1.Bölüm

20 1 0
                                    

Merhabalar efenim, hikayeyle ilgili kısa bir tanıtım yapmak istedim müsaadenizle. Silk karakterini duymuşsunuzdur. Peter ile aynı örümcek tarafından ısırılan asyalı kızımız. Ben durumu değiştirmek istedim. Öncelikle hiç aynı okulda olmadılar. Aynı örümcek tarafından ısırıldılar ama yeteneklerinde birkaç küçük farklar var. Yani orijinal silk değil işte. Öyle kendi keyfim için yazdığım bir hikaye çok detaylı bir şeyler beklemeyelim ösmcösöc. Büssüürüü romantik sahneleri olacak. Ama ben pek smut yazmayı sevmiyorum yani romantizmden ileri pek gitmeyebiliriz sevgiler saygılar iyi okumalaarr.

---------

Elimdeki koliyi masaya bıraktıktan sonra yorgunlukla nefesimi verdim. Fiziksel yorgunluktan çok ruhani bir yorgunluktu bu. Kendimi koltuğa bıraktım. Gözlerimi tavana çevirip boş boş baktım. "Son kolide geldi!" Dedi neşeli bir ses ile annem. İstemsizce gülümsedim. "Kendini fazla zorlamasaydın." Babam endişeli bir sesle anneme uzandı ve sarıldı. Bu pimpirikli haline ufak bir göz devirmenin ardından önüme döndüm. Onlar aralarında konuşurken yerimden kalkıp yeni odama geçtim. Yerdeki koli ve bavulların arasından geçerek yatağa ulaştım. Kollarımı iki yana açarak çarşafsız ve üzeri poşetli yatağa bıraktım. Gözlerimi yumup düşünmeye başladım. Buraya dönmek iyi bir karar mıydı ki? Asla emin olamıyordum. Babamın patronundan talep ettiği görevin süresi bitmişti ve illaki dönmesi gerekiyordu ama biz dönmek zorunda mıydık ki? Yani, iki kiraya yetişemezdik evet. Sıkıntıyla nefesimi verdim. En azından okulum farklıydı. Eskisine gitmek istemiyordum. Birden çekip gittiğim okulumdaki saçma anılarımı anımsadım. O hallerimi gören biriyle tekrar karşılaşmak düşüncesi bile kötüydü. Sahi, teknik olarak üzerinden sekiz yıl geçmişti. Şu gel-git olayı sağolsun. Belki de çoğu mezun olmuştu. Ben değil. Gitgellilerden olduğum için benim için 3 yıl falan geçmişti sanırım. Annemde öyleydi. Babam bizsiz 5 yıl geçirmişti. Neyse ki anneme takıntı derecesinde aşık olduğu için başka biriyle evlenmemişti ki şu an bir kardeşim veya üvey annem yoktu. Sevindiğim şeye hafifçe güldüm. Neyse, pek de önemi yoktu artık. Gözlerimi açıp yatakta oturur hale geldim. Yerdeki yığına bir göz attım. Evet buraların bitmesi gerekliydi. Ayaklarımı uzatıp bana en yakın olanı yanıma çektim. Uzanıp yerden aldım. Yatağa koyduğum kolinin kapağını açtım. Kitaplarım vardı. Yatakta bırakıp başka bir koliye gittim. Kitapların hepsi bulduktan sonra kitaplığa doğru ittim ve her zamanki sıralarında yerleştirdim. Ardından dolabıma ilerledim. Bavulları açıp kıyafetlerimi koydum. Defter ve kitaplarımı çalışma masama yerleştirdim. Boş kolileri iç içe geçirip salona ilerledim. "Anne! Bunları ne yapayım?!"
"Girişe bırak! Baban yarın geri dönüşüme atacak!" Görmediğini bilsem de kafamı salladım. Kolileri bırakıp odama dönmeden önce "Çarşaflar nerede?!" Diye yeni bir soru yönelttim. "Bizim dolabın orta gözünde!" Annemlerin odasına yöneldim. Çoğu şeyi halletmiş gibiydi annem ama yerlerde küçük ve garip nereye konulacağı kararlaştırılamamış fazlalık eşyalar vardı. Süs bibloları falan filan. Babam biz gittikten sonra, hani şu gelgit olayından sonra, annemin anıt evine çevirdiği için evi, içeride bir sürü fotoğraf çerçevesi ve küçük annem şeklinde oyuncaklar vardı. Yüzümü buruşturdum. Bu çok korkutucu. Annem de korkutucu bulmuş olacak ki bir çok şeyi attırmıştı. Bunları da babama fark ettirmeden atacağından emindim. Dolaba ilerleyip orta gözü açtım ve kutusunda duran tek kişilik bir çarşaf takımını aldım. Odama geri gittim. Yatağın üstündeki poşeti yırtıp kenara attım. Başlık kısmı yastık gibi yumuşak kumaştan olduğu için orası da poşet kaplıydı. Orayı da açtım. Çarşaf kutusundan mor, pembe renklerdeki çarşafları alarak yatağa serdim. Poşetli yastıkları açıp kılıfları geçirdim. En az iki yastıkla uyuduğum için yastıkları diyorum evet. Poşetli yorganı da açıp çarşafını taktım ve yatağa serdim. Bavulları ve çarşaf kutusunu alıp içeri gittim. Bavulları salona kutuyu girişe bıraktım. Odama döndüm. Büyük mavi renkli oyuncak tavşanım ve pembe tek boynuzlu atımında poşetlerini açarak yatağa koydum. Diğer oyuncaklara bir göz attım. Hepsini çıkartırsam uyuyamayacağıma karar verdim ve diğerlerini yatağın altına yerleştirdim. Poşetleri alarak mutfaktaki çöp kovasına attım. Biraz yorulmuştum. Pencereden dışarıya baktığımda hava çoktan kararmıştı. Odama geri gittim. Kıyafetlerimi çıkartıp pijamalarımı giydim ve uyumak için mis gibi kokan yeni yatağıma girdim. Yere göz attım. Hala birkaç parça çerçöp vardı. Yarın halledeceğimi düşünerek bu görüntüye sırtımı döndüm ve büyük mavi tavşanıma sarıldım. Gözlerimi yumup uyumaya çabaladım.

----
Birkaç saat geçmişti ki içimi ürperten bir his ile uyandım. Yine mi? "Of!" Yataktan kalkmayarak diğer tarafa döndüm ve bu hissi görmezden gelmeye çabaladım. Ürperti giderek artıyordu. Polis sirenlerini duydum. Göz devirdim. Birazdan geçer herhalde. Ürperti hissini güvende olduğum gerçeğiyle bastırmak isterken birden nefes alamadım. Gözlerim korkuyla açıldı. Hayır ya! Yatakta oturur hale geldim. Nefeslerim hızlanırken zorlukla kendimi sakin tutmaya çabaladım. Nefeslerimi dengelemek için belli bir ritimde nefes alıp vermeye uğraştım. Sakin ol sakin ol! His yavaşça uzaklaşırken rahatlamış bir şekilde nefesimi verdim. Ürperti de gitmişti o sinir bozucu histe. O buradaydı anlaşılan. Örümcek adam yine günü kurtarıyordu. Başımı öne eğip iki yana salladığım sırada sıktığım yumruk altında buruş buruş olmuş çarşafa baktım. Ellerimi açıp çarşafı serbest bıraktım. Yani, daha buralardaysak bunlara alışmam gerekliydi değil mi?

-----

İlkk bölüm sonu~
Şimdi buraya tatlı birşeyler yazmak istiyorum ama ne yazmam gerek bilmediğim için sessizce hikayenin devamını yazmaya gideceğim.

Ağ BağalantısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin