Ocak..
Gideceksen niye girdin gönlüme be adam.
Bir varmış bir yokmuş,
Deniz görmeyen bir yerde bir adam varmış. Herkes tarafından sevilirmiş, çok vicdan sahibiymiş.
Hele ki sokakta bir kedi görsün isterse iki eli kanda olsun,isterse o kedi en hırçın en asi kedi olsun severmiş.
Ellerini çizeceğini bile bile.
Bir gün bu adam sokakta yürüyormuş.
Tam kendi sokaklarına girecekken bir evden bir bağırttı yükselmiş.Adam merak etmiş sese doğru yürümüş.
Evin kapısına gelince bir adam görmüş. Yanında küçük bir kız ve minik bir kedi.
Adam ne olduğunu anlamamış. Diğer adam hala bağırıyormuş. Hızla onların yanına varmış. Ne oldu ne bitti diye sormuş.
Bağıran adam anlatmış derdini. Kedi çok pismiş.Evi kirletiyormuş. Rahatsız ediyormuş.Kız,babası bunları söylerken ağlamaya başlamış.
Adam kıyamamış kızın ağlamasına.Kimseye kıyamazmış zaten hele bir küçük kıza asla.
Bağıran adamla konuşmuş kediyi kendisine istemiş. Zaten kedileri seviyorum demiş.
Bağıran adamda hemen vermiş zaten umurunda değilmiş kedi,kız istememiş vermem vermem diye tutturmuş.
Adam eğilmiş kıza doğru. İstediğin zaman gelip görürsün demiş.Kız ne kadar istemesede kabul etmiş zaten babası eve almaz.
Adam gülüp kediyle evden ayrılmış. Kedi açık kahverengi bir kediymiş. Gözleri de koyu kahverengiymiş.
Adam şefkatle bakmış kediye,kedi de aynı tepkiyle kafasını göğsüne sürmüş.Adam o an anlamış bu kediyi bırakmayacağını. Bırakamayacağını.
Kediye,
"Seni asla bırakmayacam Avşar."
Neden öyle koymuş ismini bilmemiş direk aklına gelmiş.Belki de hülya hülya bakmasından minik bir espiri gibi.
Aradan bir sürü zaman geçmiş.
Adam çok sinirlenmiş annesine.Dağıtmış ortalığı döküp gürlemiş.
Sağı solu birbirine katmış. O sırada gözüne kedi çarpmış.Kediyi tuttuğu gibi sokağa atmış. Nefretle,kinle.
Kedi kapının önünde beklemiş.Miyavlamış durmuş saatlerce ne adam açmış ona kapıyı ne de kedi orada beklemekten vazgeçmiş.
Sonra yağmur yağmaya başlamış, Deniz olmayan bu şehirde yağmurlu zamanlar çok soğuk olurmuş. Kedi artık dayanamamış gitmiş oradan.
Tekrar küçük kızın evine gitmiş. Durmuş kapının önünde bir müddet sonra birden kapı açılmış.
Bağıran adam kediyi görünce şaşırmış. Ama hemen de tanımış onu.Şaşkınlığı gidince hemen kediye uzanmış.
Kedi hemen korkmuş ondan,ama yine de ona sığınmış. Adama doğru ilerlemiş.
Adam kediyi içeri almış.Önce onu kurutmuş.Sonra ısıtıcının önüne ona bir yatak yapmış. Yemek getirmiş.
Sonra yanına oturup tüylerini okşamış. Ve ağlamaya başlamış birden kedi miyavlamış.
"Sen geri geldin.Kızım da gelir mi geri bana."
Kedi adamın elini yalamaya başlamış.Adam gülmüş. Kafasını okşamış diğer eliyle.
"Kızım sana niye pamuk diyordu anlamamıştım o zaman çünkü kahverengiydi rengin ama şimdi anlıyorum renginden değil pamuk gibi bir kalbin olduğunu için sana öyle diyormuş. Baksana ben seni sokağa atmama rağmen beni afettin. "
Kedi bir kez daha miyavlamış.Sonra ikiside ısıtıcının önünde uykuya dalmışlar.
-Son-
Sizi kapının dışına koyan ve merak etmeyen birinin kapısını beklemeyin.Belki yağmur yağmaz da günlerce hatta aylarca orada kalırsınız. Size açılacak bir kapı mutlaka vardır bu belki eski bir kapıdır belki de yeni bir kapı olur orası belli olmaz.Ama yüzünüze kapanan bir kapıdan tekrar açılmasını beklemeyin. Açılacak olsa yüzünüze kapanmaz.
![](https://img.wattpad.com/cover/275208397-288-k865685.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaralının Günlüğü
ChickLitBakmayın milyarlarca insan olmasına. Aslında yapayalnız insanlarız biz. İster bir sürü arkadaşım var de, İster sevgilim var de, İster annem ve babam yanımda de, Sen yapayalnızsın. O kafan varya işte orada teksin. İstediğin her yere biriyle git ama y...