10K için teşekkürler
✨🌸<3çok hoş bir bölüm sizi bekliyor
her satırı insanı sıcacık yapacak:)
iyi okumalar dilerim
💗.
.
.
.
.{Söz günü sabah}
(Jungkook)
Hayatımdaki onca zorluğa rağmen hâlâ ayakta durabilmem çok gurur verici. Birkaç yıl önce her şeyden vazgeçmenin eşiğindeyken yeniden umutlanıp geleceğimi düşünmeye başladığım için çok mutluyum. Hayatımı düzene sokup kendimi sevmeye başladığım günden beri çok şey değişti. Hayata olan o iğrenç algım yok olup gitti; onun yerine benliğimi umut kırıntıları sarıverdi, kırıntılar zamanla devasa bir boyut aldı ve artık eskisinden çok daha neşe doluyum.
Kendimi sevmeye başlamam aslında zor bir sürecin içerisinde gerçekleştiği için çok da nasıl başladığını biliyor sayılmam. Aynanın karşısına geçtiğim o zamanlarda her bir noktamı eleştirmek yerine "Ben buyum, ben bu hâlimle güzelim. Sonuçta benden bir tane daha yok, bu vücudu çöp gibi atamam değil mi?" dediğim anda bazı şeylerin değiştiğini anladım. Artık kendime nefret kusmuyor ve tüm bunları şaşırtıcı bir şekilde kabulleniyordum.
Yaşadığım onca şeyden sonra vücudumu eleştirmek, kusurlarımı bulup kendimle dalga geçmek için vaktimin olmadığını fark ettiğim zaman; artık her şeyi olduğu gibi kabullenmenin en mantıklısı olduğuna karar verdim.
"Beğenmek" göreceli bir kavramdır aslında. Bazen kişinin kendisine görüken gerçek, başka birisi için bir peri masalı kadar hayran duyulan şey olabiliyor. Kusur olarak tanımlanan şey bazıları için "farklılık" anlamına da gelebiliyor tabii. Bu farklılıklar kişinin kendisini alçaltmasını sağlasa da aslında başka birisinin gözünde kendine has bir şey olarak gözükedebilir. Farklı olanı seven insan, kusur olarak gördüğü şeylere takılı kalan insanı iyileştirmeye çalışır. Zamanla güzelliğinin farkına varan insan da bu kadar ince ayrıntıya harcadığı zamanın ömründen gittiğini anladığında bir şeyleri değiştirmeye çabalar.
Bazen bu durum tam tersi de olabiliyor; kişinin kendinde gördüğü farklılıklar onu diğerlerinden ayırdığı zaman kendiyle böbürlenebilir. "Narsistlik" denilen şey bazen vâr olanı çok fazla abartıp göğe çıkarmaya da denilebiliyor. İnsanın kendisini sevmesi harika bir şeyken dozunun kaçmasıyla kibirli bir tutum sergilemesi çok ani oluyor maalesef.
Yeri gelince dışarıdan bakıp farklılıkları kusur diye niteleyen ve bunu sürekli dile getirip kişinin kendisini yerin dibine sokan insanlar da olabiliyor. Onlara göre en ufak bir anormali kusur olarak algılanır, "kusursuz" algısına ters düşen en ufak bir şeyi eleştirip, dibe indirgenmesini sağlarlar. Bu tarz topluluğa karşı kendi farklılıklarını kusur olarak görmeyen insanları hep takdir etmişimdir.
İnsana en iyi gelen şey öncelikle kendisini sevip ne kadar değerli olduğunun farkında olabilmesidir ve de hayatının başrolünün kendisi olduğunu iyice kavrayıp ona göre şekillenmesidir.
Kendimi sevmeme nedenim çok fazlaydı... Vücudumu beğenmemek bir yana dursun "Neden hâlâ yaşıyorum ki?" algısına sahip oluşum da bunun en büyük nedeniydi işte. Başkalarının kriterlerine uyan, övüp övüp bitiremedikleri bu vücudun içerisinde atan kalbim, kendimden deli gibi nefret etmemi sağlıyordu da kimsenin bundan haberi yoktu. Beynimse tüm bu kurmaca düşünceleri tekrar tekrar ısıtıp önüme koydukça iyice nefretim artar oldu.
Yaşamaya değer birisi olmadığımı öne sürerek yaptığım her bir hareket ölümüme zemin hazırlardı o zamanlar. Ölümü kendisine lâyık bulan bir insanın kendisini sevmesi çok şaşırtıcı olurdu değil mi? İnsanların düşüncelerini ciddiye almayan birisinin kendisine de saygısı kalmadığı zaman, güzellik denilen şeyi devreye sokmaya çalışmak aptallık olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hu Hu? |taekook ✓
Fiksi Penggemar"Bir baharda gelip bin bahar yaşattın gözlerinle." İntihar denemelerinin başarısızlığından kendini dünyadan soyutlayan Jungkook'a, yiyip içip hayatını yaşayan bir başkasına platonik Taehyung komşu olur. "Şey su borum patlamış da sende kalsam bu ge...