179 27 50
                                    


(Sınır: 15 oy)


Y/N ısınmak için ellerini birleştirip birbirine sürttü. Soğuktan kızarmış burnuyla o kadar tatlı gözüküyordu ki onu öpmemek için kendimi tutmam gerekiyordu.

"Buradayım Y/N!"

Ona seslenmemle beni fark etti ve park ettiğim arabamın yanına geldi.

"Niye zahmet ettin ki? Boşu boşuna yorulacaksın şimdi."

"Senin için yaptığım hiç bir şeyden yorulamam Y/N."

Ona hafifçe gülümsediğimde, tapmak istediğim güzel yüzündeki kızarıklık kalbimin göğsümü delmek istermişçesine çarpmasına sebep oluyordu...


☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆


"Tekrardan teşekkür ederim yemek için. Bir dahakine ben ısmarlayacağım!"

"Saçmalama Y/N, sence hesap ödemene izin verir miyim sanıyorsun?"

"Senden izin istediğimi mi sanıyorsun?"

Sağımdaki koltukta kollarını çaprazlayıp bana baktığında tepeden tırnağa yargılandığımı hissediyordum.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun... özür-"

"Pfft, önüne bak önüne! Kaza yapacaksın şimdi. Şaka yaptım ayrıca."

Kafamı hemen tekrar yola çevirdim. O kadar gergindim ki ellerim terliyordu. Y/N bacaklarını üst üste atmış, camdan dışarıya bakıyordu. Ben de eteği yukarı doğru sıyrıldığı için açıkta kalan bacaklarına bakmamak için kendi içimde savaş veriyordum.

Cidden bacaklarına karşı zaafım var, değil mi?

Hay lanet.

"Şirkete mi bırakayım eve mi?"

"Zahmet olmazsa şirkete. Yapılacak işlerim var."

"İyi de geç olmadı mı saat? Bu saatte şirkette ne yapacaksın?"

"Klasik evrak işleri işte... neden soruyorsun ki?"

Bir kaç saniye sessiz kaldım. Şirketteki çoğu kişi evine gitmişti, çıkış saatlerini Erwin'den öğrenmiştim. Bu saatte şirkette çok az kişi olurdu. 

"Yanlış anlamazsan... bir şey sorabilir miyim?"

"Sor tabii, çekinme."

"Uhm... anlarsın ya... şirkette... yani... saat geç oldu. Birileriyle şirkette yalnız kalacaksın demek değil mi bu? Yani demek istediğim... birisi sana bir şey yapar diye korkuyorum işte." 

Ellerim gergince direksiyonu sıktı. Fazla mı korumacı gözükmüştüm? Tch, keşke hiç bir şey söylemeseydi-

"Haklısın aslında..."

Y/N camdan dışarı bakarken alçak sesle mırıldandığında ona baktım.

"İyi olacak mısın? En azından arada bana mesaj at da iyi olduğunu bileyim, tamam mı?"

Y/N sessizce başını salladı. Bir şey düşünüyor gibiydi. Ama neden? Cidden birisi onu rahatsız mı ediyordu yoksa? 

Şirketin önüne geldiğimizde anlık bir cesaretle elimi omzuna koydum. Benim ellerim mi çok sıcaktı, yoksa Y/N mi çok soğuktu bilmiyorum.

"Üşümüşsün, montumu vereyim mi?"

Bana hafifçe gülümsedi ve başını salladı.

"Yok yok, odamda klima var zaten. Teşekkür ederim yine de."

O kadar mükemmeldi ki...

Montumu onun omuzlarına attım.

"Hey, gerek yok demiştim."

"Montumu sana vermek için senden izin istediğimi mi sanıyorsun?"

"Hey- O benim lafım!"

"Artık değil."

Zor da olsa onunla vedalaştım. Y/N şirkete girerken yapabildiğim tek şey arabanın içinden siluetini izlemekti.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Arabayla evime doğru giderken içim bir türlü rahat etmiyordu.

Y/N ne düşünüyordu? Ona şirkette birileriyle yalnız kalacağını hatırlattığımda neden bu kadar rahatsız olmuştu ki?

Ya cidden birisi onu rahatsız ediyorsa?

Merakıma lanetler okuyarak rehberimden Erwin'in adını buldum.

"Alo?"

Erwin'in uykulu sesi telefonun öbür ucundan kulaklarıma ulaştı.

"Levi? Hayırdır?"

"Sesin iyi gelmiyor."

"Hastalandım, daha doğrusu hastalandık."

"-dık derken?"

"Eren ben size yemek yapacağım diye tutturdu. Sonuç olarak Mikasa hariç hepimiz zehirlendik."

"O sizin aptallığınız. Eren'in yaptığı yemek yenir mi hiç? Tch."

"Mikasa ben diyetteyim yemeyeceğim dediğinde anlamıştım bu terslikte bir iş olduğunu."

"Sonuç?"

"Doktor bir kaç gün çıkmayın yataktan dedi. Neyse, sen ne için aramıştın?"

"Bir şey soracaktım aslında... yalnız mısın?"

"Evet, niye ki?"

"Sen Y/N'le yakın arkadaşsın, yani, onu rahatsız eden bir şey varsa biliyorsundur, değil mi?"

"Sadede gel."

"Şirkette Y/N'i rahatsız eden birileri var mı?"

"Hmm... bilmiyorum... Reiner olabilir."

"O kim lan!?"

Ellerim sertçe direksiyonu sıktığında istemeden sesimi yükseltmiştim.

"Sakin ol şampiyon."

"Nasıl sakin olayım Erwin!? Ve daha da önemlisi, Y/N'e aşık olduğumu biliyorsunuz, madem ortada böyle bir durum var, bana neden söylemediniz!?"

"Sinirden köpüreceğini bildiğimiz için bir şey söylemedik Levi! Şimdi sakin olacaksan anlatacağım."

"Sakinim ben. Anlat şunu. Kim bu Reiner köpeği!?"

"Platonik manyağın teki işte. Ama Y/N patronumuz olduğu için neticesi yemiyor bir şeyler yapmaya. Yine de ucube herif, çok rahatsız edici."

Sakinleşmek için bir kaç saniye sessiz kaldım.

"Tamamdır, sağol. Akşamüstü uğrar bir kaç ilaç bırakırım."

"Çay yapsan yeter aslında. LAN! Hange- dur üstüme kusma be kadın!"

Telefonun öbür tarafından gelen sesler hoşuma gitmemeye başlayınca telefonu kapattım. 

Tanrı Erwin'e, sonra da Reiner'ı gebertmemem için bana sabır versin.

Eve dönmek yerine tekrar şirkete doğru sürmeye başladım.

Hayır, Y/N'imi o ucube herifle yalnız bırakamam.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DRUNK /LEVİ X YN/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin