step 1

16 4 0
                                    


"Yağmur, yağmur damlaları ve sen. "

☂️

Genç kızın adımları yağmurun ıslattığı ve ıslatmaya devam ettiği zeminde yankılanıyordu. Adımları hızlı ve sertti, koşuyordu. Nereye koştuğunu bilmeden koşuyordu. Belki de yalnızca buna ihtiyacı vardı, kaçmaya.

Nefes alamıyor gibiydi. Sünger ayakkabıları çoktan sırılsıklam olmuştu. Üstündeki siyah bol hırkası o koşarken sallanıyordu. Siyah hırkasının içinde pembe, kalpli bir pijama üstü vardı, altında ise pembe bir pijama takımı altı. Kahverengi, orta uzunluktaki saçları dağılmş ve yağan yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştu. Koşarken önüne geliyordu saçları ve bu sinirini bozuyordu birazcık.

Ama tek istediği gitmekti, kaçıp gitmek.

Gözlerinden yaşlar fışkırıyordu ve yağmur bunu saklayan bir kalkandı. Sokak ıssızdı, kimsecikler yoktu ortada. İstediği kadar koşabilir ve ağlayabilirdi. Şimdi insanlar evde mutluyken ve sıcacıkken o dışardaydı ve üşüyordu. Ancak o başkalarının mutluluklarına göz dikmezdi.

Onlar varsın mutlu olsunlardı, ne de olsa kendisi de yarın mutlu gibi davranmayacak mıydı?

Zemin ayak tabanlarını delip geçiyor gibiydi. Eğer koşmasaydı donardı. Koşması onu biraz ısıtıyordu. Ama içi üşüyordu Eun'un. Yanında kocaman bir ateş yansa bile içi ısınamazdı.

Üşüyordu Eun, çok üşüyordu.

Solukları hızlıydı.

Dik yolun aşağısına indi. Burası nereye gidiyordu hiçbir fikri yoktu. Genç kız nerede olduğunu bile umursamıyordu. Başkaları hakkında en ufak detaya bile dikkat eden bu kız kendini hiç mi hiç umursamıyordu şimdi. Hasta olsa bile umrunda değildi. Çünkü acısı tüm duygulardan daha baskındı. Kaçıp gitmek istiyordu. O sözlerin hiçbirini duymak istemiyordu.

Bir adım daha attı, bir adım daha.

Babasının ona söyledikleri kulaklarında çınladı. Tokadı gözünün önüne geldi ve o tokadı bir daha yemiş gibi hissetti. Hıçkırdı. Hıçkırığı yağmura karıştı. Ağladı, kimse duymadı.

Koşmaya devam etti. O anları aklından silmek için koşmaya devam etti.

Abisini özlediğini düşündü. Neden bu gece arkadaşında kalmaya gitmişti ki? Keşke onun yanında olsaydı.

Ama onun da eğlenmek hakkı, diye düşündü Eun. O gülsün, mutlu olsun. Ona hiçbir şey anlatmayacaktı. Yine acılarını içindeki sandığa kilitleyecekti eve gidince. Ama şimdi koşmalıydı, kaçmalıydı.

Gece yarısıydı, Ay ışıl ışıl parlıyordu.

Sokağa indi adımları. Bacakları onu taşımayacak gibiydi. Ama koşmaya devam etti.

O böyle koşarken onun gibi yaralı bir ruhun da acı çektiğinden haberi yoktu.

Jung Hoseok.

O da bu gece ölüyordu, o da bu gece paramparça oluyordu. O da nefes alamıyordu. Ama o koşacak durumda bile değildi. Onun adımları yavaştı. Onun kaçacak gücü bile yoktu. Onu bacakları zorla taşırken bir de koşacak mıydı? Bunu kesinlikle yapamazdı.

Match In The Rain | Jung HoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin