I.

175 10 47
                                    

Selamlar! Bu benim ilk ficim biraz cringe olabilir kusura bakmayın. Ha bu arada bende a sendromu var a harflerini yazamıyorum ve bu fici rüyamdan esinlenerek yazıyorum😨.Okurken eğlenmeniz dileğiyle!


~Fyodor'dan

Birden duyduğumun etkisiyle ayaklanmıştım. Doktor bana şizofreni hastalığına sahip olduğumdan ve tedavi görmem gerektiğinden bahsediyordu. Öfkeme engel olamamıştım, o kimdi de bana böyle diyordu. Bir süre sonra içeriye ailemi almışlardı. Onlar neden buradaysa artık ben 25 yaşımda işimde gücümde bir yazardım. Doktor, aileme durumumu açıklarken benim etkilenebileceğimi ve dışarda beklemem gerektiğini söylemişti. Dediğini gerçekleştirmiş hatta hastanenin bahçesine çıkmıştım. Sigara içmek yasaktı evet fakat çok sinirliydim ve tek ilacım ise bu lanet zehirdi.

Hastanenin de dışına çıkmak zorunda kalmıştım. Hastanenin kapısının önünde sigaramı tam yakacakken beyaz saçlı, uzun boylu biri bana çarpmıştı. Sigaram yere düşmüştü almaya uzanacakken kendisi yerden alıp bana uzattı ve özür diledi. Gözünde bir bant vardı? Fazla umursamadım. Arkasını dönüp gittiğinde saçlarının çok uzun ve örgülü olduğunu fark etmiştim. Daha sonrasında sigara yere düştüğü için atacakken içimden bir ses atamam gerektiğini söyledi ve cebime attım. Yeni bir sigara çıkardım ve yakarak içime çekmeye başladım. Bir süre sonra sigaram bitti, tam o sırada ise ailem gelmişti.

Annem benim için baya endişelenmiş olacak ki bana sarılmıştı, ben ise sadece tek elimde sarılmakla yetinmiştim. Bu duygular bana çok yapmacık gelirdi. Babam ise bana bu durumlar yüzünden beni ayıplar gibi bakıyordu.

Hastaneden çıkalı 4-5 saat olmuştu. Hava kararmaya yüz tutmuştu.Güneş yavaş yavaş batıyordu. Ben ise bunu odamın camından seyrediyordum. Daha sonrasında gözüm ormana kaydı. Ormanda yer yer kulübeler vardı. Tam tepede beyaz bir kulübe gözüme çarpmıştı aklıma o beyaz saçlı adam gelmişti ki arkadan bağırışma sesleri gelmeye başladı. Annem ile babam kavga ediyorlardı. Kardeşimin odasına koştum bağırışmalar yüzünden uyanmıştı, korkuyordu. Saçını okşayarak ona sarıldım. O sakinleşince aşağıya indim.

Merdivenlerden tam salona geçecekken onu gördüm. Onun adını Ucube koymuştum çünkü tam bir ucubeye benziyordu hatta öyleydi. O an bana 3 defa kaçmam gerektiğini tekrarlamış daha sonrasında ise rahatsız edici kahkahalar atmıştı. Onun bu rahatsız edici kahkahası yüzünden kulaklarım çınlamış hatta daha çok sinirim bozulmuştu. O gidince bir hışımla salonun kapısını açtım ve annem ile babama bağırmaya başladım.

"NE YAPTIĞINIZIN FARKIDA MISINIZ SİZ? KENDİ BOKUNUZDA BOĞULUN. BİR GÜNÜNÜZ DE KAVGASIZ GEÇSİN. BARİ BUGÜN İYİ DEĞİLİM BE. HİÇ Mİ DÜŞÜNMÜYORSUNUZ? BİR SUSUN GENE NE OLMUŞ OLABİLİR."

Bunu dememle annemin gözlerinin dolması bir olmuştu. Gelip bana sarıldı. Onu ittim. Hıçkırıklarının arasında konuşmaya başladı.

"Oğlum çok özür dilerim. Seni bu hala biz getirdik. Çok çok özür dilerim."

"Biz falan deme biz diye bir şey kalmadı. Bak ne diyeceğim boşanalım bu iki çocuğumuz için de en iyisi olur."

Bunu demesiyle öfke dolu gözlerle babama baktım. Arkamda Ucube belirdi ve bana vazoyu alıp babamın kafasına geçirmemi söyledi. Ben ise onun dediğini gerçekleştirerek öfkeme yenik düştüm. Sırıtarak masadaki vazoyu aldım ve babamın kafasına geçirdim daha sonrasında ise ona yumruklar savurmaya başladım. Annem beni durdurmaya çalıştı fakat bu sefer ona da tokat atınca durdu.

Daha sonradan aklım başıma geldi. Elimdeki kana ve karşımda zar zor nefes alan o iğrendiğim adama baktım. Ölmüş müydü? Yaşıyor muydu? Ben ne yapmıştım? Hızlıca odama çıkıp bir takım eşyalar alıp evden kaçtım.

Kendimi ormana attım. İnsanların tek gelmeyeceği yer burasıydı ve en huzurlu yer de yine burasıydı. Ben ormana gittiğim sırada hava kararmıştı hatta yağmur bile başlamıştı. Üzerimde ince beyaz bir gömlek, altımda ise kumaş siyah bir pantolon vardı. Eşyalarımı koyduğum çanta da sırılsıklam olmuştu. Bütün vücudum ortadaydı. Şansa oyulmuş bir ağaç buldum bir insanın sığabileceği kadar büyük bir oyuktu. Bu ağaç dağın tepesine çok yakındı. Aynı gözüme çarpan beyaz kulübe gibi...

Yağmur baya hızlanmıştı ben ise oyuğun içinde sigara içiyordum. Bir yandan da üşüdüğüm için titriyordum. Bir süre sonra yaprak çıtırtıları duydum. Bir insan mı geliyordu. Hadi canım dağın tepesinde kimin ne işi vardı?

Adımlar giderek yaklaşıyordu ben ise sakince sigaramın verdiği zehirle keyif bulmaya devam ediyordum. Adımlar iyice yaklaştı ve oyuğun önünde durdu. Evet bu bir insandı. Oyuğun yanına eğildi ve bana baktı. Bu bana sabah çarpan adama çok benziyordu hatta belki de oydu. Bir süre bakıştık daha sonra elini uzattı ve konuştu.

"Kader bizi yine karşılaştırdı."

Bunu dedi ve ardından güldü. Elini tuttum ve kalktım. Bana bir şemsiye uzattı. Onun üzerinde zaten sarı bir yağmurluk vardı.

"Benim evim buraya çok yakın hem güvenli de gelmek ister misin hem zaten..."

Dedi ve duraksadı. Beni bir süzdü ve üzerimi işaret etti. Dediğini anlayınca üzerimi ellerimle kapatmayı denedim. O da buna güldü , o gülünce bende güldüm. Elini uzattı ve lafa daldı.

"Ben Nikolai. Nikolai Gogol. Seni buraya hangi rüzgar attı bilmiyorum ama demek ki kötü şeyler yaşamışsın belli oluyor. İyi birine benziyorsun sana yardım edebilirim! Tabii eğer istersen."

"Bende Fyodor. Fyodor Dostoyevski. Bilirsiniz hastaneden çıkmıştım ve ardından da kötü şeyler yaşadım, bende evden kaçt-"

Sözümün devamını getiremedim çünkü başıma bir anda bir ağrı saplandı ve gözlerim karardı. Dengemi kaybetmiştim ama yere düşmemiştim peki ya ne olmuştu? Hiçbir şey hatırlamıyordum.

Heyecanlı yerde kestim şerefsizlik 🥰🥰.

Fyodor aynı ben.

Beyaz Kulübe • FyolaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin