!!!Başladığınız tarihi atmayı unutmayın!!!
(Bu hikaye geçmiş zamanda geçmektedir.)
20 Haziran 2010
~Jisung'un Anlatımıyla~
Bugün koca bir dönemin bittiği ve yaz tatilinin başladığı zamanın başlangıcıydı. Arkadaş grubumuz sürekli görüşüyorduk ancak yaz gelince her gün beraberdik. Hepimiz çalıştığımız için çok fırsatımız olmuyordu diğer zamanlarda. Yaz eğlencenin habercisiydi. Her yaz plak dükkanımı açıyordum. Şimdi de açacaktım.
Seungmin de gelecekti. Bunun heyecanı da vardı üzerimde. Hepimiz 4 yıllık üniversitemizi okumuş bitirmiş ve mezun olmuştuk ancak Seungmin doktorluk okuduğu için 8 senesi bitmemişti. Şehir dışında bir üniversitede okuyordu. 24 yaşındaydı ve daha iki senesi vardı. O grubumuzun biriciğiydi. Onsuz çok eksik kalırdık hep. Huysuzdu biraz ama sevdirirdi kendini hep.:-)
Chan hyung, en büyüğümüzdü. 27 yaşındaydı ve ingilizce tercümanı olmuştu. Changbin hyung, 25 yaşındaydı ve spor yöneticisiydi. Hyunjin, 24 yaşındaydı ve bilgisayar mühendisiydi. Felix de 24 yaşında ve Chan hyung gibi ingilizce tercümanlık yapıyordu. O ikisi zamanında Avustralya'da yaşayıp tanıştıkları için bu konuda iyilerdi. Jeongin de 23 yaşındaydı ve diş hekimiydi.
Ben, ben ise 24 yaşındaydım ve iç mimar olmuştum. Hyunjin, Felix, Seungmin ve ben hepimiz aynı yaştaydık ama ay farkıyla Hyunjin benden, ben Felix'den, Felix de Seungmin'den büyüktü.
Bugün pazar olduğu için akşam benim plak dükkanımda buluşacaktık. Seungmin de yola çıktığı için akşama anca geleceğini söylemişti. Hepimizde değişikli kalacaktı. Çünkü ailesiyle kalıyordu üniversiteyi okuduğu şehir olan Busan'da.
Bu plak dükkanını babam açmıştı. Müzik dinlemeyi çok severdik hepimiz. Bu nedenle babam hem bizim için hem de mahallemizdekiler için açmak istemişti. O zamanlar 10 yaşlarındaydım. O zamanlar her zaman açık olan dükkanı artık sadece yazın açıyorduk. Çünkü eskisi kadar rağbet görmüyordu burası. Arkadaş grubumuz da daha genişti. Tabii o zamanlar...
🌟🌟🌟
Akşam olduğunda herkesten önce dükkanı açmış ve arkadaşlarımı bekliyordum. Biraz sonra ise içeri girdiklerini kapının üstündeki zilin çalmasıyla anladım ve yüzümü oraya çevirdim. Hepsine kocaman gülümsememi sundum.
"Hoşgeldiniiiiz. Hadi geçin siz yukarıya kahveleri hazırlayım. Seungmin mesaj attı. Birazdan gelirmiş. Onu da alıp gelirim yukarıya."
"Aaaah stresten kıçımı kırcam yaa." dediğinde Hyunjin, hepimiz güldük.
Seungmin'i hepimiz çok seviyorduk ama sanki onun Seungmin sevgisi bir farklıydı. Bunu anlamayan da aptaldı zaten. Her sene aynı şekilde heyecanlanıyordu. Seungmin de farkındaydı bunun ama biraz naz yapıyordu.
Onlar yukarıya geçtiğinde ben de kahveleri hazırlıyordum. Yedi tane kupa çıkardım. Hepimizin kendine ait kupası vardı. Kupaları çıkarırken dolapta arkada yeşil renkte tozdan dokunulmayacak hale gelen kupaya baktım. O kupaya en son sanırım 10 sene önce dokunmuştum. Hemen gözlerimi ondan çekip dolabı kapattım geri.
Hepimizinkiler farlı renkteydi. Lacivert Chan hyung, siyah Changbin hyung, kırmızı benim, sarı Felix, turuncu Seungmin, mavi Hyunjin, pembe Jeongin'indi. O yeşil kupa ise bir zamanlar çok yakın ama artık çok uzak birine aitti. Atmaya bile kıyamadığım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cold Sun//Minsung
Romance-Ben hep yalnızdım etrafım kalabalık olsa bile! Sadece yalnız değilmişim gibi davrandım. Çünkü bir gün sen geleceksin diye. Kuru yapraklarımı sulayıp yeniden açmamı sağlayacaksın diye... Küçükken aynı mahallede yaşayıp hep yakın olan Minho ve Jisung...