arabaya bındık
yn: nereye
hwang : terk edilmiş luna parka gidiyoz
yn : tamam da wong nerde
hwang :oda orda işte bir grup varmış onları öldürücekmişiz
yn: tamam
gelmiştik arabadan indik ben bir kenara oturdum onlarda insan öldürmekle meşgullerdi bir araba yanaştı parkın girişine
yn: hwang! wong! bir araba yanaşıyor
wong: ne
hwang: nerde
yn: bak şurada girişteler
aranın kapısı açıldı inenler avcılardı hwang ve wong onlara bakıyordu bende yerde oturuyordum bir elim dizimin üstündeydi bende oraya bakıyordum gelip karşımızda durdular bende ayağa kalktım
hana: yn
motak: yn sen ne arıyon burda
yn: hala anlamadınmı siz bu kadar gerizekalı değildiniz
mun: yn gel buraya ne saçmalıyorsun
yn: gelmiyorum
hana: mun yoksa o
sonunda anlamışlardı yüzümde bir gülümseme oluşmuştu
yn: şükür anladınız ya
bayan chu: yn saçmalama kötü ruh değilsin değil mi?
yn: hayır öyleyim
motak: yaran nasıl
yn: wongişim iyileştirdi yani sizin yapamadığınızı yaptı
munun yüzünde büyük bir kırgınlık vardı
yn: neyse çok dramatikleştiniz saldırmayacakmısınız
jeok bong: bunu hiç yapmak istemiyoru ama yapmak zorrundayız
iki grupta birbirine koştu savaş başlamıştı hana ile dövüşmeye başladım here düştüm hana gelip ustuma çıktı
hana: yn neden kötü olmayı tercıh ettın
yn: ben herzaman kötüydüm sadece siz fazla aptaldınız farkedemediniz
dıyıp gülmeye başladım hana yüzüme yumruk attı tekrar güldüm hana her yumruk attığında daha çok gülüyordum hananın karnına doğru dizimi çektim yüzüne yumruk attım ayağa kalktım hanada ayağa kalktı yumruk atıcakken kolunu tutup sırtına doğru çevirdim ve tekme attım yere düştü hananın saçından tuttum onu ayağa kalkması için zorluyordum yüzümde ayrı bir mutluluk vardı munla göz göze geldim onada sinsi bır gülümseme atıp işime geri döndüm birinin tekme atmasıyla kendimi yerde buldum tekmeyı atan jeok bong du hwang ve wong kaçmaya başlamışlardı butun avcılar yanıma geldı kollarımda ve ayaklarımda tuttular mun ise ustume gelip yüzüme yumruk attı
yn: hahahahh
mun: s*kicem gülmesene artık
yuzume bir yumruk daha attı
mun: sen bu değilsin ruhunu çıkarmalıyız
yn: mun bırak benı
yn: bırakamam o ruh çıkmadan bir yere gitmiyorsun