six

109 21 55
                                    

gunwook'un onun hareketlerini izlemesiyle yemeğe inmeye başlamıştı. yine de yediklerini çıkartıyordu.  öğle arasından sonra kendini yine aynı yerde bulmuştu gyuvin. tuvaletin yanına çökmüş gözünde birikmiş yaşlarla istifra etmeye çalışıyordu.

peki bu duruma nasıl gelmişti?

-flashback-

"sen kilo mu aldın?" yemekte babasının sorduğu soruyla yutkundu gyuvin. "bilmiyorum baba, tartılmadım uzun zamandır." "senin işin modellik kim gyuvin, yüzüne ve fiziğine dikkat edeceksin." "tamam baba." "hala yiyorsun, yakında defilen var yürü git ve tartıl." hala doymamıştı ama mecbur kalktı.

nefeslenip tartıya çıktı. gözlerini kapatmış göz ucuyla tartıya bakıyordu. gördüğü değerle gözlerini büyüttü.

fazlası vardı.

gözleri yanmaya başlamıştı, dizleri titriyordu, bir yere tutunup sakinleşmeye çalıştı en sonunda da odasının bir köşesine çöktü. bu kiloyu nasıl verecekti?  babası gelmişti odaya. "nasıl?" "biraz fazlam var." sinirleniyordu babası iyice. "tartıya çık öyle görelim." tekrar tartıya çıktı.

babası gerilmiş bir şekilde bakıyordu ona. yutkunup bir kaç adım attı. babası her zaman yaptığı gibi yanağının içini yiyordu. "ne yapacaksın?" babasının ona doğru yaklaşarak sorduğu soruya cevap vermedi. omuzlarından gyuvin'i tutup duvara yasladı, elleri de boynuna sarılmıştı. sıkmıyordu ama yine de zorlanıyordu. "sana bir soru sordum, ne yapacaksın dedim." gözlerindeki yaşlar babasının bileğinden akıp gidiyordu. "bilmiyorum."

babası duvara sertçe yumruk attı. "ne demek bilmiyorum lan, ne demek bilmiyorum?" gyuvin babasının sinirinden yine köşede yatak başlığının arkasına saklanmıştı. duvarda bir şeyin parçalandığını duyunca kafasını çıkardı. babası tartıyı duvara vurmuştu.

kapının sertçe kapanmasıyla bir demir sesi daha geldi. gidip gitmediğinden emin değildi. o yüzden olduğu yerden çıkmadı. sadece başka birisi gelene kadar orda çömelip ağladı. 16 yaşındaydı, neden hala bu kadar güçsüzdü?

babasının aşağı indiğini gören yujin hızlıca abisinin yanına çıktı. "hyung, hyung!" kırılan cam parçalarına basmadan yatağa oturdu. gyuvinde saklandığı yerden çıktı. yujin ona sarılıp bekledi. "böyle daha sağlıklısın hyung, lütfen kilo vermeye çalışma. bünyen zayıf düşüyor sonra."  "ama benim işim yüzümün ve vücudumun güzel gözükmesi, benim kilo vermem lazım.

yujin'in kollarından ayrılıp banyoya gitti. gördüğü yöntemi deneyecekti. bir kaç kere parmaklarını boğazına bastırınca gözleri dolmuştu. en sonunda istifra edebilmişti.

-flashback end-

kendini girdiği tuvaletteki duvara yaslayıp ağlamaya başladı. hıçkırıkları duyulmasın diye elini ağzına götürmüştü. gayet endişeli gelen bir sesi duymasıyla kendini oradan atmaya çalıştı.

"kim gyuvin! kim gyuvin!"

gunwook'un içeri girip sertçe kapısını tıklatmasıyla eli kilide gitti. kilidi açınca hızlıca kapı açıldı. gunwook'un içeri girmesiyle gyuvin'e sarılması bir olmuştu. "ne oldu? neden bu kadar telaşlısın?" "çok endişelendim, yemeklerini adam akıllı yemediğini biliyorum. bir yerde düşüp bayıldın sandım." "ama öyle olmadı."

kalkıp gyuvin'i de kaldırdı. "gel, gidelim burdan. konuşuruz en azından." "sen gider misin? ben dişlerimi falan fırçalayacağım." "beklesem daha iyi gibi." "of gunwook, utanıyorum yanımda olunca." "ne yani, ben utanç verici biri miyim?" ortamı yumuşatmak için dalga geçiyordu. gyuvin panikle kendini açıklamaya çalıştı. "hayır hayır, sadece yujin dışında beni kimse böyle görmezdi. alışmam gerek." kendini açıklamaya çalışmasına güldü gunwook. "tamam, ben arkamı döneyim o zaman," birden ufak bir kahkaha attı. "dişlerini fırçaladığın için arkamı döndüğüme inanamıyorum."

gyuvin gunwook'un omzundan tutup onu sürükleyince gunwook peşinden gelmişti. okuldaki kamelyalardan birine oturtup konuyu ona açtı.

"şimdi anlatacaklarımı kimseye anlatmadım daha önce, güven verdiğin için sana anlatıyorum." "dinliyorum." "ilk kez kendimi kusturduğumda 16 yaşındaydım. kendimi ve görünüşümü sevmezdim, bu yüzden kilo verirsem kendimi sevebileceğimi düşündüm. eğer beni iki sene öncesinden hatırlıyorsan ne kadar kötü olduğumu biliyorsundur. bu benim toparlamış halim."

gunwook şaşırdı, toparlanmış hali miydi bu? ince kolları ve bacakları onun silüetini nasıl taşıyabilirdi? aramızda kalsın ama gunwook bunu hep düşünüyordu.

ayrıca gyuvin'e de bu yüzden üzülüyordu. bütün sorunlarıyla kendi kendine başa çıkıyordu, ya da çıkmaya çalışıyordu. o zaman gyuvin'in gerçekten güçlü biri olduğuna emin oldu.

"sen gerçekten çok güçlü birisin gyuvin," boş gözlerle gunwook'a bakıyordu gyuvin. "yaşadıklarını başkası yaşasa daha kötü olabilirdi ama sen hala ayaktasın. kutlarım seni." "teşekkür ederim gunwook, kendimi güçsüz görürdüm her zaman, o zaman bana bir şey olursa üzülmezsin." "ne?" gunwook şaşırmış biçimde ona bakıyordu.

"yani, ölsem bile üzmem seni."

-

kizlar slmm okul nasildi

sahsen siniftakileri hic ozlememisim (5 tane erkonun neresini ozleyeyim)

yani kotuydu gun ama sona dogru guzellesti

neyse gorusuruz ! 🎀

happy place/gyuwookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin