Onlar gittikten sonra kabullenmem uzun sürdü ama bir süre sonra onları anlamaya başlamıştım.
Onlar benim hiç öz kardeşim olmamıştı bana karşı bir sorumluları yoktu benim için yaptıkları her şeyleri iyi niyetli oldukları için yapmışlardı.
En başlarda sık sık birbirimizi haberdar ediyorduk ama sonra zaman uzamaya mesafeler artmayja başladı ve sadece özel günlerde ve bayram günlerin de birimize iyi dileklerde bulunmaya başladık. Ne zamana bana yazsalar asıl içimden geçeni silip kısa cevaplar yazmakla yetiniyordum. Çünkü bir daha umutlanmamam gerektiğini biliyordum. En başta tatil günlerin de gelebileceklerini zannetmiştim ama bu mümkün olmadı. Ben üniversiteye geçtim onların üniversitesi bitti ama geri dönmediler. Ne zaman geri döneceklerini söyleseler her zaman bir şey oldu ve dönmediler. Bu yüzden ben de beklemeyi bıraktım kendimi onların yokluğuna alıştırdım ve kendi hayatımı kurdum onların olmadığı bir hayat. Onların sadece yabancı olduğu bir hayat.
Üniversite yılları çok hızlı geçti ne zaman başladığımı ve ne zaman bittirdiğimi bile fark etmedim. Üniversite bitince bir kıdemli ile ahşap oyma atölyesi açtık. O finalsal bölümü ilgileniyor ben ise sanatımla ilgileniyordum.
Ama üniversitedeki en güzel şey benim o yıllar boyunca yalnız bırakmamış bir kişiydi. İlk yıl sadece ilgi alanları benzer olan iki arkadaştık ama sonra ikimiz de birbirimizden hoşlanmaya ve çoğu vakti birbirimizle geçirmeye başladık. İsmi Feng SHEN ve mimarlık öğrenciydydi. İkimizin de işlerinin temelin de çizim yapmak olduğu için üniversitenin çizim dersleri bizi bir araya getirmişti.
Uzun bir zaman kızlara söylemedim eğer söylersem çok zoru soracaklardı ve ben bu sorularla uğraşmak istemiyordum.
Biz çıkmaya başladıktan bir süre sonra onlara da anlattım. Tahmin ettiğim gibi başımı şişirdiler ama onları tanıştırdıktan sonra hayran kaldılar ve beni tebrik ettiler.
İkimizde 24 yaşında iken bana işleri dolasıyla şehir dışına çıkacağını ve bir yıl gibi bir süre burada olmayacağını söyledi. Kardeşlerimle yaşadığım olaylar düşünüldüğün de bu beni çok üzmüştü ve o da bunu biliyordu. Bana bir yıl sonra ne olursa olsun geri döneceğine söz verdi. Ben de son kez inanmak istedim.
İlk ay bulduğu ilk boşlukta uçağa atlayıp beni görmeye geldi sonra ki gelişi üç ay sonra oldu. Her ay hediye gönderiyor her gece mesaj atıp neler yaptığını anlatıyordu.
Geçekten gitmiş gibi hissetmemiştim sanki hala aynıydı. Arada birbirimizi unuttuğumuz yada boşladığımız zamanlar oluyordu ama yine telafi etmenin bir yolunu buluyorduk.
Üniversiten eski bir arkadaşımla aynı sergide ikimizin de eserleri sergileniyordu ve ben onun eserini görmek için sergiye katıldım.
Üstüme uzun siyah V yaka bir tişört, altım da dize kadar uzanan rahat siyah bir etek, beyaz spor ayakkabım ve siyah bez çantamı alıp çıktım.Otobüste bir hırsıza denk geldim onu küçük bir sürpriz bırakıp durakta indim.
Biletimi okutup içeri girdim. Arkadaşımı buldum ve ondan eserin nerde olduğunu sordum. Gösterdiği yere gidip bakmaya çalıştım ama önü çok kalabalık olduğu için kafamı ne kadar uzatırsam uzatayım göremiyordum sonra tam o an da denge kaybeder gibi olduğum da biri beni tuttu ve ellerini göğüsüme koyup göğüslerimi sıktı.
Bunu yapar yapmaz kaçıp gitti . Arkasında sapık var diye bağırarak yardım istedim.
Polisler alıp götürdüler ifade vermek için ben de gittim.
Lütfen beni bıkrıan benim bir suçum yok.
Kızın göğüsüne dokınmuşsun nasıl bir suçun yok.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GO AHEAD
FanficBir Çin dizisinin konusu alıp kurgusunu değiştirerek yeni bir şeye dönüştürdüm.