O akşam maça çıkmadan önce 2 haziran tarihinin apayrı bir önemi var. Sevdiğim kızı tamamen hayatıma aldığım gün. Ve ilk yıldönümümüzde sıradışı bir hediye lazım. Ona verebileceğim en büyük hediye ise onu mutlu etmek. İnsanları mutlu etmek dünyanın en zor işidir. Bu düşünceden dolayı o gün kafam çok dalgın ve maça iyi konsantre olamadım. Maçtan 3-1 yenik ayrıldık. Şampiyonluk uçup gitti. 1 yıllık büyük emek, çaba,hırs doksan dakikada uçup gitti. Yeniden ayağa kalkmak güneşe yürümek hiçte zor değil. Çünkü kariyerimin henüz başı. Sahaya her zaman kazanmak için çıkarsın ama her zaman kazanan sen olmazsın. Futbolda üç sonuç vardır. Kazanmak , beraberlik ve mağlubiyet. Barcelona da ise sadece bir ; KAZANMAK. Bu yüzden hayalim Barcelonada ki 7 numaralı çubuklu forma. Messi ile aynı soyunma odasını paylaşmak aynı amaç için oynamak ve beraber bir takım olmak. Bunlar harika şeyler fakat başarmasıda bir o kadar zor. Zor ama imkansız değil. Korkarsan tutsak kalırsın. Umut edersen bir martıdan daha fazla özgür olursun. Martıdan daha fazla çünkü martı özgür değildir. Karnını doyurması gerekir ve saatlerce belki bir kaç insan bana simit atar düşüncesiyle feribotun etrafından ayrılamaz. Özgürlük çok farklı bir kavramdır. Her insan özgürdür ama sorumlulukları vardır ve uyması gereken kurallar. Disiplin ülkemizde olmayan birşey ve buda ülke futbolunun gelişmemesindeki en büyük etkenlerden biri. Türk futbolunun ayakta kalmasını sağlayanda diğer ülkeler gibi futbolu aklımızla değil kalbimizle oynamamız ve forma terletmeyi şeref meselesi yapmamız. Boşuna bize çılgın Türkler dememişler..