Hayaller, karanlık kuytu köşelerden süzülen yalanlarla örülmüş, herkesin kaçmak istediği gölge diyarlardır. Pek çok kişi, bu gölgelerin gerçek dünyayı gizlemesine inanır ve içsel karanlıkla uyum içinde yaşar. Ancak genç Asel, bu siyah ve beyaz dünyanın aslında gri tonlara sahip olduğuna inanan cesur bir kızdı. Kendine olan güveni sağlam, çalıştığı işe olan bağlılığı kararlıydı. Ta ki, ailesinin evinin kapısını araladığında, çocukluğunun resimlerle bezenmiş izlerini görene kadar.
O an, gerçekle yüzleşmenin hüzünlü bir ritüeliydi. Boyadığı tuvaller, unutulmuş anılarına açılan bir kapı gibiydi. Asel, odasının köşesinde tozlu bir sessizlik içinde dururken, eski dostlarının gözlerinden ona bakıyormuş gibi hissetti. Belki de gerçekle yüzleşmek, samimiyetin ve gerçek dile gelmenin, başkalarının gözlerinin içine bakıp kendi manşetini yazmak istemenin altında yatan gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmişti.
Tam o anda, sanki her şeyin içinde bir çatlak oluştu. Çocukluk odasının duvarları, gölgelerin altında gizlenmiş hatıraların ağırlığı altında çatladı. Asel, zihninde bir devrimin tohumunun atıldığını fark etmedi belki de. Ancak o an, geçmişin sisli perdesinin ardındaki gerçekleri sezip, karanlığın içindeki umut ışığını yakmaya başladığı andı.
Tam o anda, farklı bir yerde çok daha yaşlı bir adam, kırışmış elleriyle masasına dayanıp, yılların getirdiği ağırlığı omuzlarında hissetti. Finans dünyasında geçirdiği uzun yıllar, onun kalbini hala sarhoş edememişti. Masanın yüzeyine çöktüğü an, ruhu başka bir yerde, unutulmuş anıların koridorlarında kaybolmuştu.
53 yaşındaki bu adam, yıllardır şirketlere danışmanlık yapmış, saygın bir figür olmuştu. Ancak şimdi, onun dünyası, küçük bir çocuğun masumiyetiyle karşı karşıya geldi. Küçükken sahip olduğu hayal dünyası, şimdi ona meselelerin acı gerçekleriyle meydan okuyordu. Adeta geçmişi, elleri arasında sıkışmış bir kitap gibi, eski sayfalarından birini aralıyordu.
Adam, masasının üzerine gözlüklerini bırakırken, küçükken verdiği bir sözü hatırladı. Arkadaşıyla birbirlerine verdikleri, "Ne olursa olsun futbolcu olacağız!" sözü, o dönemlerin masum umutlarını canlandırdı. Ancak yaş ilerledikçe, hayallerini gölgede bırakan acımasız gerçeklerle tanıştılar.
Şimdi, burada, finans dünyasının soğuk ışığında, adamın içindeki çocuk, geçmişin sorgulanmamış sözlerini mırıldanıyordu. Kendisine, 'Sen bize ne yaptın böyle?' diye haykırıyormuş gibi hissetti. Geçmişin hayaletleri, finansın matematiksel soğukluğu içinde daha belirgin hale geliyordu ve adamın kırık hayalleri, gözyaşlarına karışıyordu.
Asel'in ve yaşlı adamın bu hayallerine karşı geliştirdiği ani ve güçlü bağ, dünyanın derinliklerine yayılan bir hayal enerjisiyle dolu bir deniz haline geliyordu. Bu ışık, pek çok insanın içini aydınlatarak umutla doldururken, bir kişinin içini ise karanlık bir gölgeyle dolduruyor, huzursuzluğun köklerini salıyordu.
Sanki Asel'in kalbinden yayılan bu enerji, çeşitli insanların ruhlarına dokunarak onları yeniden canlandırıyor, umut tohumları ekiyordu. Ancak bu parlaklık, karanlıkla beslenen birine daha da fazla çekim yaparak, o kişinin iç dünyasında kararmalara neden oluyordu. Bu kişi, umut ışığını gördükçe karanlıkla yüzleşiyor, geçmişin gölgelerinin acımasız gerçekleriyle yüzleşme zorunluluğunu hissediyordu.
Her bir hayal, bir yandan doğanın taptaze kokularını getirirken, diğer yandan o kişinin iç dünyasında uykusuz gecelerin ardındaki perdenin aralanmasına neden oluyordu. Hayallerin gücü, çatlamış kalpleri iyileştirmeye yetiyordu ancak bir yandan da karanlık köşelerde yatan hayaletleri uyandırarak, geçmişin hüzünlerini sergiliyordu. Asel'in bağlantısı, dünyanın savaşını açığa çıkarıyor, umutla dolu bir gelecek arzusuyla bir yandan da geçmişin yaralarını sızlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Olmayan Hikayeler
Ficción Generalİnsanlığın karanlık geçmişinden ilham alarak, günümüzü yaşarken yazdığım tüm distopyalar... Teknolojinin insanoğlunu ele geçirdiği, doğanın yok olduğu ve toplumların parçalandığı bir dünyada geçen bu hikayeler, insanlığın özüne karanlık bir ayna tut...