quattuor

10 0 0
                                        

+

Gözlerimi, rahatsız edici fısıldama sesleriyle araladım. Gördüm ilk şey dağılmış saçlarıyla sırtı bana dönük, dağınık şekilde yatan Jimin oldu. Sesler ilginç bir şekilde yakınlaşırken istemsizce içimi bir korku saldı. Jimin'i uyandırmadan hızlıca ayaklanıp sesim kaynağına doğru ilerledim. Umarım annesi olacak o kaltak buraya gelmek gibi bir yüzsüzlük yapmamıştır diye de dua ediyordum bir yandan Tanrı'ya. Sesleri artık iyice seçerken, seslerin sahipleriyle aramda kalan kapıyı hızlıca açtım. Gördüğüm kişilerle gözlerimi devirmiş, suratlarındaki saçma korkuyu göz ardı ederek "Sabah sabah ne işiniz var burda?" dedim. Onlar yüzünden yüzümü bile durulayamamıştım.

"Beraberce kahvaltı edelim demiştik." dedi Jane, Baekhyun'un kolunu vurmuş ardından elindeki poşetleri bana göstermek amaçlı kaldırmıştı.

"Bunu bize dün haber verebilirdiniz. Hırsız gibi eve girerek yapmanıza gerek yoktu." dedim hayıflanırken. "Üstelik sessiz konuştuğunuzu zannederken sesliydinizde."

"Yapma ya halbuki fısıldayarak konuşuyorduk." dedi Baekhyun ensesini kaşırken.

"Neyse tamam. Jimin hala uyuyor. Sessizce hazırlayın ellerinizdekileri." dedim lavaboya ilerlerken. İşimlerimi halledip çıktığımda poşetlerdeki yiyecekleri tabaklara yetleştiriyorlardı. Saate baktığımda 11'i 23 geçiyordu. Bende yanlarına gidip çok fazla ses çıkarmamaya özen göstererek yardım etmeye başladım. Her şeyi bitirmemize rağmen uyanmayan Jimin'i uyandırma görevi bana düştüğünden odaya ilerledim. Kapıyı yavaşça açarak usulca içeri girdim. Yastığıma sarılarak hala uyuyan Jimin'e doğru yaklaşıp eğildim.

"Jimin. Uyanmalısın." dedim bir yandan saçlarını okşarken. "Kahvaltı hazır. Seni bekliyorum." Biraz kıpırdanmış ardından araladığı gözleri gözlerimi bulmuştu. Mırıltı çıkararak beni kafasıyla onaylayıp yavaşça yattığı yerde doğruldu. Bende ellerimi saçlarından çekerek doğrulup odadan çıkarak bizimkilerin yanına ilerledim. Masaya oturmuş sohbet ediyorlardı.

"Uyandı mı uyuyan güzelimiz" dedi Baekhyun, arkamda odadan çıkan Jimin'e ithafen. Onu onaylayıp yanına kuruldum. Masadaki bir kaç şeyden hemencecik ağzıma attım.

"Konuştunuz mu bize şu anlatamadığın meseleyi?" dedi Jane benim gibi küçük küçük atıştırırken. Başımı sağa sola salladım onaylamaz mana da.

"Hayır, anlatmadı hala." dedi Jimin yanımıza kurulurken. Onunda gelmesiyle kahvaltı yapmaya başladık. Garip şekilde konu benden oldukça uzaklaştı bu sırada. Onlar konuşurken bende artık anlatmam gerektiğime emin oldum. Son lokmalarımı da ağzıma atıp arkama yaslandım bir yandan elimdeki içeceği içerken.

"Jungkook'la öpüştük." dedim gözlerim elimdeki bardağa odaklıyken. Söylediğim cümleyle ani bir sessizlik oldu. "Ne dedin sen?!" İlk tepki ise Jane'den geldi. Kafamı kaldırarak gözlerimi suratlarında gezdirdim. Üçününde suratında aynı ifade hakimdi. Omzumu silktim Jane'in dediğine karşılık olarak.

"Nasıl?" dedi Jimin ardından.

"Ne zaman ve nerede?" diye söz aldı Baekhyun. Hepsininden suratındaki şaşkınlık ifadeleri gittiğinde ciddi bir şekilde bana bakıyorlardı. Soruları öylesine değildi yani. Derin bir nefes aldım.

"Partide oldu. Lavaboya gitmiştim ve çıkarken içeri girdiğinde oldu."

"Hangi parti bu?" diye atıldı Jimin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

nigrum tulip | taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin