3.BÖLÜM

49 11 1
                                    


Jungkook'un anlatımından...

"Neden buraya geldik ki?"

Homurdanarak konuştuğumda Jimin kolumdan çekerek beni mekandan içeriye soktu.

"Namjoon hyung çağırdı işte seninle konuşacak."

Bıkkın bir nefes verip masaların arasında ilerlemeye başladım. Sahnenin önündeki masada Taehyung'u gördüğümüzde ona doğru ilerledim. Yanındaki kızları nereden bulmuştu bilmiyorum ama giderleri vardı.

Her zaman gittiğimiz mekana gitmediğimiz için biraz huysuzluk yapmış olsam da şu an geçmişti. Kızlar güzeldi.

Selam verip masaya oturduktan sonra kızlarla tanıştık. Burası Taehyung'un ağabeyinin barıydı ama biz yine de genelde burada takılmazdık. Taehyung, ağabeyinin yanında rahat davranamıyor diyeydi ama bu gece anlaşılan başka bir durum vardı.

"Ağabeyin benimle ne konuşacak?"

Taehyung, bakışlarını yanındaki kızdan çekip bana döndü. "Mekanda solist sıkıntısı varmış sanırım. Normalde bu gece çıkacak olan kız çıkıyormuş sürekli ama sorunlu varmış sanırım. Bir aydır yokmuş."

"E bu gece geldiğine göre sorun düzeldi?"

Taehyung, kafasını iki yana sallayarak elini kızın omuzundan çekti ve bedenini tamamen bana döndü.

"Kız sürekli çıkmayacakmış. Ağabeyim bu akşam kimseyi bulamadı diye gelmiş. Seninle konuşmak istiyor işte."

Anladığımı belirten şekilde kafamı salladım. Şarkı söylemeyi seviyordum ama bir mekanda şarkı söylemek pek bana göre değildi. Ben canım istediğinde şarkı söylemek ve barlara yalnızca eğlenmek için gelmek istiyordum. Başkaları eğlenirken izlemek pek bana göre değildi.

Yine de Namjoon, Taehyung'un ağabeyi olduğu için düzgünce konuşup istemediğimi belirtsem iyi olurdu.

Tiz bir ses barda yankılandığında hepimizin bakışları sahneye döndü. Mikrofonlar açılmıştı fakat solist hala ortalarda yoktu.

"Bu gece çıkacak kızın sesi çok iyiymiş. Namjoon, kendini harcadığını söyleyip duruyor." Taehyung, konuştuğunda bakışlarımı ona hiç çevirmeden sahneye bakmaya devam ettim.

Birkaç dakika sonra elinde gitarı ile sahneye çıkan bedenleri gördüğümde ise şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim.

"Hassiktir." Jimin de en az benim kadar şaşkındı tabi ki.

"O kız bizim buz dolabı mı?" Taehyung da şaşkınlıkla konuştuğunda omuz silktim.

Yanında duran çocuğu bugün okul çıkışı onu alırken görmüştüm. Samimiyetten anladığım kadarıyla ise sevgilisiydi.

Kız, kimseyle muhatap olmadığı için ona buzdolabı diyorduk. Taehyung, ona iyi davrandığı halde onu da görmezden gelmiş ve bir savaş başlamasına neden olmuştu. Bizimle ya iyi olurdun ya da kötü bunun ortası yoktu ve kötü olmayı tercih etmişti.

Sürekli onunla uğraşmamız karşısında sakin kalmış olmasını ise çok sabırlı bir insan olduğuna yoruyordum. Ezik bir tip değildi bunu anlayabiliyordum ama bir sebepten ötürü kendini herkese kapatmıştı ya da sadece kendini beğenmişin teki.

Yüksek tabureye oturup mikrofonunu düzeltirken bakışları bizim masaya kaydı ve o her zaman yüzünde olan sert ifade bir anda şaşkınlığa döndü. Ama onun şaşkınlığı kısa sürmüş ve kendini hemen toplamıştı.

Boynuna astığı gitarı düzeltirken bakışları yanındaki çocuğa kaydı. O da aynı şekilde tabureye oturmuş gitarını boynuna asmıştı.

"İyi geceler millet. Uzun bir aradan sonra tekrar buradayız. Keyifli zaman geçirin."

TELL MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin