Herşey müzeye gitmek için mısıra bilet almamızla başladı.
Yine sakin bir sabah ile gözlerini açtım. Yataktan kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Soğuk su ile kendime gelebilmiştim. Dolaba gittim ve siyah bir tişört aldım ve altına ise mavi bir pantolon giydim.
Mutfağa gittiğimde babam, annemin elini tutup onu sevdiğini söylerken kardeşim yaren ise gözlerini deviriyordu. Yanlarına gittim. "Tamam baba seviyorsun anladık" dedim ama kafama zeytin atılmasıyla sustum. Birlikte güle eğlene yemek yedikten sonra kardeşim ile odaya gittik. Aynı odada kaldığımız için o kendi yatağına oturdu ben de kendi yatağıma oturdum.
Kardeşimin bağırması ile korkup yataktan düştüm. "Abla iyi misin?" Dedi yaren. "Sence iyi miyim mal, kaldır beni" dedim sinirle. Yanıma geldi ve elimi tutarak beni kaldırdı. Yatağa oturdu. "Abla mısırda bir gezi düzenleniyormuş" dedi heyecanla. "Ee bize ne giden gitsin" dedim umursamazca. Ofladı." Ya abla bizde gidelim mi, son iki bilet kalmış"dedi. "Hayır yaren" dedim. Masum masum bakmaya başladı yüzüme. Asla kimse beni mısıra götürttüremez.
2 saat sonra
Gerçekten bir pamuk şekere tav oldum ya, ona yanarım. "Ya bize ne Allah aşkına ya ölmüş adamları rahat mı bıraksak" dedim sitemle. Kardeşim mal mal bana bakıyordu.
...
Şuan mısırsaydık. Kulağım çınlamaya başladı. Umursamadım. Insanların olduğu yere gittik. "Salve (merhaba)" dedi adam. Yarene baktım. Gerçekten bizi yazdıra yazdıra italyan hocaya mı yazdırdı. "Salve (merhaba)" dedim ve elimdeki biletleri adama verdim. Incelemesini bitirdi ve kafasını sallayarak bizi bir grubun yanına götürdü.
Beraber mısır piramitine doğru gitmeye başladık. Buraya gelenlerin içinde türklerde olduğu için türk bir çevirmen vardı. Adam tarihi, yapılış amacını anlattı. Piramitin önünde durduk ve adam hiçbir şeye dokunmamamız için biri uyardı. Herkes onayladı ve içeriye girdik.
Fotoğraf çekmek de yasak olduğu için sadece bakıyorduk. Adam bizi bir odanın önüne getirdi. Altın kaplamaydı ve ateş sembolü vardı. Adam bu adaya girmemizin yasak olduğunu söyledi.
Bu bilgiler yalan ve kurgudur
Adam" burası kral ateş'in odası ve mezarıdır. Ne zaman öldüğü ise bilinmiyor." Dedi ve yürümeye başladık. Söyledikleri umrumda değildi çünkü çok sıkışmıştım. Iki dakika gidip gelsem kimse anlamaz bence.
Grupdan ayrıldım ve lavaboya aramaya başladım. Kimse de yok ki soruyum. Heryere baktım ama yoktu. Son umut altın kapı. Umarım burdadır. Odaya girdim ve bakmaya başladım. Odanın içinde bir tane daha oda vardı. Baktığımda ise lavabo vardı. Çok şükür.
Lavaboya girdim ve kimse gelmesin diye kapıyı kapattım. Işim bitinde elimi yıkadım ve çıktım. Odayı incelemeye başladım. Kulağım çınladı.
"Odamıza hoş geldin sevgilim, sonsuza kadar benim olacaksın"
Kafamı hızlıca iki yana salladım, kendime gelebilmek için ve bir çığlık sesi duydum. Yaren'in sesi.
Odadan hızlıca çıktım. Ama bir sorun vardı. Burası o terkedilmiş piramitten ziyade Düzenli ve temizdi. Bana koşarak gelen yareni gördüm ve bende ona koştum, birbirimize sarılmaya başladık.
"Bir yerin acıyo mu?" Dedim hemen hızlıca. Kafasını hayır anlamında salladı. "Ooo kızlar" dedi birisi. Baktığımda 1,80 boyunda kıvırcık ve hafif kaslı idi. "Nerdeyiz biz?" Dedim. "Geçmişte" dedi rahat bir şekilde. "Anlamadım" dedim. "Keşke hocanızı dinleseydiniz kızlar. Ya da şöyle mi demeliydim" dedi ve bize yaklaşmaya başladı. Hemen yareni arkama sakladım. Adam güldü. "Hocanızı iyi dinleseydiniz şuan burda olmayacaktınız" dedi. "Anlamıyordum açık konuş" diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOKOLUŞUN KUMLARI
ChickLitiki kız kardeşin gezi için mısıra bilet almasıyla başladı. Kızlar girilmemesi gereken yere girerler ve geçmişe giderler. ... ~Alıntı~ "Odamıza hoş geldin sevgilim, sonsuza kadar benim olacaksın" Kafamı hızlıca iki yana salladım, kendime gelebilmek...