unus

48 2 7
                                    

+

Gözlerim beni gözetleyen gözlerle çakıştı istemsiz. Gözlerimizi bir süre ayırmadan öylece durduktan sonra gözlerini gözlerimden çekip bedenimi süzmeye başladı arsızca. Gözleri tekrardan gözlerime ulaştığında onun aksine benim suratımda bedenimde gezinen gözleri gibi arsızca bir gülüş vardı. Kafamı karşımda oturan ve bir kaç günde başına gelenleri bize anlatan arkadaşıma çevirdim. O gözler... Gezinmemesi gereken yerlerde geziniyorlardı. Bu düşünce suratımdaki arsız gülümsemenin büyümesine neden oldu. Jane'nin sesi beni düşüncelerimden uzaklaşmama neden olduğundan ilgimi ve kulağıma ona verdim.

"Tanrım, ne zaman suratında şöyle bir sırıtma olsa başımıza gelmeyen şey kalmıyor." diye söylendi bana hitaben.

"Gülmekte suç olmuş"  dedim mızmız bir tavırla.

"Nivis bebeğim gül ama senin gülüşlerinin bir anlamı var resmen, bizi geçtim bütün herkes biliyor bunu." dedi Baekhyun muzip bir gülüşle elleriyle etrafı gösterirken. Bu sefer ona dönerek masum bir gülümsemeyle onaylandım onu.

"Ee Jane ne zaman ayrılıyorsun Kang şerefsizinden?" dedim bana nazar bıcır bıcır kıza bakarken. Bu cümleyi sürekli benden duysa bile her defasında aynı tepkiyi vererek yüzü düştü.

"Yah! Kes şunu, biz iyiyiz." dedi mızmızlanırken. Baekhyun'la birbirimize baktık ve gülmeye başladık. "Kızım, istesen sana şu an çok daha layık olan birini bulabilirim." diye devam ettim onunla uğraşmak amacıyla. Sevgilisini gözüm tutmasa da Jane'i mutlu ettiği sürece benim için sıkıntı yokta fakat Jane'le de uğraşmayı bırakamıyordum bir türlü. Tepkileri çok hoşuma gidiyordu çünkü.

"Sanki benim nasıl hissettiğimi bilmiyorsun?" dedi aynı mızmızlıkla devam ederken. Cümlesini netçe anladığımda gülümsemem solmuş yavaşça arkama yaslanmıştım. Başımı sallamıştım onaylar nitelikte. Gözlerim oldukça uzakta sevgilisiyle yan yana olan adama kaydı gözlerim. Çok üstünde durmadan çektim gözlerimi. Bu kadarı da yeterdi bana.

"Dersin başlamak üzere Nivis" dedi Jane benim yerime acele ederken. Koluma çantamı takarak yanlarından ayrıldığımda kafeden çıkıp fakülteme doğru yürümeye başladım. Hoca derse girmeden yetişmiş birde hocayla uğraşmama gerek kalmamıştı. Derse pek odaklanamamıştım aklımdan çıkmamıştı bir türlü. Dersin bittiğini bile sınıfın gürültüsünden anlamıştı. Çantamı koluma takıp sınıftan çıkmıştım ki çıkmamla Jimin'in üzerime abanmasıyla az kalsın ikimizde yerde yuvalanıyorduk.

"Tanrım Jimin, bir daha ki sefere kucağıma alacağım seni artık" dedim söylensem dahi kollarımı beline sardım. "Hoşuna gittiğini biliyorum." dedi yanağımı öpmeden hemen önce. "Bebeğim bugün derste nasıldı?" diye devam etti öndeki saçlarımı arkama doğru tarayarak. "Bebeğin küçülsün de cebime girsin Jimin." dedim kollarından ayrılırken. "Ayrıca dersi bile dinleyemedim." devam ettim yürürken. "Bir şey mi oldu?" dedi az önce halinden sıyrılıp bana yetişerek. Omuz silktim sadece. O da başka bir şey söylemedi, kolunu omzuna atarak yürümeye devam ettik. Baekhyun'un bizi beklediği kafeye girip yerleşmiştik yerlerimize.

Baekhyun'la Jimin birbirlerine henüz olmayan manitalarından bahsederlerken bende etrafa bakınıp birileriyle göz göze gelmemek için telefonda takılıyordum, Jane'nin gelmesini bekliyorduk. Özellikle beklememizi rica etmişti çünkü hanımefendi. Baekhyun telefonu elimden almasıyla kendimi Baekhyun-Jimin ikilisinin ortasında Yoongi sohbeti içerisinde bulmuştum. Seçmeli olan dersimde gördüğüm ve az da olsa sohbetimiz olan Min Yoongi'yi her gün olduğu gibi bugünde Jimin'in gözünden dinlemeye başlamak zorunda kaldım. Bu sohbeti katlanılır kılan Jimin'in tepkileri ve gözlerinin ışıltılarıydı. Baekhyun'a bakındığımda ise sadece bizim görebileceğimiz masum bir gülümsemeyle Jimin'i dinliyordu. Jimin'in Min Yoongi'si bitmiş Baekhyun'un aşk serüvenleri başlamak üzereydi ki Jane'in neşeli sesi ayaklanmamıza neden olmuştu.

nigrum tulip | taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin