III.

100 6 41
                                    

Bu bölüm zaten hazırdaydı biraz fazla yazmıştım ama ard arda olmasın diye bugün atıyorum 4. Bölümü de yazıp en kısa sürede yayımlayacağım. İyi okumalar!

~Fyodor'dan

O sobayı yakarken neden bu adamın benim gibi tanımadığı birine yardım ettiğini sorguluyordum. Ne vardı bende? Konuşmuyordum, hastaydım ve evden kaçmış bir deliydim fakat bu adam bende ne görmüştü de bana yardım ediyordu?

Aklıma lise dönemlerim geldi. Sınıfımızda onunla aynı isime sahip biri vardı. Nikolai Gogol... Hatta onla aynı üniversiteye bile gitmiştik ama farklı fakültelerdeydi. Ben edebiyat fakültesindeyken o aynı okula bağlı güzel sanatlar fakültesine gidiyordu. Ne okuyordu acaba? Fazla da önemli değildi açıkçası.

Lise ve üniversite dönemlerinde dikkatimi çok çekmişti. Sürekli göz göze gelirdik ve bu gerçekleştiğinde hep kafasını başka yöne çevirirdi. Sürekli karşıma çıkardı. Selam verir çekingen davranırdı. Normalde böyle değilken beni gördüğünde hep böyle olurdu. Normalde çok enerjik ve çok konuşkan olduğu her halinden belliydi. Ben insan yemiyordum neden böyle davranıyordu? Sanırım onu asla anlamayacaktım.

Acaba o Nikolai bu Nikolai mıydı? Çok benziyorlardı ama iki fark vardı. Buradaki adamın bir gözü çizikti fakat benim bildiğim Nikolai bu çiziğe sahip değildi. Aynı zamanda buradaki Nikolai çok yapılıydı ama benim bildiğim Nikolai bu kadar yapılı değildi. Kendini geliştirmiş olabilirdi evet ama emin olamamıştım. Ayrıca buradaki adam biraz daha sakin duruyordu.

Çorbamı içerken kafam yeni yeni ateşliyken yaptığım şeyleri bana hatırlatmaya başlamıştı. Ona bütün vücudumu göstermiştim üstüne üstlük bir de sanki bir şey yapacakmış gibi ona gönderme yapmıştım. Onun karşısında çok savunmasız kalmıştım. Büyük ihtimalle bu halimi gördüğü için kendini benden üstün görecekti. Buna izin verir miydim hiç?

Peki burda ne yapacaktım? Ne kadar kalacaktım? Eğer bu Nikolai lisedeki Nikolai ise zamanında benle arkadaş olmak için götünü yırtan Dazai ile konuşuyor mudur? Gerçekten ona çok sinir olmuştum kesinlikle onla ve onun arkadaşlarıyla arkadaş olmak istemezdim. Ama Nikolai nedense daha baskın enerjisi yüzünden dikkatimi çok çekmişti o zamanlar. Yine de ona da sinir oluyordum.

Ergenlik dönemlerimde bütün insanlardan iğreniyordum. Özellikle enerjik insanlardan... Bu kadar neşelenecek, kudurulcak ne vardı ki? Yapmacık duygulara ne gerek vardı? O yüzden her insana gerçek yüzümü gösterirdim. Tabii bu çok hakarete mâl olmuştu. Fazla umrumda da değildi aslında. Zaten konuşmayı da pek sevmezdim. Aslına bakarsanız hala öyleyim.

Çorbam bittiğinde, onunki zaten bir süre önce bitmişti beni bekliyordu. Nikolai önümden tabağı aldı ve tekrar isteyip istemediğimi sordu. Başımı hayır anlamında yana salladım. Sobanın üzerine koyduğu çorbayı aldı ve mutfağa bıraktı. Daha sonrasında masayı topladı. Ben ise oturup sadece onun haraketlerini izliyordum. Daha sonrasında yanıma geldi. Ve resmen kafama dikildi.

"Daha iyi misin. İstersen biraz yatabilirsin. Sana yardım edebilceğim bir şey var mı?"

"Sadece cevaplamanı istediğim bir sorum var."

"Buyur sor o halde."

"Neden tam olarak evden kaçan birine, hasta birine evinin kapılarını açtın ki? Belki bir katilim? Belki bir hırsızım? Nereden biliyorsun ki? Şu an beni burda tutmanın sebebi nedir?"

"Unuttun mu Dostoyevski? Aynı lise ve üniversitede okuduk. Ne çabuk unuttun, anladığını sanmıştım. Ha doğru daha cılızdım senin gördüğün kadarıyla ve gözümdeki çizik yoktu değil mi? Evet evet! Ormana herkesten uzağa taşınmak istedim ve tekin olmayacağını bildiğim için spor yaptım. Gözüm de bir kaza sonucu oluştu. Sana neden yardım ettiğime gelirsek. İçimden bir ses dedi. Seni zaten tanıyordum ve mesleğini de biliyordum hatta yayımlanan bütün kitaplarına dahi sahibim o yüzden sana yardım ediyorum. Eğer bana neden kaçtığını anlatırsan daha çok yardım ederim ya da polisi arar hakkında kayıp ilanı var mı diye sorarım."

Beyaz Kulübe • FyolaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin