Artemas - i like the way you kiss me
✧・゚: *✧・゚♡*(🍒)*♡・゚✧*:・゚✧
Jane bilincini kazandıktan sonra kendini yutkunmaya zorlarken bedeni titredi, bu hareketten dolayı boğazı yandı. Oda karanlıktı, Negan onun altındaydı ve hâlâ uyuyordu. Jane, başı acıdan zonklamaya başlayınca yüzünü buruşturdu ve ağrıyı dindirmek için başını Negan'ın boynuna gömdü. Boğazı hatırlayabildiğinden beri hiç olmadığı kadar acıyordu.
"B-baba," sesi çatladı, konuştuğunda gözleri acıdan kısılmıştı. Negan'ı nadiren uyandırıyordu, kaç kez uyandırdığını bir eliyle sayabilirdi. O kadar çok saat uyuyamadı, bu yüzden Jane onu asla rahatsız etmek istemedi, yalnızca bir şeyler ters gittiğinde rahatsız ederdi.
"mm, evet bebeğim? iyi misin?" diye sordu Negan'ın endişeli sesi ile, elleri kızın başının arkasını okşamaya başlamıştı. Kız başını salladı, parmakları Negan'ın başının altındaki yastığa tutundu. "Acıyor." Jane boğazını işaret etti. Negan lambayı yakmak için eğildiğinde, Jane hassas gözlerine gelen ışığı engellemek için hemen yüzünü omzuna gömdü.
"Dur bir bakayım yavru kedi." Negan yüzüne bir bakmak için başını omzundan uzaklaştırdı. Jane gözleri kapalıyken ellerini göğsüne koyarak kendini yukarı itti. Elinin arkasını alnına koydu, teninin sıcak ve nemli olduğunu hissettiğinde kaşlarını çattı. Vücudunun geri kalanı aynı durumdaydı.
Jane yalnızca yumuşak bir şort giymişti, her zaman böyle uyuyordu, kendini en rahat hissettiği şey buydu, Negan sıcak kalmasını sağlamak için üstüne battaniyeler yığıyordu ve ayrıca onun sırtını ovuşturması hoşuna gidiyordu. Gömlek giymeyi reddetmesinin nedeni çoğunlukla buydu.
"Haydi banyoya. Lanet ateşini ölçmem lazım." diye doğruldu Negan, Jane'i ve battaniyelerden birini yanına alarak yanına oturdu. kızı kucağına alıp banyoya taşıdı. Jane'i lavabonun yanındaki tezgaha bırakmadan önce ışığı yaktı. Jane burnunu çekti ve battaniyeyi omuzlarına sardı.
"Bu yeni mi başladı?" Negan acıyı kastederek boğazının ön kısmına hafifçe vurdu. Jane başını salladı. Konuşmaktan boğazı ağrıdığında parmakları Negan'ın bileğini tutarken, "Dün biraz acıydı ama geçti sanıyordum" diye yanıt verdi. Negan lavabonun altından termometreyi çıkardı.
"Aç." dedi, Jane ağzını açtıktan sonra onu dilinin altına yerleştirdi. Adam boştaki eliyle yüzünü ovuşturdu, kolunu başının üstüne doğru uzattı ve esnedi. Jane onu bu kadar erken uyandırdığı için kendini kötü hissediyordu ama kendini ölecekmiş gibi hissediyordu. Termometre bip sesi çıkardığında Negan termometreyi ağzından çıkardı, rakamları okurken kaşlarını çattı. 39.0
"kötü mü?" Jane kaşlarını çatarak omzunun üzerinden baktı ve ona sorgulayıcı bir bakış attı. Negan başını salladı ve onu tekrar lavabonun altına attı. Negan,"Sana yalan söylemeyeceğim, bu hiç iyi değil ama seni Carson'a götürüp sana biraz ilaç falan getireceğim." diye onu kucağına aldı giderken de küçük bir battaniye kapıp Jane'e sardı.
Daha sonra yatak odasından çıkıp merdivene doğru ilerledi. Jane mi yanağını omzunun üstüne dayamıştı, kollarını göğsüne doğru toplamış, etrafını saran sıcaklığı korumak için battaniyeye sarılıyordu.
"B-baba, konuşmak ya da hareket etmek canımı acıtıyor." diye ona doğru kıvranan Jane yüzünü buruşturdu. Başını boynuna gömdü, gözleri sımsıkı kapalıydı. Negan derin bir iç çekti ve ellerini sakinleştirici bir şekilde sırtında yukarı aşağı ovuşturdu. Jane'i rahatsız etmek ya da ona acı vermek istemeyerek merdivenlerden yavaş ve dikkatli bir şekilde indi. "Biliyorum bebeğim. Seni daha iyi hale getireceğim, sadece konuşmamaya çalı." Negan kızın yanağını öptü.