11

337 44 31
                                    

"Akşam yedide yenecek yemeğe niye beşte hazırlanıyorsun acaba ayıptır sorması Wooyoung?"

"Sus Changbin sus saat altı olmuş zaten ne beşi. Sana güvendim dedim 'Changbin bana yardım eder.' Yok amına koyayım susmuyorsun. Bir sus be"

Yatağın üzerine döktüğüm kıyafet yığınını karıştırdıkça elim ayağım da daha da dolanıyordu.

"Alt tarafı bir yemek değil mi bu ya. Giy pantolon sweatini git."

"Gidemem ya gidemem. Choi San ve diğer çalışanlarla akşam yemeği ya. Sizinle olsam yine iyi pijamayla bile gelirim ya."

Changbin yaslandığı kapıdan yatağıma yaklaşarak bir kaç kıyafette gezindi elleri.

"Lan senin bu kadar kıyafetin var mıydı. Biz niye seni hep aynı kombinle görüyoruz?"

En son kendimi kıyafet dağının üzerine attım ağlamaklı yüz ifademle.

"Gel lan gel yardım edim sana"

Changbin kolumdan tutup beni yatağın üzerinden kaldırdı. Neredeyse boş dolabımın kapağını açtı, askının üst rafına attı kolunu.

"Bir şey var lan burda"

Kolunu elindeki siyah kumaş ile birlikte çektiğinde gözlerim yuvasından çıkar gibi büyümüştü. Changbin'in elindeki boğazlı kazağı alıp incelemeye başladım.

"Lan ben bunu abimden çalmıştım. Kaybettim diye verememiştim adam yalan söylediğimi düşünüp kafama poşet geçirmişti herif. Neyse giyecek kıyafet bulduk"

Kazağı giyinip boğaz kısmını düzelttim ve aynanın karşısına geçtim.

"Wooyoung o siyah kazağın altına sarı eşofman oldu mu kardeşim."

"Changbin sus şu yığının içinde siyah pantolon var onu ver."

Changbin elini yatağımın üzerindeki kıyafetlere atıp dağıtmaya başladığında eline bir kaç tane pantolon alıp üzerime fırlattı.

"Piç herif bunların hepsi siyah pantolon ya"

Üzerime fırlattığı pantolonlardan birisini tutup hızlıca altıma geçirdim.

"Aksesuar tak lan bomboş gitme."

"Sen sus ya her şeyden şikayet ediyorsun"

Büyük gelen kazağın ön kısmını pantolonuma sıkıştırıp Changbin'i kolundan tutup aksesuarlarımın yanına çektim.

"Seç"

"Al bunu tak"

Elini rastgele kolyelerden birine atıp boynuma geçirdi. Bakacak fırsatım bile olmadan tutup kapının önüne itti beni.

"Dur bekle bir şey unuttum"

Beni odamın dışarısında bırakıp geri girdi odanın içerisinde. Açtı çekmecemi, aldı içerisinden uzun zamandır takmadığım gözlüğü. Yanıma gelip gözüme takarak tekrar itmeye başladı beni.

"Hadi gidiyoz artık. Bak ne dicem bizimkileri de arayalım onlar gelsin biz seni uzaktan izleyelim."

"Fikrine sıçayım sen konuşma. First date değil bu."

"Yemek sonrasında ne olur bilmiyorsun hem ne var gülüm biz de gelek. Vallaha uzakta dururuz"

"Çağır tamam ama bak yakınıma yaklaşmayın vururum sizi"

spotify | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin