Gencin uzaklaşmasıyla Minho bir süre aşırı hızlı atan kalbinin sakinleştirmeye çalıştı. Ne hayalleri olan okulu kazandığında, ne ilk ameliyatta girdiğinde, ne de ilk motor yarışını yapıp kazandığında bu kadar hızlı atmamıştı kalbi. Şimdi de birkaç dakika içinde tanıştığı ki tam tanışmıştı sayılmaz, çocuğun kalbinde bu kadar etki yaratması onun için de şaşırtıcı bir durumdu.
Başını iki yana sallayıp kendine gelirken bir rüyadan uyanmış gibi hissetti. Yüzüne çarpan rüzgarla gerçekliğe döndüğünün farkına vardı. Bu çocuk her kimse onunla tanışacaktı. Daha ismini bile bilmiyordu ama bunu öğrenmeyi en sona koydu, ay yüzlü çocuktan duymak istiyordu ismini.
Aynı kendi ismi duyduğu gibi.
İlk defa kendi isminden nefret etmek yerine sevdiği gibi.
Elini kalbine atıp hızlı hızlı çarpmasını dinledi. Bu çarpma bile onun için ilk ve tek seveceği türdendi. Elini çekmeden o sessiz, tek sokak lambası yanan, ıssız yerde kalbinin sesini dinledi. Kendi kalbinin sesini ilk defa duymuştu.
Daha tanışmadan bir sürü ilk yaşattı ay yüzlü genç.
Elini kalbinden zar zor çekip arkasını döndü. En azından birkaç küçük bilgi edinmesi gerekiyordu tekrar karşılaşmak için. Boş sokağa doğru gülümseyerek yürürken güldüğünü yeni farkına vardı. "Hey! Hey! Hemen kaptırma kendini oğlum. Ya çocuğun sevdiği varsa. O yüzden şimdiden çok fazla kaptırma kendini." diyerek kendi kendine konuştu ıssız sokağa doğru.
Kendi kurduğu bir cümle ise onu aşırı rahatsız etmişti.
Ya sevdiği varsa.
Bir soru değildi onun için. Olduğu yerde rahatsızca kıpırdanıp ayağının ucuna gelen küçük taşa vurdu. Kendi kendine kurduğunun farkındaydı, yine de böyle bir durumun olmamasını istedi.
Başını gökyüzüne doğru kaldırıp derin bir nefes bıraktığı sırada gözlerinin önünden kayıp giden yıldızla gözlerini büyütüp işaret parmağını kayan yıldızı gösterecek şekilde yukarı tuttu. "Bu bir işaret! Umarım sevdiğin yoktur, ay yüzlü çocuk." diye dileğini dile getirdi.
Ama dileği eksik tutmuştu.
Başını gökyüzünden çekip karanlık sokağa doğru adımlarını atmaya devam etti. Artık bir sevdiği olmadığına emin sayılırdı ne de olsa bir dilek tutmuştu.
Elinden kayıp gidenler için de dilek tutmuştu ama...
Diğer dilekleri aklına gelmedi, sadece şimdi tuttuğu dileğe odaklandı. Yarış pistine doğru ilerledi, büyük kapıdan içeri girdiğinde çoğu göz onu bulmuştu. Aylar olmuştu buraya gelmeyeli ve onunla konuşmak isteyen çok kişi vardı.
O ise aklındaki soruların cevabına odaklanmış, onunla konuşmak isteyenlere fırsat vermeden yakın arkadaşının yanına adımladı. Rainbow'u tanıyordur diye düşünüyordu. Eğer düşüncesi doğruysa Rainbow'un kim olduğunu bulabilirdi arkadaşı sayesinde. Hızlı adımlarla arkadaşının odasına doğru ilerlerken koridorda karşılaşmıştı. Kendisine kollarını açan arkadaşına sıkı bir sarılma verip ayrıldı. Arkadaşının konuşmasına izin vermeden "Şimdi birkaç soru soracağım sende bildiğin kadar cevap ver tamam mı Changbin?" dedi.
Başını sallayarak onayladı. Minho'nun yüzü fazla ciddi duruyordu ve özlemi sonra giderebilirlerdi diye düşündü. Kendi de ciddiyetle Minho'nun soracağı soruyu odaklandı. Minho, dudaklarını aralayıp "Rainbow hakkında bir şey biliyor musun Chang?" diye sorduğunda Changbin kaşlarını çattı. Rainbow ne alaka diye düşünürken Minho, arkadaşının kafa karışıklığını anlamış gibi "Şey... Bugün birazcık ona yenildim ya o yüzden merak ettim kim diye." aklına ilk gelen bahaneyi söyledi.
Şimdilik kendinin de emin olmadığı durumundan bahsetmek istemedi. Changbin anladığını belirtir şekilde başını salladı ve arkadaşının merak ettiği soruyu cevaplamak için birbirine yapışık dudaklarını ayırdı. "En azından yenilgiyi çabuk kabullenmişsin ama Rainbow hakkında hiçbir şey bilmiyorum Minho. Fakat bilecek kişiyi de tanıyorum sayılır." diyerek ileride Rainbow'un motoru ile ilgilenen siyah saçlı genci gösterdi gözleriyle.
Minho başını Changbin'in gösterdiği yere doğru çevirip elini arkadaşının omzuna koyup "Pek yardımın olmadığı için teşekkür etmiyorum." dediği gibi hızla ayrıldı Changbin'in yanından, peşinden söylenen arkadaşına kıkırdayıp Kawasaki ZX-6R ile ilgilenen kendi boylarında ki gencin yanına geldi.
Siyah saçlı genç yanına gelen adamı umursamadan işine devam etti. Bu Minho da göz devirme isteği uyandırır iken şimdilik bunu erteledi, bu sinir bozucu çocuğa ihtiyacı vardı. Boğazını temizleyip "Merhaba ben Minho." diyerek kendini tanıttığın da ne kadar saçmaladığını yeni anlamıştı. Genç adam hâlâ işine devam ederken "Seni buradaki herkes tanıyor Darkness." diyerek onu fazlasıyla iyi tanıdığını belirtti.
Minho bu sinir bozucu cevaba karşı derin nefes alıp "Beni bu kadar iyi tanıdığına göre Rainbow'u da tanıyorsundur." dedi meraklı sesiyle. Genç adam, Minho'nun dediği isimle odağını motordan çekip arkasını döndü. Tek kaşını kaldırarak "Rainbow'u tanımam mı gerekiyor?" diye bir soru yönelttiğin de Minho içten içe kıkırdadı. Ay yüzlü çocukla huyları benziyordu.
"Evet. Sonuçta motorunu sana emanet eden kişiyi en az motoru kadar iyi tanırsın." dediğinde genç çocuk başını anlamdım dercesine salladı. Kollarını göğsünde birleştirip "Şu işe bak ki Rainbow'u motoru kadar iyi tanımıyorum. Yine yanıldın." diyerek alttan alttan gönderme yaptı.
Minho neyden bahsettiğini anlamaz iken bunu dile getirdi. Karşısındaki adam gibi kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırdı. "Başka neyde yanıldım?" dediği sırada karşısındaki adamın sırıttığıni gördü.
Genç adam dudaklarını aralayıp "Onu yeneceğine de emindin. Ama o seni fena halde yanılttı." diyerek gülümsemesini artırdı.
Rainbow'un arkadaşı olduğunu belli ediyordu.
🤎🤍
Oylar düşmüş ama beğenmediniz mi ki bu fici
Yeni kişi kim 😧
Kaçtım bayyy 😽💗
25.01.24