Aloa...
Yaşlı adam bir kova suyu yüzüme boşaltırken sadece duruyordum ama artık sıkılmıştım 7 yıldır yaşlı adamın yanında tıkılıp kalmış gibi hissediyorum gitmek istesem bile gidemiyor, elime gitmek için fırsat gelsede ben 7 yıl önce yaşamayı bıraktığım için gitmiyor kendi kendime gitsende ne yapacaksın ki diyerek kendimi avutuyordum, yattığım yerden kalkıp yaşlı adamın işlettiği küçük bar ı temizlemeye başladım üstümde uzun siyah bir elbise vardı önünde kocaman bir yırtık olduğu için beyaz bir önlükle onu kapatmıştım saçımı hiç taramamış tım ne bir tarak nede bir iğnem vardı ama hiç şikayet etmiyordum şu an barda kimse yoktu genelde müşteriler akşam gelirdi bara gelen sapıklar çok olduğu için 1 pantolon almıştım pantolon parasınıda bara gelen kişilerin bana acıyarak verdikleri bahşişlerdi bu parayı 2 yıl toplayınca 1 pantolon alabilmiştim tabii dışarı çıkmam yasak olduğu için yaşlı adam kendi pantolonunu bana vermiş elimdeki tüm parayı almıştı yinede umrumda olmamıştı beni ilgilendiren tek şey hiçbirşey in olmamasıydı, üstüme eskimiş en az 10 yıllık siyah bana çuval gibi olan pantolonu giyip ve tek kazağı mı alıp giydim sonra derin bir nefes aldım odadan aşağı bara indiğimde 5 dk bile olmamasına rağmen bar çoktan dolmuştu orta yaşlı bir adam bana seslenince hemen yanına gidip ne olduğunu sordum durduk yere suratıma sert bir tokat yemiştim ama alışmıştım nede olsa ateşle ayaklarımın ve parmaklarımın yakılması kadar acı verici değildi. adam bana kızarak neden bugün yağmur yağıyor dedi ben sahte bir gülümsemeyle efendim bu benim suçum değil ki dedim, adam ayağa kalkıp bağırıp çağırmaya başlayınca yaşlı adam yanımıza gelip daha olayın ne olduğunu bile sormadan özür dilerim efendim ben bunu hallederim diyip kolumu tutup beni yukarı götürdü, beni burada bekle gelicem dedikten 2-3 dk sonra elinde ince bir sopayla geri geldi nekadar yaşamak benim için önemli olmasa bile acı çekmekte hoşuma gitmiyordu yaşlı adam elindeki sopayı sıkıca tutup sırtıma vuruyordu vurdu vurdu ve tekrar vurdu ben başımı kollarım arasına alıp başıma darbe gelmemesi için uğraşıyordum yaşlı adam hıncını alamamıştı sanırım, elindeki odunu bir köşeye fırlatıp bir ayağıyla sırtıma basıp bir eliyle saçlarımı yukarı doğru çekiyordu üstüme bastığı için ayağa kalkamıyorudum sanki saçlarım derdimden ayrılmış gibiydi zaten neredeyse çoğu yaşlı adamın elinde kalmıştı adam elindeki saçlara bakarak sırıtmaya başladı sonra çenemi tutup yüzüme sert bir tokat attı yanaklarımın kızardığını en derinden hissetmiştim, adam beni bıraktı arkasını dönüp gidecekken koşarak sırtıma sert bir tekme attı 5 dk ya hazır olmazsan bu yaptığımın iki katını yaparım diyip kapıyı sertçe kapattı ayağa kalkıp aynadan kendime bakarken hiç göz, yaşı akmıyordu gözlerimden. bu benim günlük rutinim gibiydi zaten ama ne kadar olursa olsun canım yine ağrıyordu, aşağıya inip tekrar o sahte gülümsemeyi takındım az önce bana tokat atan adam masada sızmıştı.
Esse...
Yağmur hızlanınca cesetleri hızla saklayıp eve dönüp uyumak istiyordum gece saat 1,2 civarıydı çok yorulmuştum cesetleriin hepsini tek tek okyanusa doğru atarken ne ara bukadar kişi öldürdüğümü düşünüyordum okyanusa attığım son cesetten sonra eve doğru yol aldım sıcacık yatağıma girmeden önce yemek için 3,4 dilim ekmeğin arasına peynir ve salam yerleştirdim bu gün yediğim ilk öğündü ama yinede doymuştum yatağa girip yorganı başıma kadar çektim yağmurun sesi arttıkça şiddetinin de artığı anlaşılıyordu zaten burası bir kış ve ada ülkesiydi okyanusun tam ortasında olan diğer ülkelerden bağımsız bir yerdi genelde kardan çok yağmur yağardı ama ben yazları daha çok seviyorum en azından serin oluyor uykuya dalmam çok uzun sürmedi... Sabah köpek havlamalarıyla uyanmıştım kahvaltı yaptıktan sonra dişlerimi fırçalayıp üstüme siyah bir pantolon dar bir gömlek giyip üstüne uzun siyah bir manto giydim kapşonumu takıp dışarıçıktım yağmur durmuştu ama sert rüzgarlar devam ediyordu ve bende önüme çıkan ilk bara gitmek için yürüyordumAloa...
Sabaha bir kaç saat kaldığında bardaki herkes dağılmıştı yaşlı adam benim kolumdan tutup bu gün iyi iş çıkardın diyerek elini kazağımı altına kattı bir an için afalladım adamın gözlerinin içine bakarken iğrenç sırıtmasını gördüm bu sırıtma her zamanki kötücül sırıtması değil di bu sırıtmanın altında kötü, iğrenç şeyler yatıyordu şok olmuş duruyordum sonanda başımı çevirip elime demir bardağı aldım nekadar sert vurmaya çalışsamda sanki vücudum iflas etmiş olmalıydı adam çığlık atmamam için ağzımı bir eliyle tutup beni yere düşürmüştü karnımın üstünde oturuyordu gözlerimin içine tiksinç bir tutkuyla bakıyordu kıyafetlerimi çıkarmaya çalışırken kapıya baktım ama herzaman olduğu gibi yine yalnızdım umudumu kesmişken hipotermi geçiriyor gibi adamın elini ısırdım adam bağırıp suratıma tokat atacakken bir elimle adamın elini tutup diğer elimle boğazına yapıştı bu yetmedi adamın elini bırakıp elimi adamını gözüne sokup gözlerini çıkardığım zaman adamın çığlıkları tüm dünyayı inletiyor gibiydi adamın suratını yumruklarken adam benden kurtulmaya çalışıyordu kapının açıldığını hissetmiştim kafamı kaldırıp baktığımda
Esse...
Barın içinden gelen çığlık sesleriyle içeri daldığımda 50,60 yaşlarında bir adamın yerde yattığını üstünde genç 18,19 yaşlarında bir kadının oturduğunu gördüm kadınında adamında her tarafı kan içindeydi genç kadın beni fark etmişti bana bakıyordu gözlerimin içine o kötü duyguyla ne olursa olsun bir insan yaşayınca bir daha asla unutamayacağı o duyguyla hayal kırıklığıyla sonra kadının üstü dikkatimi çekti yırtılmış kıyafetleri ama bu kıyafetler eskidiği yada yıprandığı için değil bu kıyafetler iğrenç biri tarafından yırtılmıştı işte o zaman anladım bu hayal kırıklığını iğrenç sebebini elimi anlıma götürüp başımı eğdim orda hemen gitmek istiyordum sonuçta banane ki tanımadığım bir kızdan ama vücudum bana ihanet etti kendimi genç kadına doğru yürürken buldum genç kadın titriyordu yanına çömelerek 'seni götürmemi istemisin' dedim. ah ne aptalca bir soruydu bu sanki tanımadığı bir adamla gider ya, kadın bir şey söyleyemiyordu elimi kadının yanağına götürüp' eğer kafanı sallarsan seni buradan uzak bir yere götürürüm tüm yaşadıklarını unutur mutlu bir şekilde yaşarsın' genç kadı başını salladığı an kadını kucağıma alıp bardan çıktık, soğuk rüzgar yüzüme çarptığında genç kadının üstündekiler aklıma geldi kendi mantomu ona verirken bana baktı ve 'sen üşürsün ben üşümüyorum' dedi bende merak etme benim üstümdekiler kalın üşümem dedim
Aloa...
Gözlerimi sıcacık yatakta açtığımda burnuma güzel yemek kokuları gelmeye başlamıştı bile yataktan çıkmak istemiyordum ama yaşlı adam tekrar yüzüme bir kova şu döker diye hemen yataktan çıktım etrafa baktığımda burası benim odama hiç benzemiyordu sonra aklıma dün yaşananlar geldi kalbim ağrıyordu genç adam bana temiz kıyafetler getirmişti 'bunlar sana olurmu bilmiyorum ama idare et lütfen banyo hazır duş aldıktan sonra yemek yiyebilirsin yada yedikten sonra duş alabilirsin' sonra tezgaha dönüp önündeki yemekleri hazırlamaya başladı, ev küçük ve sıcaktı sanırım tek odalıydı ama oda genişti pencerenin köşesinde çift kişilik yatak vardı odanı öbür ucunda tezgah onun önünde 1 masa ve 2 sandalye vardı odanın ortasında uzun bir koltuk vardı. yan tarafta sanırım banyo ve lavaboydu. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim önce saçımı iyce taradıktan Sonra saçımı ıslatıp şampuan döktüm başımın iyce temizlendiğinden emin olduktan sonra küvet e oturup vücudumu yıkadım kendimi kurutuktan sonra ilk defa bu kadar huzurlu olduğumu düşünüyordum,genç adamın verdiği iç çamaşırları bana olmazdı bu yüzden kendimkileri yıkayıp tekrar giymiştim siyah uzun kollu Bi üst altına geniş siyah bir eşofman giydim zaten başka seçeneğim yoktu ama ben bu kıyafetleri beğenmiştim bile siyah kalın bir çorapta giymiştim saçımı kurutup içeri girdikten sonra masayı hazırlamış yemek için beni bekleyen adama baktım 'lütfen buraya otur' dedi bende söyleneni yaptım