Bu hikâyede yaşanan her şey tamamen hayal ürünüdür. Gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur.
Bir berbat güne, haftaya ya da yılın herhangibi bir gününe uyandım. Tarihler kimin umurunda ki. Kötü bir güne uyandım. Daha günün başından kötü bir güne uyandığımı nereden mı biliyorum? Çünkü bu evde 14 yıl boyunca neredeyse hiç güzel gün geçirmedin. Ve bu gün o güzel günlerden biri olma ihtimali sıfırdı. Evet bu günümün güzel gecme ihtimaline karşı olan umudum yoktu. Çünkü Sokanların aile yemeği vardı.
Tabi size ilk baştan kendimi tanıtmam lazım. Gece ben Gece Soykan. Ya da şöyle diyelim. Soykan ailesinin sevilmeyen dışlanan, hatta aile yemeklerinde bile yeri olmayan o kisiyim. Ama bu artık umursamıyorum çünkü böyle bir aileye bile yıllar içinde alışıyorsun. En azından ben alıştım.
Pijamalarımı çıkarttım. Üstüme her zamanki pantolonlarımdan birini geçirdim. Üstüme de yeşil renk bir swıt geçirdim . Banyodaki günlük işlerimi hallettikten sonra odadan çıktım. Odalarımız üst kattaydı. Yemek salonu ise alt katta. O yüzden merdivenlerden indim ve yemek solanuna girdim. Masada beni bekliyorlardı. Daha doğrusu kahvaltı etmeye başlamışlardı ve yemek yiyorlardı. Ama buna da şükür ki masada bir sandalyem ve bir tabağın vardı. Lina'nin yanında yerimi aldım ve kahvaltılarına eşlik etmeye başladım. (Lina benim benden iki yaş küçük kız kardeşim. Ve bu ailede yek sevdiğim insan.) Babam( Hüseyin Soykan. Özet geçmek gerekirse ailenin şu anki lideri dedemi üç yıl önce kaybettik de.)
"Bu geceyi nerede geçireceksin?""Burada kendi evimde."
"Huzursuzluk çıkmasını istemiyorum kızım."
"O zaman bu eve gelmesinler. Ya da benim bu aileden olduğumu kabullensinler."
"GECE."
"Ne var baba beni evlat edinirken düşünmediğim sorunlardan kaçarak kurtulamazsın. Ben bu gece bu masada sanki ailedenmişim gibi oturucam. Tam burada senin yanına. Yani asıl olmam gereken yerde. Kargaşa çıkarsa çıksın umurumda değil. "
Sandalyemi sertce geriye doğru ittirdim. Ve hızlıca masadan kalktım.
Dış kapıya doğru yöneldim. Arabamın anahtarını aldım . Sonra kapıyı çarpıp dışarıya çıktım. Bunu kaldıramıyordum. Ben buradaydım. Kimse beni gormese de duymasa da buradaydım. Yıllarımı bu ailede geçirmiştim. Bu aile için insan öldürmüştüm. Belki beni bir gün beni kabul ederler diye ne dedilerse yapmıştım. Biliyorum belki çocukça bir hevesti. Ama hiç çocukluk yaşamamış olan bu kızı artık yirmi bir yasına geldiğinde çocukluğunu bir hiç uğruna kaybettiğini anlamıştı . Dışarıdan acımasız görünen katil içeride küçük bir çocuktu.
Arabama bindim ve son gaz o lanet evden uzaklaştım. Ne kadar da ileri görüşlü biriyim değil mi? Günümün berbat geçeceğini daha ilk baştan söylemiştim.
Öndeki camları sonuna kadar açtım. Ve şubat soğunu içime çektim. Şubat ayına yeni girmistik. Kışın son rüzgarları, soguklariydi bunlar.
Arabayı deniz kenarına sürdüm. Kimsenin bilmediği bir sahil biliyordum. Daha doğrusu uzak ve taşlı olduğu için tercih edilmeyen bir sahildi. Nede olsa İzmirdeydik her yer denizdi.
Arabamı yanaştırdım . Arka koltuktaki montumu aldım. Kendimi arabadan dışarıya fırlattim. Arabanın önüne geçtim. Bağırmaya ve derdimi tek dinleyen kişiye-yani denize - derdimi anlatmaya başladım.
"Ben çok yoruldum. Bir robot olmak zorunda olmaktan, kardeşimi korumaktan, du dünyadaki yalnızlığımdan çok yoruldum. Kendimi bu aileye kabul ettirebilmek için çok şey yaptım. Ama o vasat eşlerinin, daha kendini koruyabilecek kadar dövüşmeyi bilmeyen kızlarının, aptal oğlanlarının oturduğu o masaya oturamadım. En azından bir türlü ağız tadıyla oturtmadılar. Bir kere bile beni görmediler. Yanımda olmak yerine hep karşımda durdular. Ben artık bunu kaldıramıyorum. Bu dünyada kabul görmemeyi kaldıramıyorum." Gözlerimden yaşlar süzüldü. Dizlerimin üstünde yere düştüm. Ve sanki bir anda bütün yaralarım yeniden açıldı.
Orada saatlerce ağladım. Ama sonra kendime dedim ki sen Gece Soykansın gün senin günün.
Sonra babamın bana hep tekrarladığı o lafı kendime söyledim.
Bir Soykan asla ağlamaz, kendini boş işler için hırpalamaz ve asla ama asla güçsüz gözükmez.
Ben bir soykandim. Karanlıktan ölesiye korkan ama tum o korkularına rağmen adı karanlık anlamına gelen bir ismi taşıyan bir kızdım ben. Nede olsa karanlık diyince akla ilk olarak gece gelir. Çünkü gece karanlık soğuk ve ıssızdır. Ama her karanlığın sonunda ışık vardır. Aynı gecenin sonunda güneşin doğduğu gibi.
Deniz kenarında biraz daha oyaladım. Sonra o ıssız ama benim çok sevdiğim sahilden uzaklaştım ve şehire indim. Arabamı bir otoparkta bıraktıktan sonra akşam için kendime elbise bakmaya başladım. Küçük bir mağazanın vitrininde gördüğüm kışlık elbiseyi çok beğendim. Kırmızı renkliydi. Kollar omuzlarının altından başlıyor ve el bileklerine kadar dümdüz iniyordu. Boynum ve köprücük kemiğim açıktaydi. Elbisenin önü köprücük kaltındkemiğimidan başlıyordu. Ve elbisenin başladığı yerde bir süsleme vardı. Elbise ayak bileğime kadar dümdüz iniyordu. Tabi diz kapağıma kadar olan yırtmadı saymazsak. Elbiseyi direkt aldım. Aynı mağazadan aldığım hafif topuklu botlarla ve bir kolyeyle birlikte kombinledim . Mağazanın kabininde üstümü değiştirdim . Arabaya bindim. Hafif dalgalı olan saclarimi açtım. Hep arabamda bulunan küçük bir tarakla taradım ve şekil verdim. Yüzüne ise sadece biraz allık ve ruj sürdüm. Sanki hazırlanmak için saatlerce harcamışım gibiydim. Sonrası gaza basmak ve eve gidip yüzleşmekti.
💋
Arabada son gaz ilerliyordum. ( hepitopu atmışsa gidiyordum da neyse. Ne yapıyım eve ne kadar geç varırsam o kadar iyiydi.) Bir şekilde evin olduğu sokağa girdiğim. Yemeğe biraz geç kalmıştım ama olsun assolistler en son sahneye çıkardı.
Arabamı garaja park ettim. Arabadan indim ve eve doğru yol aldım. Her zamanki gibi anahtarımı almadığım için zili çaldım. Kapıyı hizmetçilerimizden biri açtı. Beni görünce yüzündeki şaşkınlığı gizleyemedi. (Bu şaşkınlık ya üzerimdeki elbisedendi ya da beni bu gün burada gördüğündendi.)
"Gece Hanım üzgünüm ama içeriye giremessiniz babanızın kesin emri."
YOU ARE READING
KARANLIK
RandomKanın çok önemli olduğu bir mafya ailesinde evlatlik olan ve küçüklüğünden beri robot gibi büyümüş Gece Soykan. Bir yapay zekayı arayan Daltonlar adındaki grup. Yolları zorla da olsa kesişir. Ve Gece birçok duyguyu aynı anda yaşamak zorunda kalır.