Kod Numarası:1E0311
Benim izlemem gereken numara.Birkaç gün önce doğdu diğerlerinden görünüş olarak daha farklıydı.Uzaktan bakıldığında belli olmuyordu ama yakından genetik kodlamasında bir hata olduğu anlaşılıyordu büyük ihtimalle mutasyon olsa gerekti.Eğer merhamet duyguma kaybetmiş olsaydım; görevim onu ihbar edip hatalı modellerin yakıldığı büyük fırınlardan birine girmesini sağlamaktı.Elimi kırmızı düğmeye kadar götürdüm bunu yapmaya hazırdım 15 yıldır servleri gözlemliyordum ve bunun gibi en az 10 kişiyi o fırınlara göndermiştim.Kırmızı düğmenin üzerindeki şeffaf kapağı açtım. 1E0311'in hatalı model olduğundan emin olmak için son bir kez monitöre baktım.Diğer modellerin aksine ağlıyordu.Bunu ilk defa görüyordum, genetiği değiştirilmiş olanların beyin fonksiyonlarının neredeyse tamamı yok edilmişti.Gülmez, haz almaz, hayal kurmaz, üzülmez ve ağlamazdı.Onun hatalı model olduğunu sonuna kadar anlamıştım ama bu hatalı modelde şuana kadar gördüklerimden farklı bir şey vardı.Plastik kapağı kapatıp onun hakkındaki kararımı değiştirmeden işime bu günlük son verdim.Güneş hala gökyüzündeydi, binada havalandırma çalışmasına rağmen içerisi sıcak ve boğucuydu.Asansör kapısının hemen önünde bir güvenlik serv dikiliyordu.Bu servler geniş yapılı kaslı uzun boylu ve çevik duruyorlardı.Ülke içi güvenlik ve Silahlı kuvvetlerde hizmet ederlerdi.Bu model 30 yıl önce hala düşünebilirken bütün kızların gözdesi olmalıydı.Güvenlilik servinin yanında ellilerinin ortasında saçları tamamen dökülmüş çelimsiz ve sıska bir adam duruyordu.Yanına kadar geldi, yaşlı adam homurdandı ve eliyle kartı işaret etti.Cebinden kartı çıkarttı, gerçek ismi bu olmamasına rağmen, göz dedikleri alete okuttu.Bu göz denilen makine bütün ülkedeydi.Onları sürekli gözetleyen, koruyan, çalışmalarını denetleyen bir makineydi.Kartlar ise herşeydi.Doğumda kimlik kartı gibiydi ama daha sonra bütün elektronik işlemler için sadece bu kart kullanılıyordu içinde ki çip herhangi bir göze okutulduğunda ağ erişimi sayesinde istenilen şeye dönüşürdü.Eskiden kullanılan banka kartı, kimlik kartı, ehliyet kartı, kredi kartı hatta alanı çok olmamasına rağmen 500 gigabayt bir kayıt cihazı bile vardı.Kartını göze okuttu.Mesaisinin bittiğine dair yazı ekranda göründü.Yaşlı güvenlik geçebilirsin anlamında kafasını salladı, asansörün kapıları açıldı.Zemin katın düğmesine bastı.Seksen sekiz katlı bir gökdelenin kırk birinci katındaydı ofisi.Yirminci katta asansör durdu kapıları açıldı.Genç bir kadın yorgun bir biçimde asansöre bindi.Asansörün kapıları yeniden kapanmadan önce kendisini dışarıya attı.Hava sıcaktı ve kara otobüsleriyle gitmek istemiyordu.Sıcak baş ağrılarının tutmasına sebep oluyordu.Bir süre önce şehre yerleştirilen hava otobüsleri tam olarak uçmuyordu daha çok rayda giden bir tren gibi yerden yükselmesini sağlayan sistemin üzerinde gidiyordu.Kara otobüslerinden daha hızlıydı ama daha da pahalıydı.Durakta kendisinden başka bekleyen yoktu.Gökdelenin İçindeki durak serindi ama camlarla kaplı duvardan gelen güneş gözünü alıyordu.Bir kaç dakika içinde otobüs geldiğini belli eden bir hava akımıyla geldi.Bütün araçların motorları elektrikle çalışıyordu ve hiçbirinin doğru düzgün bir sesi yoktu.Gelen aracın üzerinde dijital bir reklam vardı ama lensi bozulduğu için sadece net olmayan şekiller görüyordu.Lensini gözünden çıkardı. Bir ay sonra yeni modeli ücretsiz olarak herkese dağıtacaklardı, bu yüzden lensinin yenisini almamıştı. Zaten bu ara SHD(sorumluluklarımız haklarımızı doğurur, paranın kullanılmasına son verildikten sonra daha eşit bir sistem amacıyla getirilen sistem.Bu sisteme karşı olanlar buna gizli kapitalizm yada komünizmin kapitalizme uyarlanmış hali de diyorlar) puanları iyice azalmıştı senede iki kere yükleme yapılırdı ve yeniden yüklemeye daha 2 ay vardı.Geniş kapılar açıldı içeride şoför serv ve iki genç dışında kimse yoktu.Bu servler 1.70 boylarında erkeklerdi. Her açıdan ortalama kişilerdi. Basit işleri yaparlardı.Şoförlük, temizlikçilik, işçilik gibi işlerde sıklıkla kullanırlardı. Otobüse bindi, kartını çıkarıp göze okuttu.Gözde kartının okunduğu anlamında yeşil ışık yandı.Arka tarafa doğru yürümeye devam etti.Güneşin gelmeyeceğini düşündüğü tekli koltuklardan birine oturdu.Biraz önündeki iki genç havaya şekiller çizip ciddi bir konu üzerinde tartışıyor gibi görünüyorlardı.Lensi gözünde olmadığı için ne olduğunu anlayamıyordu ama serv genetiği dersine benziyordu.Yaşlarına bakılırsa bu kasımda sınava girecek olmalıydılar.Eğer ismi yeniden değişmemişse ismi Hizmet Sınavı olmalıydı.Gençler buradan çıkan sonuca göre ülkesine en iyi hangi alanda hizmet verebileceğini öğreniyordu ve bu sonuca göre yerleştiriliyordu.Araç yeniden bir durakta durduğunda bir kaç baygın insan daha otobüse bindi.
***
Yolun yarısını daha yeni geçmişken bir uyarı titremesi kartından geldi.Cebine attığı lensi yeniden gözüne taktı.Karısının titrek görüntüsü gözünün önünde belirdi.Sesi cızırtılı geliyordu ama karısının annesinin hastalığı nedeniyle yarın sabaha kadar eve gelemeyeceğini söylediğini anladı.Otobüsten indiğinde güneş hala gökyüzünde olmasına rağmen büyük gökdelenler güneşi gölgeliyordu.indiği yerden evine kadar yürümesi gerekiyordu.Eve ulaştıktan sonra karısının onun için hazırladığı yemekleri hızla yedikten sonra dinlenmek için koltuğa uzandı.Kısa süre sonrada günün yorgunluğu ile uyuya kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Servus:İnsanlığın Köleleri
Science-FictionGen mühendisliğinin giderek geliştiği bir zamanda ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde üst sınıf insanlar kendilerine geleceğin kölelerini yapmak için çalışıyorlar.