0.7

291 43 7
                                    

Ç.N: Night Sky adlı yeni çevirime bakarsanız muhteşem olur. Hikayeyi okuyan herkese çok teşekkürler. Bölüm hakkında YORUM yapmayı ihmal etmeyin. 

----------------------------

''Peki, şimdi anladın mı?'' diye sordum. Bana duygusuzca bakıyordu. ''Mandy?''

''Harry, eğer bu salakça bir şakaysa bunu hemen kes.'' Sızlandım.

''Değil, yemin ederim.'' Ayağı kalkarak dedim.

''Hayır, yalan söylüyorsun! Çünkü bu akıl almaz bir şey.''

''Öyle, ama doğru. Sen her zaman hayallerin gerçek olduğunu söylersin.'' Önümden kendi kendine gülerek kalktı. Daha sadece on altı yaşında olmamıza rağmen bana doğru yukarı bakarak gülümsemedi. Ve ben olmam gerektiği kadar uzun değildim. Yani, yirmilerimdeyken, hala etrafında geziniyordum. Kısa boyluydu ama şirindi.

''Evet, ama bu hayalde değil. Buna sihir denir.''

''Sihir?'' İşte o an aklıma çarptı, belki de haklıydı. Bu sihirdi, belki de dilekle alakası yoktu.  Bir dilek sizi daha genç yapabilir mi? Hayır. O zaman, nefret ettiğim filmi hatırlayın, 17 Yeniden.

Filmi her zaman onunla izlememi sağlardı ve  derdi ki '' Dilerim ki ahmakça davranabilseydim ve yaşlandığımda onları hatırlamak için risk alsaydım böylece bunları yapmadığım için pişmanlık duymazdım. '. Ve ona neden bunu söylediğini sorduğumda, ' Çünkü kimse film deki Zac Efron gibi bir şansa sahip değil. Yani pişman olmadan önce hayatımızı yaşamamız gerek. Ama aynı zamanda da özgürlüğümüzü değişik bir şekilde de kullanamayız. İnsanları incitmek gibi.' 

O akıllı ve haklıydı, onu dinlemedim. Tamamen ahmakça davrandım ve bütün riskleri önüme aldım, ama o günlerde son dediğini tam anlayamamıştım. Onu hayatımda bırakmadığım için ve onu incittiğim için pişmandım. Film deki gibi bir şansı ve onu elde etmek istedim, ama bununla nasıl davranacağımı ve neler yapacağımı bilemedim.

Ben geçmişte saplı kalmışken o değişik bir yaşta kendi zamanındaydı.

''Harry?'' onu duydum ve elini yanağıma koydum. Başımı salladım ve ona baktım, endişeliydi.

''İnan bana.''

''Harry, belki uyumalısın''

''Mandy, haklı olabilirsin.'' Kaşlarını yükseltti. ''Bu sihir olmalı.''

''Ah tanrım! Harry, ben şaka yapıyordum!'' diye mızmızlandı.

''Şakan gerçek olabilir! Bu sihir olmalı çünkü ben on altı yaşındayken-'' Cümlemi ona bakarak kestim.  Ateş püsküren gözlerle bana bakıyordu, sonra hatırladım ki ben zaten on altıydım. ''Demek istediğim, her zaman ünlü bir pop yıldızı olmayı diledim böylece dileğim gelecekte gerçekleşti. Ama bu, neyse ne. Bu kesinlikle sihir.''

''Harry, öncelikle seni hayallerinde büyük bir yıldız olduğun için kutluyorum.'' gülümsedi.

''Oh, sağol.'' geri gülümsedim.

''Çünkü bunlar gerçek değil.'' Kaşlarımı çattım. ''Y-yani umarım bunları başarırsın ve biliyorum bunu yapacaksın.''

''Çoktan yaptım.'' iç çektim.

''Ama ben sihre inanmıyorum.''

''Ama bana inanıyorsun, Mandy.'' Gözlerinin içine derince baktım. ''Değil mi?'' Sesim çatlamıştı. Korkuyordum ve nedenini bilmiyordum, ama artık kendimi evimdeymişim gibi hissetmiyordum. Bu bir rüyadan kabusa dönüşmüştü, aynı bir dileğin gerçeğe dönüşmesi gibi.

''İnanıyorum, Harry. Gerçekten.'' Alnımdan öptü ve gülümsedim. Gözümden bir yaş akmıştı ama neyse ki bunu fark etmedi. Bunu atlatmak için güçlü ve dayanıklı olmak istiyorum.

On dakika yerde oturduktan sonra ben uzanıyordum, onun sırtı yatağa dayanmıştı benimde başım onun uyluklarındayken iç çekişini duydum. ''Tamam, eğer sana inansaydım.'' Hızlıca gözlerimde umutla ona baktım.

Mo'nun bana inandığında, bana yardım edeceğini biliyordum ve bu ihtiyacım olan tek şeydi. O çok zekiydi ve buna bir çözüm bulabilirdi. ''Evet?''

''Bunların hepsinin doğru olduğunu söylesem ve senin de bir şarkı grubunda-''

''One Direction.'' Gururlu bir şekilde lafını kestim. Karışmış bir şekilde kaşlarını kaldırdı. ''Bu benim grubum, adı böyle.''

''Bekle, White Eskimo 'ya ne oldu?''

''Uh, şey...'' İç çekti.

''Daha fazla bilmek istemiyorum. Her neyse, şansı nasıl yakaladın Styles? Seni One Direction'a ne getirdi?'' Bu harikayı anıyı -one direction'nın kuruluşunu- hatırlayarak tavana doğru gülümsedim.

''X-factor için seçmelere katıldım ve kabul edildim. Sonra solo sanatçı olarak elendim. Ama sonra, Simon beni dört muhteşem adamlarla bir araya getirdi. Şu an hepsi kardeşim. Yani gelecekte.'' Ona tekrardan baktığımda gözleri hafifçe genişledi.

''Wow.''

''Evet!'' Gülümseyerek başımı salladım.

''Tamam, işte olay bu. Bunların hepsini tekrarlaman gerekecek.'' Arkam yatağa dayalı bir şekilde ayağı kalktım.  ''Şu an geldiğin yere gelene kadar içini rahatlat, veya belki de bir gün tekrar kendini yirmi yaşında olarak görerek uyanacaksın. '' Sırıttım ve ona bir sarılışla sürpriz yaptım! Bunu daha önce nasıl düşünememiştim?

''Sen gelmiş geçmiş en iyisisin Mo!'' Güldü.

''Tabi ki, öyle çünkü etrafta adı Mo olan bir arkadaşın daha yok, seni aptal!''  kıkırdadım ve ondan ayrıldım. ''Ama gelecekte hala şakalarda kötü müsün? Ve aynı kıvırcık saçlara sahip misin?'' Kıkırdadım.

''Bütün zaman boyunca bunlara gülmene rağmen senden nefret ediyorum, ama evet. Evet ve hayır. Daha seksi bir hale geldim, bebeğim!'' sonda seksi yüz ifademi yaparak ona doğru göz kırparak onu güldürdüm.

''O zaman bana arkadaşlarından bahset. One Direction'ı anlat.'' Mutlu bir şekilde iç çektim, onunla evimi hissediyordum. O benim sığınağımdı. Ona hayatımda ihtiyacım vardı, ve aynı hatayı tekrar yapmayacağım.

''O zaman hayatında ki en heyecanlı, çılgın, muhteşem ve maceralı hikayeye hazır ol!''


The Wish [Harry Styles] -londonstars'tan çeviri-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin