Henüz uyanamamıştım ama bilincim açılmıştı .Etraftaki sesleri duyabiliyordum...dehşete düşmüş çığlıkları, yakarışları ve ağlama seslerini .Gözlerimi aceleyle açıp üzerimdeki geceliği umursamadan odadan çıktım .Herkes panik içindeydi .Merdivenleri inmeye başladığımda ayaklarım birbirine dolanıyordu .Gördüğüm hizmetlilere ne olduğunu sordum .Sus pus oldular, sesler kesildi.Krallığımızın en değerli hizmetkarı olan Perla yanıma yavaşça gelip ellerimi tuttu ."Başınız sağolsun Diana Hanım...Anne ve babanızı kaybettik." Durmuştu, zaman durmuştu .Zaman kavramını yitirmiştim.Dizlerimin üzerine düştüm .Yerlere vurarak ağlamak istedim, bütün krallığı yıkmak istedim ama henüz ikinci şoku yaşamamıştım .Benimle birlikte yere eğilen hizmetçi göz yaşlarımı sildi."Diana gece krallığa bir pusu düzenlendi .Annen Adel ve baban Elvis kalbinden bıçaklanarak öldürüldüler .Kız kardeşin Amber, kaçırılmış." Kelimeleri zar zor bir araya getiriyordu.Ağlamayı kesmiştim, içim acıyordu zor da olsa ayağa kalkmaya çalıştım .Perla destek vermeye çalışmıştı ama onu elimle durdurdum .Tek bacağımı öne attım ve yavaşça ayağa kalktım .Etraftaki herkes ya ağlıyor ya da korkarak bana bakıyordu.
Perla önüme geçti ve diz çöktü."Kraliçem..." Sonra herkes birer birer eğilmeye başladı."Kız kardeşimi bulacağım, anneme ve babama bunu yapan kimse bulacağım ve intikamımızı alacağım." Diye bağırdım .Herkes beni alkışladığında Perla karşıma dikildi."Kızım ben senin her zaman elimden geldiğince yanında olacağım." Annem güçlü kızım derdi bana, onu hatırlatmıştı."Teşekkür ederim, en iyisi odama çıkıp dinleneyim ben." Ayakta zar zor duruyordum .merdiven basamaklarını çıkarken hiç bu kadar zorlanmamıştım .Odama gittim kapıyı ardımdan kapatıp yere çöktüm ne yapacaktım ben?Saatlerce ağladım nefes alamıyordum .Sonra dedim ki kendi kendime, "İntikamınızı alacağım anne, hemde en kötü şekilde..."
Yerden kalktım ve aynanın karşısına gittim .Korkarak baktım aynaya .Yeşil gözlerim kanlanmıştı .Genelde gülümseyen, yuvarlak dolgun dudaklarım şimdi zorlada olsa gülümseyemiyordu, uzun kirpiklerim yaşlarla ıslanmıştı, küçük ama sevimli görünen burnum kıpkırmızı olmuştu, siyah saçlarım yüzüme yapışmıştı .Saçlarımı düzeltip taradım ve at kuyruğu yaptım .Kendime çeki düzen verdim .Krallığımıza özgü olan siyah uzun bir elbise giydim.
Odama Douglas'ı çağırdım .Douglas, hem en değerli muhafızımız hemde çocukluk arkadaşımdı .Aramızda
üç yaş vardı, ben on dukuz yaşındaydım o ise yirmi iki.Beraber büyümüştük .Kapımı çalarak içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı .Yeşil gözleri yorgun görünüyordu .Siyah saçları dağılmıştı .Ağlamazdı o, en azından ben öyle bilirdim."Kraliçem beni emretmişsiniz." Zayıf biri olmayı hiç sevmemiştim ama bugün kırılmıştım .Dolan gözlerime baktı şaşkınlıkla."İyi misiniz, Gözlerinize ne oldu, bir şey söyleyin artık kraliçem?Diana...Lütfen bir şey söyle." İsmimi söylemişti uzun zaman sonra .Prensesim derdi bana, özlemiştim .Gidip boynuna sarıldım, ağlamaya başladım."Ağlamak istemiyorum ama elimden bir şey gelmiyor." Sımsıkı sarıldı bana, konuşmadı hiç sessiz kaldı .Ne yanlız bıraktı, ne yanımda oldu .Dakikalarca sarılıp ağladım ona .Geri çekildiğimde yüzümden saçlarımı çekti."Ağlama kıyamam...lütfen." Dediğinde gözleri nemlenmişti.Kafamı salladım, "Bu aramızda kalsa olur mu?" Dedim gözyaşlarımı silerek."Kime ne söyledim bu zamana kadar?" Lavaboya gideceğim sıra bileğimden tuttu."Diana, ablanı bulacağız yanlız değilsin." Zorla gülümsemeye çalışarak lavaboya girip yüzümü yıkadım .Ellerimi kurularken, "Bir toplantı yapalım, bunun için çağırmıştım seni herkesi topla." Diye sert bir emir verdim."Tamamdır kraliçem .Saat 13.00'da bir taç giyme töreni düzenleyeceğiz, ardından cenaze töreni yapılacak." Diyerek odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sönmüş Küller Krallığı
FantasySaatler içerisinde çocukluğu elinden alınan bir kraliçe...