeğin ondan olmadığını, ona önceden aşıkmış gibi davranıp sonradan içinde ki savaşı kaybedip gerçekten aşık olduğunu, kısaca her şeyi anlatacaktı.
Ama Jungkook'un ona, gelme eve demesi, seni görmek istemiyorum demesi, her ne kadar jungkook'un kendi iradesiyle öyle yazdığını düşünmese bile bir raddeden sonra, onu da düşünmeye başlamıştı.
O bir hafta içinde taehyung kendi içinde defalarca savaş vermişti ve defalarca da o savaşa yenik düşmüştü. Eski sevgilisinin onu aldatması, başka bir adamdan çocuk yapması. Her ne kadar böyle bir şey rezil bile olsa her şeyin taehyung'ta biteceğini herkes iyi biliyordu.
Bir hafta boyunca club club gezerek kendini meşgul etmişti Taehyung, daha bu günde aklı başına gelmiş olacak ki telefonunu açarak gelen mesajlara bir cevap vermişti.
Taehyung telefonunu ilk açtığında, ilk Jungkook'un aramalarını, mesajlarını görmüştü ama yüzü olmadığı içinde jungkook'un ne yazdıklarına ne de aramalarına dönüş yapmamıştı. İyi biliyordu çünkü, içinde verdiği savaşın sonuna geldiğini, her şeyin bir cam parçası gibi tuz buz olacağını.
Ya kendi savaşını ilan edecekti, ya da karşısında ki, ona sırt çevirip, arkasında kuyusunu kazanların savaş açmasını bekleyecekti-ki bekleyeceğini o bile düşünmüyordu. Çünkü bekeyecek bir zaman kavramı kalmamıştı artık. Böyle bir konu yüzünden gruptan atılması bir de jimmy yüzünden atılması, taehyung'un bekleyemeyeceğinin işarettiydi.
Yerine gelen jia'yı satın almıştı bir adım önde olmak için. Jia'dan aldığı haberleri onlar harekete geçmeden harekete geçecek, Jimmy'nin işini sabote edecekti.
Ardından ise Jimmy'i temmeli gönderecekti.
"Hey sana diyorum?" Jin'nin konuşmasından sonra Jungkook aldığı düşüncelerden sıyrılıp jin'e dönmüştü. Jin ise o sırada oturduğu deri koltukta saçına taktığı çilekli tokalar bakmak için aynanın karşısına geçip kendine bakmıştı uzun süre, ardından ise kendine bakmayı bırakıp jungkook'un oturduğu koltuğa gelip oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rescal |taekook
FanfictionJungkook, üvey abisi olan Min Yoongi'nin isteği üzerine Jem grubuna hain olarak gönderilmişti. text