0.1

67 24 50
                                    

Bana bakan bilmem kaç tane tedirgin gözleri her zamanki gibi umursamadan yürüyordum,sallana sallana ve hep olduğu gibi gülümseyerek.Aniden bir çığlık sesi duymamla gözlerimi devirdim,derin bir nefes vererek.

Gerçekten mi?İlk günden de yapmazsın ya,avcı ilk avını pençesinin içine almıştı.Ne diyorum ben?Bu tam da onun ilk günden yapacağı bir şeydi.Bu hiç değişmiş miydi ki zaten?Her zaman ilk günden böyle oluyordu.Ben kendi kendime düşünüyorken etrafımdaki herkes koşarak sesin geldiği yöne gitmişti bile,cam bahçeye.

Yüzümü buruşturup ben de oraya doğru yürümeye başlamıştım ama hala ikilemdeydim.Gitsem mi?Gitmesem mi?Aman gidiyordum ya zaten!Hem bu sefer farklı bir şeyler yapıp eğlenelim,zarar gelmez ne de olsa.Neden mi yüzümü buruşturmuştum?Cam bahçeden nefret ediyordum.Bin çeşit çiçek ekili olabilirdi ve kokuları...Kokuları midemi bulandırıyordu!

Hayır bulandırmıyor.İç ses.Ne var?Aptalsın.Senden daha fazla olamaz.Beni sinirlendirmek dışında gerçekten de bir şey yapmıyordu!Yalan söyledim,kokuları midemi bulandırmıyordu.Kokuları güzeldi ama ben...Hiç sevmiyordum işte ya!Nedene ihtiyacım yok, sevmiyorum.

"Bunu neden yapmış olabilir ki?"diye sormuştu biri.Fark etmeden ayaklarım getirmişti bile beni buraya,cam bahçeye.Herkes iki kişinin başına toplanmış,hiç müdahele etmeden izliyorlar ve kendi kafalarına göre uyduruyorlardı bir şeyler.Herkes gibi bende gelmiştim buraya.Farkım var mıydı acaba?Var ya da yok ne fark ederdi?Bir önemi yoktu benim için.Sıkılmıştım ve buraya eğlenmek için gelmiştim.

Şimdi,bakalım nelerimiz var burda?İzleyenlerin ne düşündüğünü öğrenmek istediğim için biraz yakınlaştım bir kız grubuna ama kızlardan biriyle göz göze gelince hemen susup kaçırdı gözlerini benden ve arkadaşlarını da dirseğiyle dürtüp beni görmelerini sağladı.Beni görür görmez susup olayı izlemeye dönmüşlerdi.Oflayarak önüme döndüm,sizinle uğraşamayacaktım ya zaten herneyse.

"Neden bana bunu yaptın?"diye sordu yerde dizleri kanlar içinde olan Alina.Benimle aynı sınıfta olmasa da yaşıttık ve onu tanıyordum.İkimiz de bu okulun büyüklerindendik.Onu tanımayan olduğundan şüpheliyim.Tanımayan varsa da yeni gelenler arasından şimdi kendini çok iyi bir biçimde tanıtıyordu işte.Alina'ın kumral saçlarında yapraklar vardı,mavi gözleriyse acı içinde kıvranıyor gibiydi.

Saçları dağılmış,yolunmuş gibiydi ve yaprak doluydu.Yerlerdeki kırık parçalara baktım,bazıları dizlerini kesip geçmişti.Neler döndüğünü anlamam çok da uzun bir süremi almamıştı.Kendine bunu yapacak kadar ileri gitmiş miydi daha önce?Hatırlamıyordum,umrumda da değildi.En azından şu sinir bozucu çiceklerin bazılarından kurtulmuştu.

Yüzümdeki gülümseme daha da büyürken etraftaki kişilerin bakışlarının üzerime döndüğünü fark etmiştim ama umrumda olmamıştı.Bu sahnenin arka manzarasını gerçekten de görmeyen var mıydı acaba?Ne diyordum ben?!Bugün insanlara iyimser bir şekilde bakıyordum gerçekten de.Etrafta oluşan kalabalıkta gezdirdim gözlerimi,her şey her zamanki gibi olacaktı yine.

Çok sıkıcıydı,ayakta öylece kalan kız şaşkına benziyordu.Ağzı bir şey demek için açılsa da tek bir kelime çıkmadan geri kapanıyordu."Neden!?"diye bağırdı, Alina.Ayakta olan kızı birkaç adım geri gitti,onu tanımıyordum.Yerde olan Alina olmasına rağmen sağladığı üstünlük bariz bir şekilde ortadaydı.Ayaktaki kız ise yıl gelmiş olmalıydı.Vay,Alina bu kez bir farklılık yapıp ilk yılından zehir edeyim demiş sanırım.

Robert ve Xavier kalabalığı yarıp geçerek gelmiştiler.Alina'yı yerde kanlar içinde görür görmez aceleyle yanına gitmişlerdi.Üçü arasında geçen kısa süreli bir bakışma ardından ikisi de ayakta öylece ne yapacağını bilmeyen bir şekilde kalakalan kıza baktılar.Onu inceliyorlar mıydı?Daha önceden olmayan bir şey.Bakalım yine ne planlıyorlar?

Sin DeseosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin