Ardından da başka hiçbir şey söylemeden masadan kalktım herkesin gözünün üzerimde olduğunu bilerek. Ne diyebilirdim. Dediğimi demiştim. Son sözüm buydu. Bir rahatlama hissi vardı içimde.
🌟🌟🌟
~Jisung'un Anlatımıyla~
Eve girer girmez kapıyı ardımdan kapattım ve kilitledim. Sırtımı kapıya dayadığımda kafamı da kapıya ara ara vuruyordum. Dizlerim titrediği için ise daha fazla dayanamayarak yere çöktüm. Başımı da bacaklarımın üstüne koyup kollarımı da dizlerime dayadım ve içimde tuttuğum gözyaşlarını sonunda bıraktım.
Orada ağlamamam bir mucizeydi. Kendimi nasıl bu kadar tuttuğuma şaşırıyordum. Yavaşça ayaklanıp üstümdeki her şeyi çıkardım ve duşa girdim. Çıktığımda üstüme pijamalarımı giyip iyice kurulandım. Saçlarımı da taradım. Soğuk suyla yıkanmıştım kendime gelmek için.
En sonunda kendimi sırtüstü yatağa attım. Bir süre tavanı izledim. Akşam olmasına rağmen lambaları açmamıştım. Karanlık odada öylece sessizce yatıyordum. Kısa bir süre sonra da telefonum çaldı. Changbin hyung arıyordu. Başkası olsaydı muhtemelen açmazdım. Çünkü hepsine sinirliydim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Jisung-ah iyi misin küçüğüm? Geleyim mi yanına?"
"Yok Changbin hyung, sağol iyiyim ben."
"Bir şey olursa bana haber vermekten çekinme tamam mı küçüğüm?" hafifçe tebessüm etmiştim bana sesleniş tabirine.
"Tamam hyung. İyi geceler."
"İyi geceler. Üstünü ört uyurken." dedi ve de kapattı. Şu sıcakta örtecek miydim gerçekten? Hahahahahaha. Delirdim iyice ne diye her şeye gülüyorum? Gerçekten komik olduğu için mi?
Oflayarak yatağımda dönüp durarak doğru pozisyonu bulmaya çalıştım. En sonunda yüzüstü yatıp yüzümü sağa dönderek ellerimi de yastığımın altına koydum. Bacaklarım aralı bir şekilde gözlerimi rahatlıkla yumdum.
🌟🌟🌟
Sabah olunca uykumun bitmesiyle gözlerimi açtım. Yazın en güzel yanı buydu. Uykum bitince uyanıyordum. Alarm kurmak yoktu. Kalkıp üstümü değiştirdim ve kahvaltı hazırlayıp afiyetle yedim. Ardından da evin kapısını kitlediğimden emin olarak dükkana doğru yola çıktım.
Dükkanı açmak için anahtarımı çıkaracaktım ki dükkanın açık olduğunu gördüm. Babam açmıştı büyük ihtimalle. Yavaş adımlarla ilerleyip içeri girdiğimde herkes buradaydı. Babam, arkadaşlarım ve Minho. Bir de Minho'nun yanında bir kız ve bir kadın. Bunlar sanırım onun annesi ve kardeşiydi yanlış hatırlamıyorsam.
Arkadaşlarım ve Minho
Biraz ağır mı oldu? Yok canım ne ağırı? Böyle işte.
"Baba neler oluyor burda?"
"Jisung, hatırladın mı Minho'yu? Yeniden buraya taşındılar annesi ve kardeşiyle. Babası da hala Busan'daymış."
"Yok baba hatırlayamadım. Minho kimdi ki?" dedim numara yaparak ama sonra annesinin de yanında olduğu geldi aklıma ve böyle bir şey dediğim için pişman oldum.
"Jisung, beni de mi hatırlayamadın?" Dedi Soomin teyze. Onun bunu demesine üzülmüştüm.
"Hani sen bizde kalmaya gelirdin. Minho ile sana ayva tatlısı yapardım. Siz de iki ayvayı ayrı ayrı yemek yerine ikisini de böler ve bir ayvayı paylaşarak yerdiniz." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cold Sun//Minsung
Romance-Ben hep yalnızdım etrafım kalabalık olsa bile! Sadece yalnız değilmişim gibi davrandım. Çünkü bir gün sen geleceksin diye. Kuru yapraklarımı sulayıp yeniden açmamı sağlayacaksın diye... Küçükken aynı mahallede yaşayıp hep yakın olan Minho ve Jisung...