Süregelen Rüyalar (1)~~

7 1 9
                                    


RÜYA

Hava çok kasvetli ve yağmurluydu. Arabanın camına düşen küçük su tanecikleri ve o kadar yoğundu ki görüşümü kısıtlıyordu. Arabanın silecekleri hiç durmadan çalışıyor ve kulaklarım uğulduyordu. Sonra hiç beklemediğim bir anda kasvetli ve sisli havadan görünmeyen bir araba çıktı.

Frene tüm gücümle bastım ama nafileydi . Araba büyük bir gürültü ile çarptı ve yolun dışına çıktı. En son hatırladığım şey ise yan koltuğundaki siyah silüetti.

BİTİŞ

Rüyanın etkisiyle yattığım yataktan sıçrayarak kalktım ve refleks ile elimle hızlı çarpan kalbimi tuttum. Bu gördüğüm kabus diğerleri gibi korku salmıştı kalbime. Yatağın yanındaki çekmecenin üstüne duran telefonumu açıp saate baktım, daha gece yarısıydı. Yine de tekrar uyuyamayacağımı biliyordum.
Yataktan kalktım ve aşağı mutfağa inerek buzdolabına doğru yöneldim.

Bu son iki senedir kabuslarım gitgide artmaya başlamıştı. Neredeyse her gece görüyordum ve ne kadar rüya bile olsa beni korkutuyordu.
İlaçlarım bitmek üzereydi psikiyatriste gidip yenilerini yazdırmam gerekiyordu. Son zamanlarda uyuyorsam bu ilaçlar sayesindeydi. Yine de bu ilaçlar bile gördüğüm kabusların önüne geçemiyordu.

1 GÜN SONRA:

Bugün randevu günümdü ve ben vaktinde yetişebilmek için bir saat öncesinden hazırlanmaya başlamıştım. Haftada sadece perşembe günü öğle saatlerinde randevum vardı. Yaklaşık 2 sene önce psikiyatriste gitmeye başlamıştım. İlk başlarda kendi isteğimle gitsem bile konuşmaya utanıyordum. Ama psikiyatristim Jimin sayesinde bu sorunu ortadan kaldırmıştım. O çok sevecen biriydi ve ben onu doktorum değil de bir arkadaşım gibi görüyordum. Bu süreç boyunca bana çokça yardım etmişti. Bazen delireceğimi düşündüğüm zaman beni o sakinleştirmişti, yani sıradan bir psikiyatristten farklıydı.

Kabuslarım rutin haline gelmeye başladığından beri hayatımda çok şey değişmişti. Herkesten ve her şeyden uzaklaşmaya başlamıştım bu da benim için büyük bir sorundu.

Önceden uğraştığım tek şey resim ve tablolardı. İçimdeki duyguları tabloya yansıtmayı seviyordum. Resim beni ben yapan şeylerden biriydi. Fırçayı elime aldığımda gözlerimi kapatır ve kendi hayal dünyama dalardım. Ellerim kendiliğinden hareket ederdi. Kendimi huzurlu ve gerçek benin olduğu bir dünyaya atardım. Bunlar ne kadar güzel olsa da artık öyle değildi.  Gözlerimi her kapattığımda gece gördüğüm kabusları görüyordum. Resime olan tutkumun körelmeye başladığını fark ettim.

Hayatım sanki büyük bir dönüm noktasına girmişti ve her şeyi bir anda yok olmaya başlamıştı. Sanki yıllardır bir büyünün içinde hapsolmuş gibiydim... Artık tablolarımı duygularımla değil gördüğüm kabuslarla çiziyordum.  Resim yapmayı bırakamazdım çünkü eski alışkanlıklarımdan geriye kalan tek şey buydu. Ben de gördüğüm rüyalardan kareler çizmeye başladım. Her gecenin sabahı tuvalimin başında oluyordum. Her gün farklı bir kabus görsem de bana hepsi Bir yandan aynı gibi geliyordu. Bazıları silikti, bazen rüyayı gördükten hemen sonra  unutuyordum bu çok tuhaftı. Ama neredeyse iki senedir her şey böyleydi. Bu olaylara alışamasam da kabullenmiştim.

SAAT :14.03

Son kez telefonumu kontrol ettim ve randevuma yaklaşık bir saatin olduğunu gördüğümde rahatça hareket ettim. Yol 15 dakika olduğu için seansa geç kalmak gibi bir durumum yoktu. Bunun bilinciyle aynadaki yansımama bakıp saçlarımı parmaklarımla tarayıp şekil vermiştim. Dışarı çıkmadan önce cüzdanım ve anahtarımı alıp kapıyı kapattım. Arkama döndüğümde 9 numaranın kapısının açık olduğunu gördüm. Ben buraya taşındığımdan beri bu evde kimse yaşamıyordu. İlk defa o kapıyı açık görmüştüm, belki de yeni komşularım olacaktı. Bunun düşüncesiyle gülümsedimve asansöre binerek  aşağı indiğim. Kapının önündeki nakliye aracını görmem  ile düşüncelerimin doğru olduğunu anladım. Aracın içindeki eşyaları taşıyan ajusshilere selam verip evin önünde park halinde duran aracıma binip yola koyuldum...

Return To Death ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin