1- Ne demek iflas ettik?

21 6 0
                                    

Bu bölümü yazarken dinlediğim şarkılar:
Zero Moment - Enhypen
Me, the Protagonist - Tearliner, Love x Stereo

Fic yazarken en korktuğum şeylerden birisi karakterleri düzgün yazamayıp fandomun tepkisini almak. Bu yüzden her fic yazarken bu korkuyla elim sürekli duraksıyor. Lütfen bazı hatalarımı mazur görün ve geç gelen bölümler yüzünden bana sovmeyin 😭
Elimden geldiğince erken atmaya çalışırım tabii ki.

O zaman bölüme geçelim 🙂

...

Felix sabah güneş ışıkları ile değil, alt kattan gelen annesinin bağırması ile uyanmıştı. Pardon, yataktan düşmüştü. Göz bandını bile düzeltemeden, alt kattan gelen babasının bağırma sesi ile bu sefer de sıçramıştı. Pazar günü neyin enerjisiyle kavga etmeyi beceriyorlar amk diye mırıldandıktan sonra götünü de bir yandan ovuşturarak ayağa kalkmıştı. Esneyerek odasından çıktığı sırada, kapısı daha yeni açılan ve kafasını ovuşturan abisi changbin'i görmüştü. Ne yazık ki o da aynı şaşkın bakışları atıyordu. Zavallı Changbin, annesinin bağırışı ile uyku sersemi ile sıçramış ve kafasını yatağın başına vurmuştu ve şuan da onun sızısı ile uğraşıyordu.
Daha sonra Changbin esneyerek
"Neyin kavgasını ediyorlar lan?" Deyince Felix omuz silkmişti.
"Ben elmas istiyordum sen altın almışsın kavgasıdır kesin."
"Klasik diyorsun yani"
"Zenginin derdi başka ne olur abi?"
"Sende haklısın be lix"
Onlar yavaş yavaş konuşmaya dalmışken, alt kattan ikisini de şok olmuş durumda bırakacak bir söz, annelerinin dudaklarından çıkmıştı.
"NE DEMEK ŞİRKETİMİZ BATTI?"
Ve aynı anda üst kattan yükselen Changbin ile Felix'in bağırışı tüm evi sarmıştı:
"ŞİRKETİMİZ Mİ BATTI? NE!?"

...

Abi kardeş atlatamadıkları şokla beraber şuan yemek masasında anne ve babalarıyla yemek yiyorlardı -birbirleriyle bakışıyorlardı-. Söze giren kişi sabahtan beri sandalyesinde kıpranan Felix olmuştu
"B-baba.. şaka yapıyorsunuz değil mi-"
Ve hemen ardından Changbin
"Bu bir şaka olmalı. İroni falan, belki eşek şakası?" Diyerek teyit etmeye çalışmıştı.
Babaları yani Bay Seo karısına baktıktan sonra oğullarına dönüp yavaşça başını olumsuz anlamda sallamıştı. Felix ağzına salatalık alırken konuştu:
"Abi, babam başını nasıl sallaması gerektiğini karıştırdı. Baba bak evet demek yukarı aşağı kafa sallamakla yapılan bir harekett-"
"Şirketimiz battı Felix. Yalan veyahut şaka değil. İstersen o asla anlamadığın şirket evraklarını getirebilirim?"
Minik sarışın ağzı açık kalırken -salatalık ağzından tabağına düşmüştü- çatalı elinden yavaşça masaya düştü.
"N-ne?.."
Chnagbin ise başını elleri arasına alırken yalvaran gözlerini annesine dikmişti
"Anne..."
"Ne yazık ki oğlum... İnan bende hala şoktayım."
"ANNE!.."
"Üzgünüm Lewis, durum böyle"
Felix ve Changbin bakışlarını birbirlerine çevirmişti.
"Sıçtık mı biz şimdi abi?"
"Oğlum bilmiyorum bana niye soruyorsun?"
"Abi?"
"Lix?"
"Sıçtık."
"Vallahi sıçtık."
Bay Seo tekrar konuşmaya girmişti.
"Sizi bölmek istemem lakin bavullarınızı toplamaya başlasanız iyi edersiniz. Şirketimiz iflas ettiği gibi büyük bir borç batağına da girdik. Ben borçları ödeyene kadar Kore'ye gidiyoruz."
Daha ilk şoku atlatamadan ikinci yedikleri darbe ile abi kardeşin ağızları sonuna kaçar açılmış ve tekrar tüm evi saracak bir ses yükselmişti.
"NE!?"
Bayan seo boğazını temizleyerek söze girmişti. Bir yandan da çocuklarından farksız değildi. Tüm o değerli takıları satmak zorunda kalmasalardı bari...
"İlk önce yemeğimizi bitirelim. Sonra toplanmaya başlayacağız. Bir haftaya kalmaz eşyaları da nakliyeciler ile hallederiz. Kore'de babanızın memleketi Geongjin de kalacağız."
Felix sinirle eline tekrar aldığı çatalı masaya vurmuştu
"YA ANNE ORASI KÖY RESMEN!?"
"Köyde kalacağız zaten oğlum?"
"ANNE BİR DE ÖLD- NE!?"
Karı koca birbirlerine bakmıştı. Sanırım çocuklarını bu kadar lüks içinde şımartmamalılardı. Çünkü bu ikisi onlar için şimdiden bir sorun olacak gibi gözüküyordu. Ve daha sonra dördü -Felix ve Changbin'in şaşkın bakışları eşliğinde- yavaşça yemeklerine geri dönmüştü.

Ama ne köy macerasıydı be. (HyunLix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin