Gerçekleşen olaylar tamamen kurgudan ibarettir.İsimler veya kurgunun tümü benim kendi yazımımdır.Çalıntı veya başka kitaptan alıntı yoktur.
Yorumlarınızı bekliyorumm.💗Başlama tarihini buraya atabilirsiniz.
İyi okumalar.
Hayat,bazen bizleri zorluklarla dolu bir yola sürükler.Biz de bu sürüklenmeye kapılır,kurtulamayız.Oysa hep çırpınmaya devam eder,kaçmaya çalışır,bir çıkış yolu ararız.Belki o yolu biz bulamayız ama o bizi bulur ve bu karanlıktan kurtarır.Bu kurtuluşta kayıplarımız olsa da,yaralı da olsak yaşamaya devam etmek zorunda kalırız.
Karanlıktan kendini kurtaramayanlara yol olmaya...umut olmaya.
Tüm olumsuzluklara,yaşanan güçlüklere rağmen cesaretli dayanıklı olmak, başarısızlıklar karşısında kararlılıkla ayakta durmaktır SİSU.
SİSU bizdir.Cesareti,gücü olana denir.Biz en güçlü olan en cesaretli olanlar. Her birimiz bir Sisu.
********
Her zaman olduğu gibi tekli koltuğunda oturan kadın,sıkıntıyla karşısındaki adamı dinliyordu.
Adam bir şeyler anlatmaya devam ederken kadının kafası hiç de onda değildi.Yaptığı son şey onu dinlemekti,hatta belki son şey bile değildi.Artık sıkılmıştı zorluklardan,yapması gereken şeylerden,sorumluluklarından.Babası,hayatını kaybettikten sonra bir çok şey onun üstüne kalmış ve onu yormuştu.Şuan tek istediği şey karşısındaki avukatın bir an önce defolup gitmesiydi.Zaten o gittikten sonra yine yatağına girecek,başka biri onu ziyaret edene kadar da çıkmayacaktı.Babası gittikten sonra yaptığı tek şey buydu.Full paso yatmak.
Avukat,hâlâ babasından kalan mirası ve borç harç meselelerini açıklarken kadın,avukatın sözünü kesti.
"Yeter Muhit. Daha fazlasını duymak istemiyorum."dedi bıkmış bakışlarının ardından.
Avukat devam etmesi gerektiğini belirtmek adına"Ama bunları konuşmamız gerekiyor, ihtiyacınız olan şeyleri açıklamaya çalışıyorum size."dedi.
Kadın bu sefer gerçekten bıkmış bir şekilde gözlerini devirdi.Karşısındaki adama da bir şey demek istemiyordu çünkü işini yapıyordu ama şuan daha fazlasını kaldıracak kafada değildi bunu da biliyordu.
"Sonra,sonra devam edelim lütfen." diye bir ricada bulundu.
Avukat daha fazla ısrar etmek istemezcesine başını peki anlamında eğdi ve önünde bulunan masadaki belgeleri toplamaya başladı.Tüm belgeleri aldığından emin olarak çantasının fermuarını kapattı ve ayaklandı.
Kadın da saygısızlık etmemek adına ayağa kalktı.Birlikte kapıya doğru ilerlerken avukat tekrar yardımcı olmak adına konuşmaya başladı.
"Yarın ve Cumartesi günü müsaitim. Lütfen süreci çok uzatmadan detayları görüşelim."dedi.
Kadın da hafif gülümsemeyle "Cumartesi görüşürüz."diye net bir cevap verirken avukat çoktan kapıdan çıkmıştı.Gitmeden önce onaylayarak başını salladı.
"Tekrardan başınız sağolsun. Görüşürüz Meyra Hanım."dedi.Meyra küçük bir baş hareketiyle teşekkür etti ve avukat gitti.
Kapıyı ardından kapatan Meyra artık rahat bir nefes çekebilmişti.Yalnızlık, zaten hep alışık olduğu,aynı zamanda da en sevdiği şeydi.Yalnızlıkta huzur vardı.Babasını kaybettikten sonra artık daha da yalnızdı.Ama bu sefer bu yalnızlık hiç de huzur değildi.
Daha fazla kapının önünde durmadan merdivenleri çıkarak odasına girdi.Tekrardan yatağına girecekti ki etrafına bir göz gezdirdi.Odası berbat durumdaydı.Bunu önceki günler hiç fark etmemişti ama şuan göze çarpmayacak gibi değildi.Her yer her yerdeydi.
Kafasını iki yana sallayarak "Ne olacak böyle Meyra?"diye dışından kendisine söylendi.Nereye kadar böyle gidebileceğini düşündü ama bir cevap bulamadı.Hayat böyle ilerlemezdi. Böyle yatarak bir şeyleri halledemeyeceğinin farkındaydı ama kendisini iyi hissetmiyor,henüz toparlanma gücünü kendinde görmüyordu.
Daha fazla yatağında oturmak istemediği için odanın en köşesinde cam kenarına koyduğu koltuğa doğru ilerledi.Bu taraftaki cam evin arka tarafındaki ormana bakıyordu.Burası ona bu görüntüyle normalde huzur sunardı ama şimdi sanki karşısındaki ağaçların bile boynu bükülmüş gibiydi. Aynı onun olduğu gibi.
Koltuğa çöktüğünde bacaklarını karnına doğru çekti ve gözlerini ormana doğru dikti.Şuan hissettiği tek duygu derin bir yalnızlıktı.Normalde ona nefes olan yalnızlık şimdi onu boğuyordu.Bu duruma geleceğini düşünmemişti çünkü babasıyla çok görüşen biri değildi.Ama Meyra'yı o yetiştirmiş,doğruyu yanlışı ona babası göstermişti.Ona minnettardı.
Üzüntüsünün yanında biraz da pişmanlığı vardı.Babasıyla yeterince görüşmediği,vakit geçirmediği için kendine kızıyordu.Ama bir yandan da hep onunla birlikte olsaydım şuanki durumum böyleyse o zaman bana neler olurdu diye de düşünüyordu. Meyra babası gittikten sonra çok fazla düşünüyor kendini bitiriyordu.
Herkese doğru yolu gösteren Meyra, kendine doğru yolu bulamıyordu.
Oysa ki mesleği gereği kendisini daha da kontrol edebilmesi gerekmiyor muydu?
Meyra Alakan,25 yaşında işinde iyi bir psikologtu.Bir tek kendisine iyi gelemeyen,bir tek kendisini iyileştiremeyen bir psikolog.
•
Merhabalar ben Gecenin1i.
Bu da yeni kurgum SİSU.
Baştan belli etmek isterim ki tecrübesiz bir yazarım.
Bu süreçte sizin için iyi bir iş çıkarmaya çalışacağım. Sonuçta yeni bir kurgu demek yeni bir dünya demek.Ve bir dünyayla başa çıkmak zor.
Umarım en güzel şekilde, hep birlikte ilerleriz.
Giriş bölümünü nasıl buldunuz?
Güzel yorumlarınızı bekliyorum.
Aynı zamanda sizden bir isteğim olacak.Sosyal medya hesaplarınız varsa destek olmak ve kitabımın keşfedilmesi için oralardan paylaşım yapar mısınız?
Ya da arkadaşlarınıza önererek bana bir şans verirseniz çok mutlu olurum.Kendinize çok iyi bakın.🩷
Yıldıza basarak destek olmayı unutmazsanız sevinirimm 💝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİSU
Teen FictionTüm olumsuzluklara,yaşanan güçlüklere rağmen cesaretli dayanıklı olmak, başarısızlıklar karşısında kararlılıkla ayakta durmaktır SİSU.