III.Bölüm

8 0 0
                                    

Bakışlarını anlam veremediğim bir soğuklukla mutfak kapısına çevirdi. Mutfağa doğru harekete geçince tuttuğum nefesi bırakabildim sonunda. Nasıl bu kadar etkileyici olabiliyordu. Herşeyi geçtim beni tanımadı mı? Tanımadıysa bile tanışmaya çalışabilirdi, bir merhaba diyebilirdi en azından aptal adam.

Gecenin sonuna yaklaşmamıza rağmen bir daha görmedim onu. Mutfakta ne yapıyor, kahve içip fal mı bakıyor bu adam neden çıkmıyor!Gözüm gece boyu onu aramasına rağmen değil görmek kokusunu bile alamıyordu burnum. Bu adamın görünüp kaybolma gibi bir özelliği var sanırım¿ Serenay neden boynuna atladığı adamı merak etmiyor ki en azından o baksın nerede olduğuna Allah Allah! Tüm moralim alt üst olmuştu.

Eve girince üzerimdekileri çıkarıp banyoya attım kendimi. Suyun altına girince gevşediğimi hissetmiştim. Tüm gece kasmıştım kendimi her an bir yerden çıkabilir beni izliyor olabilir diye. Aptal kafam! Bir de benden etkilendiğini falan düşünüyordum saçma sapan. Su kendiyle beraber tüm stresimi alıyordu sanki. Bir an ne kadar aptal olduğumu düşündüm. 1 yıl önce ki Alya olsa dalga geçerdi herhalde benimle. 'Sen kariyerine odaklı hiçbir erkekten etkilenmeyen etkilensen bile kendini kontrol edebilen bir kadındın hangi ara ne olduğu belirsiz bir adamdan medet umar oldun da gözlerine beklentiyle bakar oldun gerizekalı' derdi herhalde. Haklıydı da buralara kolay gelmemişti. Evet kolay gelmemiştim ve şimdi bu tanımadığım insanın derslerimi ve hayatımı etkilemesine izin veremezdim. Herşeyden önce başarılarımla kardeşime (Ezel'e) örnek olmalıydım. Annem ve babamı gururlandırmalıydım benim gibi bir kızları olduğundan göğüslerini gere gere bahsetmeleri lazımdı. Bu beklentiye neden girdim bilmiyorum ama kendimden sadece bunu ummalıydım.

Yatağa girdiğim gibi uykunun kollarına bıraktım kendimi.

*
Kahvaltımı yaptıktan sonra dışarı çıktım. Birkaç işim vardı onları halletmem lazım önce. Buradan Ortaköy'e nasıl gidecektim şimdi. En az bir saat sürer ve ben nefret ederim yollardan. Herhangi bir araca binmek bebekliğimden beri hep midemi bulandıran bir eylem olmuştur çünkü.

İşlerimi hallettikten sonra deniz manzaralı bit kafede kahve içmeye başladım. Dışarı da oturmak yerine içeriye geçmiştim hemen hasta olabilen bir yapım var çünkü ve hava bugün serin. Kahvemi bitirdikten sonra etrafa göz gezdirmeye başladım. Ne zamandan beridir karşı çaprazımda oturduğunu bilmediğim Demir karşısında bir adamla hararetli bir şekilde birşeyler konuşuyordu. Bu defa şaşırmadım çünkü hayatın bana oynadığı oyunu biliyordum artık ve bu adam sürekli karşıma çıkacak hissediyorum. Boş görünmemek adına bir Türk kahvesi daha sipariş ettim. Kahvem gelene kadar aldığım kitaplarla oyalandım. Kahvem gelince kafamı kaldırıp Demire bakmam içinde bahanem olmuştu. Hâlâ oturuyorlardı ama ikisi de susup denizi seyrediyordu bu defa. Bakışlarını bana çevirdi denizden çekip. Utanmadım ona baktığımı fark ettiği için. Ama rahatsız olur diye bende ondan çektin bakışlarımı, denizi izlemeye başladım onun gibi. Telefonumun çalmasıyla irkilip masadan alacaktım ki yere düşürdüm telefonu. Eğilip aldım buseydi arayan ve cevapladım hemen. Bu defa da ters tutmuştum telefonu. Sabır çekip düzelttim. Gözüm ona kaymıştı. Bana mı gülüyordu o? Ben yanlış gördüm kesinlikle. "Alya kuş ne yapıyorsun dün geceden sonra yataktan çıkamamışsındıt herhalde" diye cırladı resmen Buse. Ya da başım ağrıyordu diye bana öyle geldi. " Yok ya dinlenebildim eve gidince. Dışardayım şuan birkaç işim vardı onları hallettim sonra da kahve ısmarlarım kendime" dedim hızlı bir şekilde. Çünkü konuşunca dikkatim dağılıyordu ona bakamıyordum. "Neredesin bende geleyim sıkılıyorum bana da ısmarlarsın" dedi. Ortaköy'e yakındı zaten gelmesi yarım saatini almazdı. Tam 28 dakika sonra camdan gördüm arabasını. Annesini görmüş bir çocuk gibi sevinmiştim çünkü şuan bir şeylerle meşgul olmama aşırı ihtiyacım vardı. Kapıdan içeri girince etrafa bakındı sonra buldu beni gözleri hemen. Yaklaşınca Demir in karşısında ki adama takıldı gözleri. Duraksamıştı sanki. Doğru ya dün o da gördü Demir i zaten ve büyük ihtimalle karşısında ki adamda ortak arkadaşları falandı. Demir in karşısında ki adamda kafasını ona çevirince göz devirip geldi Buse. Hemen "Ne oldu" dedim. "Hiç" dedi. "Söyle Buse o adamı görünce durgunlaştın" dedim " Hiç öyle haz etmediğim bir insan boşver " dedi . Gözleri mi dolmuştu onun? "Buse ne oldu anlat lütfen arkadaşın değil miyim ben senin? Söyle ki bileyim yardımcı olabilirim belki"
"O eski sevgilim" diyebildi ağlamaklı bir sesle
"Gözlerin dolduğuna senin için herhangi biri değil" dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.
"Değil evet ama öyle herhangi biri olması gerekiyor" Buseye bakmayarak o masaya baktım tekrar. Demir ilgili gözlerle buraya bakmıyordu. Bende gözlerimi devirdim. Arkadaşım üzülmüştü sonuçta onun arkadaşı yüzünden Allah Allah! ÇOCUK MUSUN ALYA?
"Neden ayrıldınız?" dedim ilgili bir sesle.Gülümseyerek baktı bana .
"Sana anlatabilmeyi herşeyden çok isterdim."
Anlayışla karşıladım onu. Belki aldatılmıştı ve bunu kendine yediremiyordu.
"Karşısındaki adam kim peki? Dün gittiğimiz eve de gelmişti."
"Demir. Evet o da geldi dün ama parti için gelmemiştir zaten. Serenayla başka işi vardır onun kesin." Dedi imalı bir tavırla. NE! Düşündüğüm şey olmasın lütfen.
"Sevgilisi mi yoksa?" Dedim. Güldü.
"Hayır Serenay'ın Demir için o kadar özel bir yerde olduğunu sanmıyorum."
"Neden doğum gününde evine kadar geldi o zaman?"
"Dedim ya özel bir işi vardır onun Serenayla" konuyu kapatmak istercesine. Bende başka soru sormadım. Ama öfkelenmiştim. Hiç tanımadığım Serenay'a öfkelenmiştim. İkimizde susup denizi izlemeye başladık. Bir daha bakmadım o masaya. Annem arayınca daldığım yerden çevirdim bakışlarımı. Beni bekliyorlarmış yemeğe. Buseyi de davet etti annem. Telefonu kapatıp ısrar ettim gelmesi için en azından bugünü düşünmesin diye ama başı ağrıyordu eve gidip uyuyacağını söyleyince ısrar etmedim. Çıkışa doğru ilerleyince  bir kere masalarına baktım. Hâlâ konuşmadan oturuyorlardı. Sıkılmıyor mu bunlar Allah Allah.
Tam geçecekken Demir konuştu.
"Bir selam sabah yok mu Buse yabancı mıyız biz?" İlk defa duydum sesini ve sesi kesinlikle cüssesine yakışır bir sesti.
"Onu sana sormalı Demir" dedi Buse. Neyi Demir e sormalı ya! Aptal Alya dinlesene.
"Dündense kastın iğrenerek bakıyordun hatırlıyorsan eğer. Bunu bakışlarınla yeterince belli ediyordun zaten bir de sözlerinle bunu çekecek halde değildim af buyur" dedi. Nedense ciddi konuşmuyormuş gibi geldi.
"Sende haklısın benim senden iğrenmemde haklı olduğumu bilmen seninde kendinden iğrenmene sebep oluyor. Ben olsam bende muhattap olmazdım benimle"
"Hoşçakal Buse " dedi sert bir ifadeyle. Yüzü hemen ifadesizleşmişti. Duvar gibiydi resmen şuan karşımda. Nasıl becermişti hemen ifadesizleşmeyi. Ben olsam tutamaz kendimi gülerdim. HERKES SEN Mİ ALYA! Belli ki adamın hiç sevmediği bir konuya değinmişti Buse. Neden selam vermemişti bu adam bana ya! ŞUAN TAKILMAN GEREKEN ŞEY SENCE DE BU MU? Tamam ya değersiz hissettim ondan.
Dışarı çıkana kadar tek kelime etmemişti Buse. Bende konuşmadım hiç rahat rahat düşünsün diye. Arabasına binecekken vedalaştım onunla bir de benim yüzümden uzamasın yolu eve gidip dinlensin hemen kızcağız. Yoldan geçen herhangi bir taksiye bindim.

Yemekten sonra anca düşünmeye vakit bulabildim. Bu adamın olayı neydi , neden Buse nefret ediyordu ikisinden ama nefret ediyorsa neden dolmuştu ki gözleri. Eski sevgili buseyi aldattı diyelim. Neden Demir e de nefretle baksın ki o zaman. Belki Demir de yardım etmiştir. Ondan kesin.
Uyku bastırmıştı saat 11.02 iken. Bende üstümü değiştirmeden yattım yatağıma.

Uyandığımda etraf hâlâ karanlıktı. Saatte baktım hemen. Saat 3.40 geçiyordu. Az uyumuştum ama uykumu almış gibiydim. Odamda ki balkona geçtim oksijen alma ihtiyacıyla. Gözlerimi kapatıp geceyi dinlemeye başladım huzurla. Odama geçip telefonumu aldım. Şarkı dinlemek istiyordu canım. Yüzyüzeyken Konuşuruz'dan 'Tutun Sen Bana' yı açtım. Bu aralar bunu dinliyordum sıklıkla.
"...bu ölümcül yaraları sen sarsan da
Uyuşsam kokladığımda
Seni bana yar ederler mi?
Yeri bana dar ederler mi?
Kör kuyular , kapılar duvar
Düşmanlar kâr ederler mi?"
Sıkılıp kapattım şarkıyı. Gözlerimi kapatıp dinlemem uykumu getirmişti. Tekrardan uyumaya gittim.

Sabah erken uyanmıştım ama yaklaşık 1 saattir düşünüyordum. Herşeyi baştan sıraladım ama mantıklı gelmiyordu hiçbirşey. Bu adamla tesadüf eseri karşılaştık evimin girişinde hem de . Sonra kimseyi takip etmeyen adam bana takip isteği yolluyor bende kabul edip takip ediyorum. Buraya kadar tamam herşey. Kim olsa hoşlandığını düşünebilir ama doğum gününde karşılaşınca göz göze gelmemize rağmen gözlerin beni tanıdığıma dair bir işaret görmemiştim. Ortaköy de kahve içerken birkaç kere göz göze geldik hatta bana güldüğünü bile görmüştüm ama neden tanışmaya çalışmıyor benimle ya da tanıdığını neden belli etmiyor. En azından bir selam versin pis insan. Sinirlenip instagrama girdim. İsmini aratıp profiline bastım. Sinirle engelledim onu. ÇOCUKSUN ÇÜNKÜ! değilim!

Kahvaltımı yapmadan televizyon izlemeye başladım. Bildirim sesiyle telefonumu aldım elime. Kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj gelmişti. "Ne anlattılar da korkup engelledin ?"
Kaşlarım çatılmıştı. Mideme ağrılar girmeye başladı hatta stresten. Bu oydu Demir. Ama neden ne alaka şuan bu mesaj.
"Dilini yutmanı anlarım da parmakların yazamayacak kadar mı heyecanlandın."
Ne sanıyordu bu kendini. Bunu ona söyle Alya evet.
"Kimsiniz?" Hadi ama Alya aptal mısın??
"Şuan konu bu değil bu konuda hemfikiriz. Neden engelledin?"
"Tanımıyorum ve tehlike seziyorum senden çünkü." Dedim cesaretle.
"İşin var mı bugün?" BU RAHATLIK NE BİR TANIŞSANA BENİMLE
"Neden?"
"Kahve içip konuşalım. Ya da sen ne içmek istersen."
"Müsait olur muyum bilmiyorum. Ne konuşacağız ayrıca?"
"Konuşmamız gerekenleri.Hazır olunca haber vermen yeterli." Cevap vermedim mesajına. O da gideceğim emin olmalı ki bir daha mesaj atmadı. Gitmeyecektim ama. Bir ağırlığım olmalıydı bir kere. İki defa görmezden gelmişti beni. Hemen yanına koşacak değildim.

Akşama doğru neden mesaj bile atmadığını merak etmeye başlamıştım. Ama asla yazmayacaktım o yazana kadar. Telefonum çalmaya başladı. Numarasını ekranda görünce şaşırmadım hissediyordum zaten bir şekilde konuşacağını. Cevap vermedim. Bir kez daha arayınca açtım. "Efendim" dedim.
"Hâlâ hazır olamadın mı?" Dedi. Resmen telefonla konuşuyorduk. Demir SARAL telefonun diğer ucundaydı ve telefon konuşuyorduk. Sonbahar akşamı kokan adam kahve içmek için beni bekliyordu!
"Ne acelen var ki? Hazır olmam yarını ya da bir sonra ki günü ya da gelecek haftayı da bulabilir." Dedim. Derin bir nefes çekti içine. Sabrını sınıyordum kesinlikle.
" Kapıda bekliyorum." deyip kapattı. Ne kapısıııı!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 02 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Zemheri Where stories live. Discover now