1

1K 61 250
                                    

Sınıftan Poyraz'la birlikte atılmıştık. Oldukça sinirli görünen profesör kapıyı üstümüze kapatırken bize ters bir bakış attı. Görünüşe göre okulun ilk gününde, ilk dersimde profesörüme saygısızlık etmeyi başarmıştım.

"Senin." Dedim yumruklarım sıkılı bir şekilde elleri ceketinin cebinde duran oğlana dönerek. "Burada. Ne işin var?"

"Okuyorum tabii ki, görüşmeyeli salaklaştın mı Devrim Altun?" dedi Poyraz alaycı bir gülümsemeyle.

"Sen-" Tırnaklarımı avuç içime batırmaktan neredeyse kanatacaktım. "Ne saçmalıyorsun? Ne okuması ya?!"

Poyraz ellerini ceketinden çıkarttı ve birkaç adımda yanıma geldi. Görüntüsünün farklılığı sarstı beni. Normalde hep uzun olan, mutlaka bir gözünün önüne düşen kahküllerini kesmişti. Sanki boyu daha da uzamıştı. Normalde gözlerinin altını süsleyen mor halkalar yerini yumuşak beyaz bir cilde bırakmıştı. Giydiği ceket ve kazağı bile normalde umursamadan üzerine geçirdiklerinin aksine üstüne çok yakışmıştı.

İyi görünüyordu.

Hiç bu kadar iyi görünmemişti.

"Yazılım mühendisliği." Dedi cebinden okul kartını çıkartıp bana göstererek. "Şansa bak ki sende buradaymışsın." Dudaklarına yarım bir gülümseme yerleşti. O gülümsemeyi öyle iyi tanıyordum ki...

Benimle oyun oynuyordu. Her zaman olduğu gibi.

"Seninle konuşurken harcadığım zamana yazık." Dedim sinirle dudağımı dişleyerek. "İyi okumalar sana!" Arkamı döndüm ve son hız okuldan dışarı doğru yürümeye başladım.

"Bol bol görüşeceğiz sanırım?" dedi arkamdan. Ona dönüp pekte kibar olmayan bir el hareketiyle cevabını verdim ve sinirden köpürerek okuldan çıktım.

Ne işi vardı benim üniversitemde?! Acaba okulu bıraksam babam beni öldürür müydü? Gidebileceği onca üniversite arasından gidip benimkine mi kaydolmuştu psikopat buz çocuk? Okul mu yoktu başka koca şehirde?!

Sinirden kalbim küt küt atıyordu. Hışımla yürürken nefes almaya ve sakin düşünmeye çalıştım. Bütün yazı onu unutmaya çalışarak geçirmiştim. Aşama kaydetmiştim, artık onu düşünmenin kalbime düğümler atmadığı bir hale gelmiştim güç bela. Şimdi ne diye tekrar karşıma çıkıyordu?!

"Of!" Yerdeki bir taşı tekmeledim, taş düşündüğümden büyük çıkınca ayağını inciten ben oldum ve topallayarak psikoloğumun yolunu tuttum.

İlk günümü mahvetmişti!

-

Topal, terlemiş, saçı başı birbirine girmiş bir şekilde psikoloğumun ofisine daldım ve seslerin geldiği kapıyı açtım. Dört psikolog soru sorar bakışlarla bana dönerken konuşmayı bıraktılar.

"Devrim?" dedi Ayla Hanım şaşkınlıkla. "Bugün seansımız mı vardı? Şu anda bir toplantı-"

"Geri gelmiş." Dedim psikoloğum Ayla Hanım'ın gözlerine acıyla bakarak. Muhtemelen oldukça korkunç görünüyordum ki kadının kaşları endişeyle çatıldı.

"Kim?" dedi Ayla Hanım.

"Buz çocuk." Dedim yolda gelene kadar tuttuğum nefesi sonunda vererek.

Ayla Hanım'ın gözleri kocaman açıldı. "Geri mi gelmiş?" dedi şaşkın bir şekilde. Diğer üç iş arkadaşı sorgularcasına kadına baktılar, kadın da bir bana bir onlara baktı.

"Benim bu seansı almam gerek. Toplantıyı sonra yapalım." Dedi ve odadan çıkıp seans odamıza yöneldi.

"Teşekkür ederim." Dedim sinirden ağlayacak gibi hissederek. "Ne yapacağımı bilemedim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Devrim 4 - An Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin