ep11

232 29 59
                                    

umarim begwnirsiniz iyi okumalar

🖐🏽

-minhodan-

"minho-ah bu saatte nereye boyle?"

jisungun bana seslenmesiyle ona dondum ayakkabilarimi giyerken

"bir kucuk isim cikti da donerken belki markete de ugrarim istediginiz bisey var mi?"

diye sormamla changbinin belirmesi bir oldu tabii, nerde market nerde yemek nerde abur cubur orda changbin.

"minho evden noodle kalmamis koliyle al bu sefer amk yetmiyor sonra, dana etli al bir de ben onu seviyorum. Onun haricinde birkac cips ve dinozor seklindeki jelibonlardan alsan yeterli. Haa!! Bir de nananeli cikolatali sut al bak onu cok iciyorum. Baska da yok, yuk olmayalim simdi sana."

Changbinin sanki zaten fazla degilmis gibi yuzsuzce saydigi seyleri dinlerken sinirle ona baktim, Jisung ise kikirdiyordu.

"Lan amina koydugum yuk oluyorsun zaten ananin parasiyla aliniyor dimi bunlar changbin? Sikerim seni sus alicam istediklerini. Peki sen Sungie? Bu densiz gibi liste sayma ama.."

sirince yuzume bakip aegyo yaparmis gibi "bana her zamankinden naneli sakiz Hyung." dedi tipki anime kizlari gibi.

Son kez vedalastiktan sonra disari cikip Felixin onceden lazim olur diye attigi ama benim reddettigim adrese baktim telefondan. Cok uzak degildi yurusem uzun surmezdi.

Ama bir sorun vardi, yagmur. Sanki benim evden cikmami beklermiscesine yagiyordu. Aslinda yagmurlu havalar herkesin hosuna gider ama benim icin bedava hasta olma bahanesiydi resmen, hangi deli yagmur yagarken disari cikar ki?

Montumun kapsonunu takip telefona bakarak komsaya basladim. Yagmur sorun olmazdi sonucta tsortumu alip geri gidecektim eve.

Bir on dakika sonra falan telefondaki konuma ulasmistim. Once bir sasirdim ve yanlis geldigimi sandim ama kapida 'Hwang Ailesi' yazisini gorunce dogru yerde oldugumu anladim.

Gecen de gelmistim ama ne gelirken ne de iceri girerken etrafima bakmamistim, bu ilk inceleyesim ve ne yalan soyleyeyim ev baya hos duruyor. Buyuk, sahsali, zengin birisinin yasayabilecegi bir yer gibi.

Dusuncelerimi bir kenara birakip kapiyi caldim, kisa bir sure sonra bana kapiyi dustan yeni cikmis, bornozlu, saclari hala islak bir Hyunjin acti. Yuzunde her zamanki samimiyetsizligi vardi. Ama sasirmis gibiydi de, sanirim daha gec gelecegimi dusunerek hazirlanmamisti.

Saskinligini bir yana birakip beni selamladi hemen.

"Uhm, bu kadar erken gelecegini dusunmemistim de. Olsun, gecsene iceri? Hem islanmissin usutme simdi."

Beni boyle kibarca karsilamasi ne kadar sasirtsa da onu redettim tabiki de! Dusmanimla ayni evde yanliz basima kalmam.

"Hayir hayir hic gerek yok, tsortumi ver gideyim. Hem sende dus almissin bosver."

Ama o beni birakicak gibi degildi. Kolumdan acitmamaya ozenerek tuttu ve iceri soktu.

"Sacmalama Minho, gir iste insan yemiyorum."

"Supheli.." bunu derken ne kadar sessizce demeye ozen gostersemde duydu ve samimi olmaya calisarak gulumsedi.

"Icecek birseyler ister misin?"

tadic on fire, hyunho.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin