"Güneş ile yıldız el ele. "
🌸
"UYUYAN GÜZEL, KALK ARTIK!!"
Duyduğum neşeli ses ile yorganı kafama daha da çok çektim. Bu yaşanan şeyin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Sevgili abim Seokjin yine beni uyandırmaya gelmişti. Sırf o var diye alarm bile kurmuyordum. Aslında alarm sesi yerine onun sesiyle uyanmak benim için huzur vericiydi.
Ama tabii ki de nazlanıyordum.
Gerçekten uykum vardı. Sonsuza kadar uyumak istiyordum ama bir yandan da kalkmak istiyordum. Bugün yeni dönemin ilk günüydü. Aslında çok heyecanlıydım ama uykum olduğu için heyecanımı hissedemiyordum.
Sımsıkı sarıldığım yumuşacık yorganım bir canavarın elleri tarafından çekildi.
"Eun, kalk artık. Eşek gibi yatıyorsun zaten, hadi!" diye bağırdı abim Seokjin. Yorganı üstümden çekmesiyle üşümüştüm. Gözlerimi açtım ve ona baktım. Yine çok yakışıklıydı. Siyah bol pantolon, onun üstüne gri sweatshirt ve siyah bir ceket giymişti. Elleri belindeydi. Onun bu görüntüsü tüm karizmasını yerlebir ederken kıkırdadım.
"Seokjinnie, anneme benziyorsun. "
Gülerek söylediğim şey karşısında kafasını belli belirsiz salladı ve yerden aldığı ayıcığımı kafa fırlattı. Yalandan sızlandım. Ayıcığımın canı acımıştı!
"Ben senden kaç yaş büyüğüm terbiyesiz, benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?" Kulağımın dibinde bağırdığında kulağımı elimle tıkadım. Ama hâlâ gülümsüyordum. O da gülümsedi kocaman.
"Benden sadece dört yaş büyüksün. Pek de fazla değil aslında. "
Gözlerini devirdi. Tüm uykum kaçmıştı. Yataktan zıplayarak kalktım ve hemen önünde durdum. Boyu benden uzundu bu yüzden kafamı kaldırdım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Tiksinirmiş gibi yaptı ve hemen yanağını sildi. Sonra o da beni öptü.
"Günaydın abicim!" dedim sonunu uzatarak. "Günaydın canım benim. " diye karşılık verdi bana.
"Ben odadan çıkıyorum. Sende hazırlanıp gel hemen, kahvaltı sofrası neredeyse hazır. "
Kafamı salladım. Son kez bana bakıp odadan çıktı. İlk başta afalladım. Ardından kendime gelip odamdaki lavaboda yüzümü yıkadım. Saçlarım dağılmıştı. Uykudan yeni uyanmış bir ayıcık gibiydim ve öyleydim de. Aynadaki görüntüme gülümsedim. Neşeli olacaktım, neşeli olmak benim ruhumda vardı. Bu huyum abime çekmişti sanırım ama onun kadar komik değildim.Elimi yüzümü yıkadıktan sonra gerindim. Ardından yatağımı topladım. Odada tek dağınık olan şey yatağımdı.
Yatağımı topladıktan sonra dolaptan formamı çıkardım. Beyaz bir gömlek, siyah bir etek ve üstünde okulumuzun arması olan bir süveterden oluşuyordu. Tatilden sonra okul için hazırlanmak yorucu ama çok güzel bir şeydi bana göre. Arkadaşlarımı deli gibi özlemiştim. Ara sıra buluşsak da her zaman oturduğumuz kantin masasında oturup kahkaha atmayı özlemiştim.
Aklıma gelen anılarla gülümsedim ardından formamı ve üstüne de pastel kahverengi sweatshirtümü giydim. Ama sweat giydiğim için süveteri giymedim. Aynanın karşısına geçip saçımı topuz yaptım ve perçemlerimi serbest bıraktım. Dudaklarım zaten pembeydi, bu yüzden abartı olmasın diye sadece nemlendirici sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Match In The Rain | Jung Hoseok
Fanfiction"En sevdiğin gezegen hangisi?" 2024, fan fiction by kevs