3

16 4 5
                                    

"Hani beni bırakmayacaktın." Dedim gözlerim dolu bir şekilde.

Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. "İyisin." Dedi. Sanki yıllardır bunu düşünüyormuş gibi.

"Çok da iyi değilim." Dedim gülümseyerek.

"Seni bırakmayacaktım ama çok önemli şeyler olduğu için Seul'den gitmek zorunda kaldık bir süre. Sonra da seni bulamadım. Gerçekten aradım." Dedi çaresizce.

"Seni suçlayamam tabii ki. Daha çok küçüktük."

"Artık seni buldum ya... Daha da bırakmam! Ben Dohwa bu arada." Dedi sağ elindeki kılıcı sol eline alıp elini uzatarak.

"Minji." Dedim ve tokalaştık. Gülerek küçüklüğümün kahramanına bakarken bir anda içeri babam ve Doktor Lee girdi.

"Dohwa? Ne arıyorsun burada?" Dedi doktor.

"Sana bakmaya gelmiştim abi." Dedi. Abi mi? Doktorum onun abisi miydi? Odaya böyle daldığını hatırlayınca çok da şaşırılacak bir şey olmadığını fark ettim.

"Sen..." dedi babam Dohwa'ya bakarak. "Sen o çocuk değil misin? Kızımı hastaneye götüren..."

"Sen nereden biliyorsun?" Dedim babama bakarak.

"O gün doktorlar söylemişti bir çocuğun seni getirdiğini. Sana teşekkür etmek için çok aradım ama bulamadım bir türlü." Dedi babam.

"Yani kardioloji ile ilgilenmeme sebep olan o kız sen miydin?" Dedi doktor.

"Nasıl yani?" Dedim.

"Dohwa 10 yıl önce bana gelip "Abi sen tıp okuyorsun bilirsin. Kalp hastaları nasıl iyileşir?" Demişti. Ben henüz alan seçmediğim için bilmiyordum ama ısrar edince kalp ile ilgili bir bölümün ne kadar ilgi çekici olabileceğini düşündüm ve onu okudum." Dedi.

"Senin gibi insanları iyileştireceği için çok sevinmiştim ama seni iyileştirebileceği aklımın ucundan bile geçmemişti." Dedi Dohwa.

İyileştirebileceği kısmını duyunca gözlerimi yere diktim. Durumum iyileşemeyecğim kadar kötüydü. Yaşlar tekrardan gözlerimi doldurunca elimle gözlerimi sildim.

Benim iyileşmem mucize olurdu ve ben mucizelere inanmayı çoktan bırakmıştım.

"Teşekkürler delikanlı." Dedi babam. "O gün için yani. Sonunda seni bulduğum için mutluyum. Teşekkürümün göstergesi olarak benden hediyeyi kabul etmeni istiyorum."

"Kabul edemem maalesef. Kim olsa aynısını yapardı. Asıl önemli olan bundan sonrası." Dedi Dohwa.

"Gidelim mi?" Dedim. Geçmişi hatırlatan bir insanla karşılaşmış olmam (her ne kadar iyi biriyle olsa da) bana o günü hatırlattığı için kalbime ağrı çökmüştü.

"Gidelim." Diye cevap verdi babam ve doktorla odadan çıktı. Kalbimi tutarak ayağa kalktım. Yanımdaki çocuğa bakmamaya özen göstererek kapıya yanaştım.

"Şey..." dedi Dohwa "Numaranı alabilir miyim? Artık yanından ayrılmayacağıma emin olabilirsin?"

"Bana mı yürüyorsun sen?" Dedim ona dönerek. Zaten büyük olan gözlerini kocaman açarak başını iki yana salladı.

"Hayır! Yani hayır. Sadece yardım için." Diye mırıldandı.

"Yardımının bana bir hayrı olmayacak ki." Dedim. "Kimse beni kurtaramaz artık. Ölüyorum ben! Yıllardır kimse bir şey yapamadı da sen mi yapacaksın ha? Boş vaatlerde bulunma."

"Boş değil. İnan bana. Sana yardım edeceğim."

"On yıl önce de öyle demiştin. Bak! Bir işe yaramadı." Dedim ve masanın üzerindeki kalemi aldım ve eline numaramı yazdım. "Geçmişte yaşananlardan dolayı teşekkür amaçlı yazdım yanlış anlama. Ne yapacaksan artık!"

Bir eline bir bana baktı. "Bana güven. Seni kurtaracağım."

Göz devirerek arkamı döndüm ve odadan çıktım. Tabii ki de beni kurtaramazdı. Doktorların yıllardır yapamadığını o mu yapacaktı? Buna inanmamıştım.

Ama yine de içime serpilen o küçücük umut tohumuna cansuyu vermesine engel olamadım.

SERENDIPITY 《 DOHWA 》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin