0.2

18 8 1
                                    

"İnadı bıraksan mı artık?"diye sordu hapisaneye gelip giden gardiyanlardan biri.Bunu bana iki günün ardından her bir gardiyan sormaya başlamıştı zaten.Tabii beklemiyorlardı,değil mi?O okula giden varislerden birinin bu iğrenç yerde kalmaya dayanabileceğini kimse beklemezdi.Bana bunu söyleselerdi kahkaha atardım,herkesin yapacağı gibi.

Tırnağımla duvara on birinci çentiği kazırken gardiyana omuz silktim.Derin bir nefes vererek parmaklıkların ardında yere çöktü."Atıştırmalıklardan da yemiyorsun."dediğinde ona bakma zahmetine bile girmemiştim.Ben bu mal prensi nasıl olurda tanımazdım onun derdindeydim kaç gündür.Yaşadığım yıllara yazık!Gardiyan "O kadar zorluklarla getiriyorum bunları buraya!"diye sitemkar bir sesle söylenmeye devam ederken çikolatanın paketini açmıştı.

"Ya ne yazık değil mi?"diye karşılık verdiğim zaman anında bana bakmıştı.Günlerdir bana konuṣmasının ardından ona ilk kez cevap vermiştim."Ben değil de sen yiyorsun.Ne yazık."dedim,alay edip dudaklarımı büzerek.Hadi ama onları ilk üç beş gün bana getiriyor olabilirdi ama ondan sonrasında yemeyeceğimi bile bile kendisi yemek için getiriyordu.Kaşlarını çatarak bana baktıktan kısa bir süre sonra önüne dönerek "Çok sinir bozucusun."dedi.

"Senin de bir gardiyana göre fazla uzun dilin."dediğimde çatık kaşları daha da çatılmıştı.Gardiyan olmadığının tabii ki de farkındaydım.Hadi ama prense saldırmamı abartıp evrenin en korunaklı hapisanesine getirmiştiler beni,öylesine bir gardiyanın içeriye bunları sokma ihtimali olabilir miydi?Asla olamazdı.Tamam geleceğin hükümdar adaylarından birine saldırmıştım hem de bilinen en güçlü krallıktan olan ama bu kadar da olmazdı yani bence.

"Sen de fazla sakinsin."dediği zaman bu durumu garipsediğinin farkındaydım.Ben çoktan alışmıştım...Gözlerim kanla kaplı duvarlarda gezinirken usulca gülümsedim.Evet,alışmıştım ben;böyle yerlere de alışmıştım,böyle durumlara da.Ama alışamamıştım!Bir anda yükselen sinirimle ayağa kalktım.Alışık değildim işte!Bir şey bilmeyip farkında olmamaya!Ben...ben nasıl olur da onun,o lanet olası krallıktan olduğunu bilmezdim!?

"Eğer bilseydim"dedim,gardiyanın gözlerinin içine bakarak ve hiçbir şey anlamayıp bu hareketlerime şaşırdığını bilerek."o piç kurusunu anında öldürürdüm."Gardiyanın gözleri şaşkınlığını belirtircesine açılırken geri yerime yani bu hücrenin en köşesine oturdum.Gardiyan bana bakmayı kesip yediği çikolataların paketlerini poşete doldururken "Nedenini anlayamıyorum.Bu krallıktan olmasından dolayı mı?Sözleştiğin kişi de bu krallıktan."demişti.

Bir şeyleri atlıyor olduğumdan farkındaydım ve son cümlesi aklıma harika bir fikir getirmişti.Diğer gereksiz varlıktan da kurtulmam için benim bahane bulmamı sağlamıştı!"Seni şuan öpebilirim aptal et yığını!"dediğim zaman gerçekten de aptala dönmüştü."Dalga geçiyorum seni tabii ki de öpmem."dedim,iğrenerek ona bakarak.

Gözlerini devirip bana sırtını döndüğü zamam "Kendi isteğimle olan bir şey değildi."dedim,prensle olan sözümü kastettiğimi bildiğini biliyordum.Babam gûç istiyordu ve aptal gibi bu gücü bu lanet olası krallıkla olan evlilikten alabileceğine dair inancı oldukça güçlüydü.Benden uzaklaşan adım sayısı gittikçe artarken bunu umursamadan devam ettim."Küçük kardeşinize söylersiniz artık."dememle yerine çakılmıştı."Onun ailesinin bir ferdine çok büyük bir saygısızlıkta bulundum.Hatta canına kast ettim.Bu yüzdendir artık bu evlilik gerçekleşemez."

Gardiyan daha doğrusu sayın tanımadığım prens yüzünü bana dönerken artık farkında olduğunu biliyordum.Ben onun beklediği gibi öylesine güçsüz bir varis değildim."Sen..."dedikten sonra baştan aşağı inceledi beni yavaş yavaş."Sen ben olduğumu bile bile az önce benim ben olduğumu bilsen anında öldüreceğini söyledin."Bana hayran kalma,bu kadar az şey görmüşken hem de.Yazık olacak.Onu umursamadan devam ettim."Benimle evlenerek bu saygısızlığı cezasız bırakıp kraliyet soyunu küçümsemez,değil mi?"diye sordum ve başımı geriye atarak duvara yasladım.Gözlerimi kapadığımda hala orada dikildiğini farkındaydım.Dene dedim içimden.Beni çözmeyi dene ve sen de başarız ol.

Benim evleneceğim prense kalsa tabii ki de benim dediğim gibi iptal etmezdi evliliği ama onun o annesi var ya!Aptal oğlundan bin kat daha zeki ve ileri görüşlüydü.Oğluna kalsa benimle evlenip bu prensi küçümsediğini ve kraliyet ailesinden saymadığını tüm dünyaya göstermek isterdi.Benim tanımadığım iki prens vardı bu krallıktan ama onları kim tanırdı ki zaten?Yüzlerini görüp de yaşayan olmamıştı şimdiye kadar.

Uzun bir süre sonra ilk kez merak ediyordum,bir şeyi.Benim saldırdığım prens hangisiydi acaba?Derin bir nefes alarak iyice yumdum gözlerimi,uyumak istiyordum.Uyumaktan başka bir şey yapılabilir miydi ki bu hücrede?Tamam,benim yerimde olanlar geneldr kaçma planları kurmaya başlarlardı;sonuçta bir haftadan fazla süre geçmiş.

Hapishaneden kaçma planları falan çok zahmetli.Sağ ayağım sol ayağımın üstüne attığımda kollarımı da göğsümde birleştirmiştim.Zahmetli iṣlere bulaşmamayı tercih ederim.Hiç yoramam kendimi,beni uzun bir süre daha bu hücrede tutamaz zaten onca laftan sonra.Yani sandığım kadar zekiyse beni bu hücreden çıkarır ve avına yem olarak kullanır.

Küçük kardeşi kraliçeyi tabii ki de dinlemeyip hemen bana gelecek ve kendini küçük düşürecek bir şeyler yapacaktır.Kendimi bile bile neden mi yem ettim?!Uyumak istiyorum çünkü!Tamam,bu hücrede de uyuyorum zaten ama sıcacık yatağımı özledim ya.Tek istediğim yatağımda rahat rahat uyumaktı.Sanırım fazla büyük hayallerim var.

Ben düşüncelerime dalarken saniyeler dakikaları dakikalar da saatleri kovalamış ve en sonunda uyuyakalmıştım."Uyan!"diye bağıran sesin sahibine içimden lanet okurken homurdanmaya başlamıştım,parmaklıklara metal sopayla vurmasından dolayı."Alacağım o sopayı,müsait bir yerine sokacağım."Tek yaptığım uyumaktı ama bunlar sayesinde o da olmuyordu.Sinir bozucu prensin son kez gelişinin üzerinden günler geçmişti bile.

"Ben anlamıyorum."dediği anda "Ben de anlamıyorum."diye karşılık verdim."Bu lanet olası krallıktaki gardiyanlar neden bu kadar çok konuşuyor anlayamıyorum!"iri olan gardiyanın arkasındaki daha genç ve çelimsiz görünen gardiyan kendini gülmemek için zor tutarken"Konuşmak isteyen yok zaten."demişti,iri olan gardiyan.

Ben gözlerimi yeniden kaparken "İyi o zaman."dedim."İyi o zaman?"diye beni tekrarlaması üzerine "Kimse konuşmak istemediğine göre iyi o zaman konuşmayalım işte."dedim omuz silkerken.

"Kalk şu-"demişti ki "Rahat bırakır mısın?Uyuyacağım."diyerek konuşmasına izin vermedim."Bunu son dediğinde iki gün boyunca uyudun!"gerçekten bana karşılık vermeyi bırakmayacaktı.Evet,iki gün boyunca uyumuştum ve bunda bir sorun görmüyordum."Eğer giderseniz dediğini tekrarlamayı planlıyorum."dedim.Derin nefes alışlarını duyduğum zaman usulca gülümsedim.Delirin hadi,benimle baş edemezsiniz.

Metal anahtarın çevrilme sesini duyduğum zaman anında ayağa fırlamıştım.İri olan gardiyan kapıyı açana kadar ben çoktan bitmiştim kapıdnın önünde.Kapıyı ittirip iki gardiyanı arkamda bırakarak ilerlemeye başladım."Tek başına çı-"sözünü yarıda keserek "Eşlik etmenize gerek yok."diyerek yüzümü onlara dönüp geri geri yürümeye başladım."Her şey burda."diyerek başıma işaret parmağımla iki kez dokundum.

Ben tam da konuşurken ayağımın altındaki bölmelerden biri içeriye çöktü.Çelimsiz olan gardiyan gözlerini olacaklardan kaçınmak istercesine sımsıkı yumarken dudaklarımın kenarı yukarı kıvrıldı.İri olan gardiyansa diğerinin aksine olacakları görmek için sabırsızlanıyor olsa gerek gözleri daha da büyümüştü ve beni dikkatle seyrediyordu.Duvardan çıkan oklardan eğilerek kurtulduğum zaman hala gardiyanlardan gözlerimi ayırmamıştım.

Onlara sırtımı dönüp hızla koşmaya başladığımda bir dakikadan kısa bir sürem kaldığının farkındaydım.Bu lanet yer güçlerimi kullanmamı engelliyordu!Açılan yeraltı hapishanesine düşmekten zıplayarak kurtulurken yere inişimi oklardan kaçınmak için takla atarak yapmak zorunda kalmıştım.Basamaklara dört adım kala durup arkamı döndüm.

Gardiyanların beni dehşet içinde izlediğinin farkındaydım zaten ama bu hallerini gözlerimle görmek daha çok tatmin etmişti."Asma yüzünü ya."dedim dudaklarımı büzerek ve devam ettim."Ölmediğim için bu kadar üzülmen beni kırdı açıkçası."dedim iri gardiyana ve cevabını beklemeden arkamı bu yere bir daha gelmemek üzere ona döndüm.

Arkamı dönmemle birine çarpmam bir olmuştu.Hiç beklemeden çarptığım kişinin yüzüne bir de yumruk geçirmiştim.Benim duymayacağım bir şekilde kim hareket edebilirdi?İyi bir haber getiren kişi olmadığı kesin.Vurduğum kişiyi görür görmez kendime içimden saydırmaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sin DeseosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin