9-sarmaşık

249 57 67
                                    

Jisung güne güzel başlamak isterdi fakat kahvaltıya oturduklarından beri annesinin söylenmelerini dinliyordu.

" Ne vardı o kadar içecek?" inan çok şey vardı kadeh kırılacak. " Kaç yaşına geldin hala söz dinlemiyorsun. "

Jisung sessizce kahvaltısını yemeye devam ederken annesi susmak bilmeyince kaşlarını çatarak ona döndü.
" Zaten başım ağrıyor, daha da tetikliyorsun ağrıyı. " Annesi titreyen çenesiyle sinirle ona döndüğünde, mutfağın kapısının ardından gelen beden  koluyla Jisung'a siper olmuştu.
" Uzatmayın. "

Jisung annesiyle arasındaki kolun sahibine baktı, dün geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalıştı. Masadan kalktıktan sonrasına dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Hoş, tadını kaçıracak herhangi bir şeyi duymaktansa direkt duymamayı tercih ederdi.

Annesi sinirle önüne döndüğünde Minho tam karşısına oturdu. Gözleri Jisung'un üzerinde merakla dolanırken Jisung ona sorarcasına başını salladı. " Bir şey mi oldu? "

Minho biraz daha baktı gözlerine. Bir şeyler arıyormuş gibi. " Hayır. "

Jisung omuz silkerek kahvaltısını bitirip odaya geçti. Bölüğe gitmek için hazırlanırken kapısı tıklatıldı. Oturduğu yerden kalkmadan seslendi." Efendim? "

" Bugün bölüğe gelmene gerek yok, dinlenebilirsin. "

Jisung kapıyı açtı hazır haliyle.
" Herhangi bir şeyim yok, geleceğim. "

" Sana çoktan izin yazdım. " Minho yüzüne bakmayarak söyledi cümlesini.
" Yani beni uğraştırma tekrardan. "

" Keşke bana da sorsaydın izin işini. " Jisung mırıldandı keyifsizce. " O zaman yapacak bir şey yok. "

" Evet. " Minho arkasını dönüp evden çıkarken Jisung kıyafetlerini değiştirdi, madem izinliydi biraz kendine zaman ayıracaktı.

Minho bölüğe gidene dek aklında aynı cümleleri ve görüntüyü oynatıyor, çektiği acıya acı katıyordu. Jisung'un dünkü konuşması, ona ne kadar büyük bir hata yaptığını hatırlatıyordu.

Ama Minho, bu hatayı yapmaya mecbur hissetmişti. Şimdi geçmişe gitse yine aynı hatayı yapacağını biliyordu. Bu kaçınılmazdı.

Bölüğün yanına doğru ilerlerken yüzüne çöken karanlığı tamamen silmişti.

" Jisung iyi mi? Neden gelmiyor? " Jeongin'in sorusu ile herkes onun için ayrılan kısmın boş oluşuna kilitlenmişti.

" Bir sorun yok, sadece dinlenmesi için ona izin yazdım. "

" Dün biraz fazla içmiş olmalı. " Felix Jeongin'e söylediğinde Jeongin onu onayladı. Mingyu kısık gözlerini Minho'dan çekip yanındaki Chanyeol'a döndürdü. "Sence de bir gariplik yok mu? " fısıltıyla söylediği cümleyi çatık kaşlarla cevapladı. "Ne gibi? "

" Hepimiz Jisung'a hemen alıştık fakat usta Lee...Onda Jisung'a karşı çözemediğim bir şey var. "

Chanyeol biraz düşündü fakat zihninde bu konu için gerçekten de bir bilgi yoktu.
" Sanmıyorum, dikkatimi çeken hiçbir şey olmadı. " yeniden konuştu. " Ayrıca usta Lee herkesin üzerine düşer, onun mükemmelliyetçiliğini bilirsin. "

" Bilirim. " Zaten o yüzden garip geliyor. Böyle ufak bir nedenden izin verecek biri değil.

***

Jisung fincanındaki bitki çayını yudumlarken evin içerisinde dolanıyordu. Sonuçta burası Minho'nun eviydi ve bu allak bullak adamı yıllarını verse bile çözemediği için, sarmaşığa tutunmak ve onu daha yakından incelemek istedi. Çözemese bile.

Code name: Samurai, MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin