Levi elindeki telefonun ekranına kilitlenmişti, çevresindeki hiç bir şeyi görmüyordu bile.
"Rivai! Seninle konuşuyoruz!"
Hange'nin sesiyle telefondan kafasını kaldırdı.
"Ne var?"
Connie Levi'ın elindeki telefonu kaptı ve koşarak banyoya kaçtı, Levi daha ayağa kalkmadan Connie kapıyı kilitlediği için Levi onu kovalamaktan vaz geçti.
"Eskiden telefona çok baktığım için bana kızardın, ama şimdi sen kafanı telefondan kaldırmıyorsun abi."
Levi Mikasa'ya göz devirmekle yetindi.
"Hayır sorun şu ki kız bizimkine pas vermiyor ki amına koyayım!"
Jean gazozunu fısssstlarak açtı.
"Harbi ha, bu arada, senin kızın morali bugün baya bozuktu Levi."
Levi Erwin'e ters bir bakış attı.
"Biliyorum. Geçen ilk defa sesli konuştuk, baya da konuştuk aslında. Ama bugün mesajlarıma cevap vermedi."
"Sen de kıza biraz zaman ver oğlum, darlama kızı. Annesi ölmüş daha yeni."
Eren ve Armin, Hange'nin söylediğini onaylayarak başlarını salladılar.
Banyodan elinde telefonla dönen Connie embesil gibi kolunu Levi'ın omzuna attı. O an oradaki herkes Levi'ın o telefona bir daha asla dokunmayacağını biliyordu.
"Ben sana kızın numarasını vermeseydim daha bi on yıl platonik kalırdın ha!"
Eren lafa atladı.
"Hâlâ platonik ki. Bak bana, nasıl hüplettim bal gibi kızı. Bir şeyler öğren abinden."
Eren yılışık bir şekilde Mikasa'nın yanağını öpmek üzereyken Levi eline aldığı yastığı Eren'in kafasına geçirdi.
Bir gün Levi şirkette çalışan arkadaşlarıyla buluşmak için iş çıkış saatinde şirkete gelmişti. Erwin ve Eren işlerini bitirip çıkmışlardı, ama diğerleri henüz işlerini bitirmedikleri için Levi ile kapının önünde bekliyorlardı. Tam o sırada Y/N işten çıkmıştı, Levi'ın yanından yürüyüp geçerken onun yüzüne bile bakmamıştı ama Levi o bir kaç saniyede kadının yüzünü ezberlemişti bile. Kadının o kadar farklı bir aurası vardı ki Levi ona doğru çekildiğini hissetmişti. Ardından söylediği ilk cümle:
"Okulu bırakıp çay dükkanı açmaya karar verdiğim gecenin sabahını sikeyim Eren."
Olmuştu. Zaten sonra herkes Levi'ın ilk defa birinden etkilenmesine şaşırmış olacak ki ellerinden geleni ardlarına koymamışlardı. Erwin'in evinde toplantılar düzenleyip Levi'ın yazması gereken ilk cümle, trip yerse vermesi gereken cevaplar, Y/N şaka yaparsa güldüğünü belli edeceği şekle bile karar vermişlerdi. En sonunda "Aşk tesadüfleri sever." mottosundan ilerleyip ilk mesajı bir kaza gibi göstermeye karar verdiler. Levi buna karşı çıkmıştı çünkü o alkole tamamen karşı bir adamdı ve Y/N'de böyle bir ilk izlenim bırakmak istemiyordu.
Sonuçta öyle bir adam olsa çay dükkanı yerine tekel market açar içki satardı, değil mi?
Ama Connie'nin ortaya attığı "Selam yavrum ben akvaryum" yazma fikrinden sonra sarhoşken yazmışım numarasına geri dönmeye karar vermişti...
Jean gazozları yenilemek için mutfağa gitti, sonuçta Levi'ın evinde bulabileceğiniz tek çay dışı içecek gazozdu.
"Lan baksana bi aklıma ne geldi düdük! Kızı gazoz içmeye çağırsana! Senin evde gazozdan bol bir şey yok sonuçta. Kızın gazozuna ilaç atar sonra da kaçırırız! Nasıl fikir?"
Connie'nin ortaya attığı mistik fikirden sonra bir sessizlik oluştu. Bir kaç saniye sonra Levi'ın jeton yeni düşmüş olacak ki Connie'nin kel kafasına güzel bir tane geçirdi.
"Sen bana düdük mü dedin lan!?"
Run fast Connie...
![](https://img.wattpad.com/cover/359700658-288-k357385.jpg)