Okyanusun kıyısında dalgaların sivri kayalara vuruşunu izliyordum aniden üzerime doğru yükselip beni ıslatan dalgaya bakıp derin bir iç çektim.Okyanus bugün kızgındı sanki haksızlığa uğramış gibi öfkeyle çalkalanıyordu.
Okyanusun sonsuz mavisine bakarken, hissettiğim yalnızlık içimi sardı. Diğer siren kız kardeşlerimin anladığı gibi bende suyu anlayabilmeyi diledim. Onu hissetmeyi istedim onunla bir bütün olmayı istedim.
Kardeşlerim, havadaki damlacıkları hissedebiliyor ve değişimin yaklaşacağını anlayabiliyordular. Suyun sürükleneceği çalkantıyı öngörebiliyordular.
Ama ben burada körü körüne habersiz bir şekilde durdum. Onu hissedemedim.
Okyanusun kıyısında durup dalgaların ritmini izlerken, içsel bir çatışmanın karanlık sularına doğru sürüklendim.
"Aelia" diye seslendi biri arkamdan.
Kalbimin derinliklerinde güvende olduğumu biliyordum. Etrafımda sadece kız kardeşlerimin olduğunu izole bir adada olduğumu ve burada kimsenin bana zarar veremeyeceğini biliyordum. Ama elim hâlâ uyluğuma bağlı olan, kat kat eteğin altına gömülmüş hançeri çıkarmak için seğiriyordu.
İçgüdülerimle savaştım ve sıktığım yumruğumu gevşettim. Kız kardeşimle yüzleşmek için döndüğümde yüzüme yalandan bir gülümseme yerleştirdim.
Seyna sirenler arasında bile olağanüstü bir güzelliğe sahip olduğu düşünülüyordu. Hepimiz adaya taşınmak zorunda kalmasaydık ve bir erkekle karşılaşsaydı, mutlaka onun altın rengi saçlarına, mor gözlerine aşık olurlardı.
"Seyna, merhaba" diye selamladım, göğsümdeki zonklama hissini hafifletmeye çalışarak. O benim kuzenimdi, en güvendiğim kız kardeşimdi. O benim burdaki tek sırdaşım ne olursa olsun hep yanımda olan kişiydi.
"Hayatın büyük gizemlerini mi düşünüyorsun?" diye sordu, başka bir dalga kayalara çarptığında gülümseyerek. Su şimdi sanki, Poseidon'un kızlarından birinin geldiğini anlamış gibi onu selamlamak için yukarı doğru yükseliyordu, oysa ki beni görmezden gelmişti.
"Sadece biraz sessizliğin tadını çıkarıyordum." Omuz silktim. "Bu yerde düzinelerce kız biraz gürültülü olabiliyor."
"Eh, burası da pek sessiz değil. Kuzeyden bir fırtına yaklaşıyor. Kötü bir gece olacak."
"Bunun üstesinden gelebilirim," diye temin ettim, buraya sadece kendi gözlerimle görebildiğim hava durumunu bana anlatmak için gelmediğini çok iyi biliyordum.
Seyna sonunda "Kraliçemiz seni görmek istedi" dedi.
Kraliçemiz nazik ve adil bir hükümdar, bizim için elinden gelen her şeyi yapar.
Atalarımızın yaptıkları yüzünden insanlar bize düşman olduğunda bizi kurtarıp, güvenliğe kavuşturmuş ve bize şefkatle hükmetmişti. İnsanlar bizi avlamaya başladıktan sonra bizi hayatta tutacak kararları o vermişti. Hayatta kalmamız için teşekkür edilebilecek başka kimse yoktu.
Ama onunla en son toplantıya çağrıldığımda bunun nedeni kuralları çiğnediğimi bilmesiydi. Sirenlerle kaplı olmayan yeni bir kıyı bulana kadar adanın açıklarında yüzdüğümü, biliyordu.
Yirmi yıldır değişmeyen yasayı çiğnemiştim.
İnsanları görmeye gitmiştim.
Belki artık gerçeği biliyordu. Belki de yüzeye çıkıp insanların etkileşimini uzaktan izlemediğimi, sudan dışarı çıktığımı biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ KRAL
FantasySirenler, atalarının işlediği suçlar nedeniyle yıllarca yağmalanıp öldürüldükten sonra uzak bir adaya tahliye edildi. Sirenler yeni, ıssız adalarında huzurlu bir hayat sürmelerine rağmen, kaynakları tükenmek üzere ve türlerinde erkek kalmadığı için...