Gelmişsin Yoongi.

6 1 19
                                    

Sıkıntıyla nefes verip hemen önündeki yemeğine geri döndü Jimin. Dün gece attığı mesajdan sonra ne kadar kontrol ederse etsin geri dönüş alamamış, attığı mesajın üstünden çoktan bir gün geçmişti. Şimdi ise ev arkadaşlarıyla masada oturmuş bu defa Jin hyungunun yakmadığı yemeği yiyordu. Ağzına tabaktaki kalan son lokmayı aldıktan sonra başını kaldırdı.

"Hyung" dedi Jin'e bakarken. Canının sıkkın olduğunu onu tanımayan biri bile anlayabilirdi bu yüzden Jin'in ağzından çıkan ilk şey "Dökül" demek olmuştu. Jimin onun bu haline gülerken ağzını masadaki suyla temizleyip arkasına yaslandı. 

"Geçen gün partide kucağında oturduğum kişi var ya" dedi Jin'in onaylamasını beklemeden bitirmediği cümlesine devam etti. "Onun yani Yoongi'nin hangi bölümde olduğunu biliyor musun?" Anında Jin sırıtmaya başlarken Jimin gözlerini kısıp ona baktı. Bu hareketi Jin'i daha da güldürürken Namjoon sadece başını iki yana sallayıp gülmekle yetinmişti. 

"Hukuk" dedi Jimin'e bakıp göz kırparken. "Neden soruyorsun? Bulup bir daha kucağına mı oturmayı düşündün?" 

Jimin istemsizce gözlerini devirirken Jin onun bu halleriyle eğleniyordu. Masanın üzerindeki tabak ve çubuklarını alıp makinaya atarken kendi kendine homurdandı. "Ben de hyungum diyip soruyorum. Hata bende zaten!" Sonlara doğru sesi yükselmiş mutfaktan çıkarken telefonunu kontrol etmek için yeniden odasına ilerlemişti. Bu sırada arkasından cevabını alamadığı soru için bağırıyordu. Onu takmayıp kontrol ettiği mesaja yine yanıt gelmediğini gördüğünde sinirle telefonu yatağa attı. 

Çok geçmeden odasının kapısı çalınmadan açılmış, artık buna alışan Jimin kim olduğunu bilerek başını kaldırıp ne istiyorsun? dercesine bakmıştı. Elindeki peluşu kafasına fırlatan Jin ile sabır dilenircesine gözlerini kapattı. 

"Bunları salonda bırakmaman için daha ne kadar söylenmem gerekiyor?" dedi hılşımla sonrasında beklemeden ekledi. "Ayrıca Yoongi'ye ulaşmak istiyorsan Hoseok ile konuş, aynı sınıftalar. Gerizekalı gibi de davranma." Son cümlesi Jimin'in kaşlarının çatılmasına sebep olduğunda az önce fırlattığı peluşu alıp ona doğru fırlattı. 

"Ne diyorsun sen ya?" dedi küçük olan bağırarak. "Ne gerizekalılık yapmışım durduk yere?" Bu defa şaka yaparken ya da kızarken ki yüz ifadesi gitmiş ciddileşmişti. Derin bir nefes alıp Jimin'in yüzüne baktı. 

"Diyorum ki, gerizekalılık yapıp kendini o soğuk nevaleye kaptırma." Cevabı beklemeden odadan çıkıp kapıyı kapattığında güldü. Ama yaptığı şeye değil, onu çok iyi tanıyışına gülmüştü. 

Ertesi gün olduğunda Jimin her zaman yaptığı gibi derse geç kalmamak için koşarak boş olan evden çıkmış otobüse bindiğinde ise yarım saat içinde okula varmıştı. Ayakları ondan bağımsız dersin olduğu sınıfa girerken iç çekti. Aniden yanına oturan bedenle kafasını kaldırdığında en yakın arkadaşını görmek onu güldürmüştü. Bu defa onun aksine Jimin kolunu Jungkook'un omzuna atarken sırıttı. 

"Eee" dedi tüm düşünceleri aklından uçarken. "Nasıldı geçen gün? Neler yaptınız Tae ile?" 

Ciddi olan Jungkook Tae'nin ismi geçtiğinde sırıtmaya başlarken hafifçe omuz silkti.

"Pek bir şey olmadı." dedi gözlerini Jimin'in yüzüne çevirirken. "Geçen geceye göre daha rahattı, sohbet ettik biraz." Göz kırptı.

"En azından gözleriyle beni yemedi bu defa."

Jimin sınıfta olmayı umursamadan kahkaha atmış, zaten buna alışkın olan sınıf pek umursamamıştı. Kahkahası sadece gülümsemeye dönüştüğünde masanın üzerindeki sırt çantasını alıp omzuna geçirdi.

zero o'clock | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin