Ayaklarımı kuma çarpa çarpa kumsalda yürüyordum.Babannemin bize miras bıraktığı yazlığa gelmiştik.Yazın bir ayını burada geçirecektik.Eşyalarımı yerleştirmiştim ve kokusunu sevdiğim bu yere gelmiştim.Denize.Deniz demek huzur demekti benim için.Deniz den başka her şey o kadar anlamsız geliyordu ki bazen.Bu yaşadıklarım hayat mıydı gerçekten?.Hayat buysa ben neydim o zaman?.Kullanılmaya layık bir oyuncak mı?
Ya da âşık olmayı becerememiş,terkedilmiş bir sakar mı?.Bunu hayat bana göstermeliydi. Belki de bir başkası.Sallana sallana yürümeye devam ederken ayağıma batan bir şeyle çığlığı bastım.Canım çok yanmıştı. Ne olduğunu görmek için de bulunduğum yere oturup ayağıma baktım. Cam kırığı mı?
Kahretsin.İşte oranın kanlara bulanması ise en kötü tarafıydı.Babetlerimi çıkarıp elime aldığım için kendime lanet okudum.Kimsenin yakınlarda görünmediğine ise ayrı bir lanet.İnliyerekten bir ayak üstünde sekerek en yakınımda olan ağaçtan bir yaprak koparıp kanı temizlemeye çalıştım.Biraz işe yaramıştı.
Tekrar sendeleyerek saatin de geç olduğuna kanaat getirip yürümeye başladım.Sağlam ayakla on dakikada gidebileceğim yolu şimdi yirmi dakika da sendeleyerek anca giderdim.Neyseki yola çıkabilirsem taksiye binerdim.&&&&&&&&&&&&&&&
Daha yürüyeli on dakika olmuştu ki ayağımın kanamasının artmasıyla gözümün kararması bir olmuştu.Gözlerimi yavaş yavaş açmayı başarınca yattığım yatakta doğruldum ve gözlerimle etrafı taradım.Büyük bir odadaydım.
Oda siyah mavi ve beyaz renklerle kaplanmıştı ve tüm eşyalar özenli bir şekilde yerleştirilmişti.Gözlerim hemen ayağıma doğru gitti.Sargıyla özenli bir şekilde sarılmıştı.
Daha sonra ise bedenimdeki endişeyle kapıya doğru sendeledim.Kapıyı sessizce açtım.
Üst kat odalardan birinde olduğum için merdivenlerden inmek zorunda kalacaktım.
Sonunda merdivenin son basamağından da inmek üzereyken yere yapışmam bir oldu.Ya ben niye böyle sakarım.Off!Tabi sağlam ayakla olsam kesinlikle düşmezdim. Ya da düşerdim. Bilmiyorum.Yere yapışıkken başımın dibinde bir çift ayak görmem ile birinin "Bu ayaklarla bir yere gitmeyi mi düşünüyordun sen?"
Panikle hemen ayağa kalktım.
"Sen de kimsin?"
Cevap gelmeyince "Niye beni buraya getirdin?"
"Zarar vereceksin değil mi bana?"
"Yoksa siz yine o adamlar mısınız?"
"Ne derdiniz varsa o adamla görün!"
Ardı ardına sorduğum sorular onu bıktırmış olmalı ki soluğunu sertçe dışarı verip "Ne çok konuştun ya.Söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Ne adamı?"diye bağırdı.
Nefes alıp verişlerim hızlanmıştı.
Bedenim titremeye başlamıştı.Terlemeye de başlıyordum.Kahretsin! Geri dönmüştü.Panik Atak geçiriyordum.Ellerimi kulaklarıma götürdüm.Bağrılmasını kaldıramıyordum.Kalktığım yere oturdum.Ne olduğunu anlayamamış olacakki"Neyin var" diye bağırdı. Artık kulağımdaki ses uğultuya dönmüştü.Benimle birlikte o da yere çöktü.
Elini ellerime götürdü. "Tamam bak sakin ol.Ben o kadar da kötü birisi değilim.Söylediğin adamlar kim bilmiyorum ama benim onlarla alakam yok.Burada yalnız yaşıyorum.Senide sahilde buldum.Ayağın çok kanıyordu ve sen baygındın.Bende evime getirdim seni."Sakin sakin konuşmuştu.Az önceki halinden kırıntı bile yoktu.Beni tatmin etmeye çalışmıştı.Söylediklerini az çok anlamıştım .O adamlardan olmadığını söylemişti değil mi?
Yavaş yavaş saçımı okşuyordu.
Benimse gözlerim yarı açık yarı kapalıydı.
Galiba küçük bir kriz olduğu için ilaca gerek kalmamıştı. Eğer ilaca gerek kalsaydı durum daha zordu.
Sakinleşmeme ramak kalmıştı. Simdi kendimi daha iyi hissediyordum.Eğer annemlerin yanında olsaydım kafamı okşayacak biri olmazdı.Ne zaman sevgi göstermişlerdi ki bana?
Bunu düşündüğüm için kendime kızıp son olarakta konuşabilecek duruma geldiğimde dilimi bulabildim.
"Gerçekten mi?" en masum sesimle sordum."Ama sen bana onları anımsattın. Bağırmanla ve takım elbiseli olmanla."
"Öncelikle çok konuşman ve anlamadığım sorular sorman beni sinirlendirdi.O yüzden sana bağırdım İkincisi de takım elbise giymeyi bende sevmiyorum. Ama işim gereği diyelim."Kafamı omzundan kaldırıp
"Ne işi" diye sesimi yükselttim.
Ani tepkimden dolayı şaşırmıştı.
Ama daha sonra sakinliğini korumaya çalışarak "Benim ailemin sahip olduğu bir otel var.
Babamında emriyle bu otelin başına geçtim."Yaptığı açıklamadan dolayı gözlerimi üzgünce kırpıştırıp "Afedersin"dedim.Gözlerim kafasının arkasındaki duvara monte edilmiş saate kaydı.Saat gece yarını geçiyordu." Kaç saattir buradayım?" diye sordum."Beş saate yakın yatıyordun." "Yuh" diye fısıldadım.Bu söylediğime hafif tebessüm etmişti."Beni evime bırakabilir misin?"diye usulca sordum."Tamam"diye fısıldadı.&&&&&&&&&&&&&&&&
" Bir daha kumsalda yürürken ayakkabılarını giymeyi unutma Panik atak kız."
"Hey sen benim panik Atak geçirdiğimi anlamışmıydın?"
"Evet. Sakinleştirme yöntemlerini nerden biliyordum sanıyorsun?"
Yüzündeki özgüvenle tebessüm etti."Tamam o zaman. Bugün benim için yaptıklarından dolayı teşekkür ederim."
"Rica ederim. Ama bir daha böyle bir olayla karşı karşıya kalmayacağımızdan emin olmalıyım."
Kendimin bile emin olmayacağı şeye ikna etmek istercesinekafamı sallayıp"Emin olabilirsin."dedim.Arabanın kapısını açıp indim. O da anında toz olup gitmişti.Sağ ayağımın üstünde sendeleyerek bizim yazlığın kapısına ulaştım.Kapıyı cebimdeki yedek anahtarla açıp sessizce içeri girdim.Nerden bilebilirdim beni iki karşı cephenin beklediğini!&&&&&&&
Merhaba ❤
İlk hikayemin yarım kalmasından dolayı çok üzgünüm.Ama artık ona da devam ediyorum.Daha iyi denilebilecek bir hikayeyle karşınızdayım...
Bunda bölüm yazmayı çok uzatmayacağım.Haftada bir bölümler gelecektir.Okumaya tenezzül ederseniz sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PALMİYE
Teen Fiction"Hey!" Nefes nefese arkasından koşmaya devam ettim. "Baksana bir buraya" diye tekrar seslendim.Yanına yaklaştığımda pes ederek bana baktı. "Palmiyeye benziyorsun"dedim onun arkasından o ağaçlara bakarak.İstifini bozmadan ama biraz da şaşkınlıkla c...