'kasabamız, burada bir kaç gün daha kalmanız için size pek çok şey sunabilir.'
doldurduğu kadehi bar sandalyesinde emanet gibi oturan gencin önüne uzatırken gürültülü müziği sıyırdı kızıl saçlı olanın kelimeleri. dudağının sol tarafı hafifçe kalkan genç kadehi parmakları arasında dolaştırdı. içmek istiyordu lakin diğer bir yandan da bulanan midesi onu temkinli olmaya iteliyordu.
'bu kadar karanlık mıdır, kasabanız?'
hotelin ruhunu kastetmişti jaemin. her yer siyahtı, koridorlar, koltuklar, lobideki anlamsız dünya saatleri bile. üstelik klişeleşmiş hotellere kıyasla tek bir zerresinde dahi altın varak bulundurmayan bu yerin en renkli köşesi gri ağırlıklı döşenmiş barıydı.
'hiç görmediğiniz çiçekler, tatmadığınız meyveler vardır aksine'
kaşları havalanırken şaraptan bir yudum aldı genç adam. dilinde oluşan tat tomurcukları gülümsetti onu, beklemeden bir yudum daha yolladı dudakları arasından.
'vişne...'
kızıl olan güldü, anlaşılan bu yabancı onun uzun zamandır beklediği kişiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue hotel* nomin
Short Story'bakışları çehresine geldiğinde alt dudağının sol yanındaki deliğe benzer yara çekti dikkatini, anlaşılan burada bulunan piercing çıkarılalı pek fazla zaman olmuyordu. iç çekti genç oğlan, o da yaptırmak istiyordu lakin yüzü kutsaldı...